0.5

81 7 7
                                    

Normalde Jungkook'un gözünden olacaktı bu lakin olaylardan önce Maja'nın gözünden okuyun istedim.

Medya: Raze! Kızımızın main ajanıdır.

🎮🕹️🎮

Dün gece yemek faslından sonra yorgunluğun ve şaşkınlığın verdiği uyku ile odaya çıkıp kendimi yatağa atmış,bir süre olanları düşündükten sonra daha fazla dayanamamış uyumuştum.

Şimdiyse bavulumun önüne çömelmiş ne giyeceğimi düşünüyordum. Bugünki planım öncelikle eşyalarımın geldiği evime geçip kolileri odalara göre ayırmak daha sonra Sombra ekibi,yönetim ve Hybe başkanı ile tanışmaya gidecektik. Ne çok şık ne de çok ciddi olmam gerekiyordu.

Elime mavi,dizlerinden biraz yukarda yırtmaçları olan bir kot pantolon ve siyah bir badi giymiştim. Çantama dün gece yatmadan önce babamdan aldığım ev anahtarlarım, telefonum ve cüzdanımı koyarak beyaz nikelarımı ayağıma geçirerek aşağıya indim.

Annem sabah gitmeden masanın üzerine ev adresinin olduğu bir kağıt ve arabasının anahtarlarını koymuştu. Onları da alıp evden çıkarak kapıdaki siyah BMW marka arabaya binip adresi binbir uğraş ile navigasyona yazarak evime doğru yola koyuldum.

Aslında niyetimde evimi bugün yerleştirmek vardı lakin diğer işlerde eklenince yarına ertelenmişti. Hem sabah grupta konuşurken yarına boş olduklarını söyleyen Ga-Eul ve Tae-Hee ikilisi bana yardımcı olacaklardı. Eh bu birazda olsa üşengeç olan ben için harika bir haberdi.

Çokta uzak olmayan evime geldiğimde nakliye aracı ve çalışanlar kapıda beni bekliyordu. Hızla arabayı park edip onlara bir baş selamı vererek gülümsedim.

"Günaydın! Eşyaları C blok, 20.kat ve 177 numaraları daireye getirecekseniz."

Daha orta yaşlarda olduğuna inandığım iri yarı adama bakıp C bloğa doğru adımladım. Eh çok yüksek bir katta olmama rağmen evin dışı anlamsız bir şekilde çok hoşuma gitmişti. Asansöre adımlarken apartman girişini incelemekle meşguldüm. Şansıma bu katta bulunan asansöre binip 20.katın düğmesine bastım. Yavaş bir şekilde ilerlemeyecektir umarım yoksa bastığım kata ulaşmak yarım saat hatta daha fazla bile sürebilirdi.

Asansör 4 saniye içerisinde -ki abartmıyorum Güney Kore bu konularda baya iyi- geldiğimde tam karşımda duran 177 numaralı daire ile neredeyse sevinç çığlığı atabilirdim! Tanrım,dairem tam da asansörün karşısındaydı, bu sabahları artık asansöre yetişme derdimin olmadığını gösteriyordu.

Kapımı açıp evime adım atmıştım. Annem yayın odam haricinde diğer her şeyi zevkime göre dizdiği için yarın kızlarla birlikte çokta yorulmayacaktık.

Salonuma girdiğimde ağzım neredeyse yerle buluşacaktı. Kahverengi ağırlıkta bulunan salonum oldukça şıktı. Boydan boya cam olan duvarın hemen yanında tüm duvarı kaplayan bir televizyon ünitesi, tam karşısında da rahatlığı ta buradan belli olan oldukça büyük kahverengi bir U koltuk vardı. Birkaç adım arkasında bir yemek masası ve çok şık bir ayna bulunuyordu. Ve tamda istediğim gibi Amerikan mutfağa sahipti evim. Yemek masasının hemen bitiminde bir kolan şeklinde vitrinim,hemen arkasında ise mutfak tezgahım başlıyordu.

Salondan çıktığımda ise yatak odam olduğunu düşündüğüm odaya girmiştim. Neredeyse İsviçeredeki odamla tıpatıp aynıydı. Hafif bir bohem tarzındaydı lakin çoğu eşyam siyah ağırlıklıydı. Ve odam da dolap yoktu. Merakla etrafa bakınırken yatak başlığımın hemen arkasında bulunan giyinme odama girmiştim. Tanrım annem gerçekten bu evi tam benim zevkime göre seçmiş ve dizayn etmişti. Giyinme odamdan çıktığımda görevlilerin getirdiği bavullarımı ve yatak odama ait olan birkaç koliyi odamın içerisine tıkıp odamdan ayrılmıştım. Hemen yanımda iki oda bulunuyordu. Açık olan kapıdan misafir odasına hızla bir göz gezdirip kapıyı kapatırken beni asıl heyecanlandıran odaya gelmişti sıra. Yayın odamın kapısını aralayıp içeriye girdiğimde şaşkınlık ve hayranlıkta az kalsın küçük dilimi yutacaktım. Evet oda bomboştu hatta boyanmamıştı bile lakin tam kapının karşısında boydan boya olan bir duvar vardı ve bu cam duvar sola doğru devam ediyordu. İki cepheside boydan boya camdı. Tanrım bir odaya ne kadar aşık olunabilirse o kadar aşık olmuştum bu odaya. Yavaş adımlarla geniş odaya girip pencereye doğru adımladım. Gündüz bile böyle bir manzarası varken geceyi düşünemiyordum bile.

"Bayan Lee bu odaya ait eşyaları içeri taşımamızı ister misiniz?"

Arkamda duyduğum ses ile gözlerimi manzaradan ayırmış, arkamı dönmüştüm.

"Ah aslında çok iyi olur. Masaları ve bilgisiyar eşyalarımı buraya benim taşımam biraz zor olacaktır."

Karşımdaki adam anlayışla gülümserken odadan çıkmıştı. Bende birkaç saniye daha oda da gözlerimi gezdirirken odadan ayrılmış karınca gibi çalışan bu beş adamı izliyordum. Yaklaşık bir saatin sonunda tüm işler bittiğinde adamlara gereken ücreti ödeyip evimi kilitleyerek asansöre binip aşağı kata indim.

Park halindeki arabama adımlayıp bindiğimde emniyet kemerimi takıp arabayı çalıştırdım.

İstikamet HYBE binası!

🎮🎮🎮

Yaklaşıp bir 20 dakikalık yolculuk sonunda kocaman bir binanın önünde durmuştum. Heyecanla binayı süzerken tam yanımda çok nahif bir kız sesi duymuştum.

"Gerçekten de çok havalı bir bina değil mi?"

Soluma döndüğümde aksanıyla ve görüntüsüyle ben yabancıyım diye bağıran Luna'ya döndüm.

"Gerçektende öyle."

Luna ile birbirimize gülümseyip içeriye doğru adımladık. Henüz şirkete girişimiz için bir kart verilmemişti fakat güvenlikler geleceğimizi bildiği için baş selamı verip isimlerimizi söyleyerek içeriye geçmiştik. Asansöre bindiğimizde 9. katın düğmesine basıp yukarı çıkıyorduk. Luna'nın tatlı tınısını işitmiştim.

"Çok heyecanlıyım Maja."

"Al benden de o kadar."

Sonunda beklediğimiz kata geldiğimizde bekleme alanı gibi olan yerde tüm takım duruyordu. Koçumuz Sooyoung bile. Onlara doğru yaklaştığımızda Mina bizi görür görmez hızla ayağa kalkıp yanımıza gelmiş, önce bana sonra yanımdaki Luna'ya sıkıca sarılmıştı. Taehee,Ga Eul ve Sooyoung ile de selamlaşıp sarıldığımızda koltuklara oturmuştuk.

Sooyoung koç olduğu için konuşmayı üstlenmiş gibi diklenerek konuşmaya başlamıştı.

"Ah, öncelikle Maja tekrar aramıza hoş geldin. Takımla daha önce grup üzerinden konuşarak ısındığın için aramızda bir tanışma yapmayacağız. Gelelim takıma,erkek takımımız oldukça başarılıyken dağılmış ve takımımızdan da Jade gitmişti. Fazla uzatmadan sonuca geleyim. Sombra girl olarak tarih yazacağız."

Elini yumruk yapıp havada kısaca salladığında hepimizden birer kıkırtı dökülmüştü. Haklıydı, hepimizin aimleri ve becerileri oldukça iyiydi ve biz tarih yazacaktık.

Yabancı bir kadın sesi duyduğumuzda o tarafa dönüp ayağa kalkmıştık heyecanla.

"Lütfen toplantı salonuna geçin. Bang PD, Bay Oh ve BTS sizi bekliyor."

Ha BTS mi?

BTS'in adını duymamızla hepimiz anlamamazlık ve heyecanla birbirimize bakıyorduk. Karşımızdaki kadın boğazını uyarı amaçlı temizlerken önden Sooyoung olmak üzere teker teker içeriye girmiştik. Lakin başım benden beklenmedik bir şekilde öndeydi ve etrafıma bakmaya anlamsız bir şekilde cesaret dahi edemiyordum.

Bang PD'nim konuşmaya başlamıştı.

"Aramıza hoş geldiniz kızlar. Sizleri burada görmekten gurur duyduğumuzu belirtmeliyim."

Sonunda başımı kaldırdığımda bir çift siyah ve iri gözlerle karşı karşıya gelmiştim.

Jeon Jungkook'un içinde galaksiyi barındıran gözleriyle.

Idol But Gamer Love || JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin