8- İkiniz de acınası insanlarsınız.

344 52 117
                                    

🧜🏼‍♂️

Bilinenin aksine, Seonghwa çok saf bir deniz insanı değildi. Bunca yıldır başına gelenlerden mi dersiniz, gördüğü ölümlerin çokluğundan mı, ona yapılan işkencelerden mi dersiniz bilmiyorum. Ama gerçekten ister kehanet öyle söylesin, ister onu tanıyanlar, Seonghwa o kadar saf değildi.

Belki bir zamanlar, ama şimdi değil.

Zamanında, annesi yanındayken Seonghwa çok dertsiz tasasız biriydi. Etrafında dönen sinsiliklere, kötü olaylara, strese rağmen öyleydi. Ancak ansızın bir gün savaş kapısına geldiğinde kafasında oluşturduğu pembe buluttan çıkmak zorunda kaldı.

Bu onun için öyle keskin bir geçişti ki, annesi öldürülürken odaklanamadı bile. Annesinin kanı okyanusun temiz sularında yavaşça dağılırken sadece izleyebildi. Gözlerinden akan yaşlar etrafındaki tatlı suya dağılırken, sirenler ona yıllarca işkence etmek için ona doğru yüzerken sadece izledi.

Seonghwa'ya sorarsanız, o gün büyüdüğü gündü.

Kaç yaşında olduğu önemli değildi, henüz 6-7 yaşlarındaydı, ama önemli değildi. O gün 50 yaş aynı anda almış gibiydi.

Seonghwa kraliyet ailesine mensuptu. Ailesinin ilk doğanı, krallığının en değerli incisiydi. Dikkat çeken fiziksel özellikleri onu yüzyıllardır gelen kraliyet üyelerinden çok daha değerli yaptı.

Deniz insanları birçok krallığa ayrılmışlardı. Aslında bütün krallıklar başka bir ana krallığa bağlı olsa da her bir krallığın başka bir yöneticisi vardı. Seonghwa belki içlerinde en şanslısıydı, bilemiyordu. Ancak Seonghwa ana krallığın varisiydi.

Bu krallıklar neye göre ayrıldı diye sorabilirsiniz, çok da mantıklı bir soru şahsen. Ancak cevap: Tanrıça.

Okyanusların Tanrıçası deniz insanlarını ilk yarattığında aklında deniz canlılarının düzen içinde yaşaması mantığı vardı. Uzun bir süre öyle de oldu. Ancak yaratılışlarından binlerce yıl sonra bir mutasyon oldu. Öyle bir mutasyondu ki bu, dünyanın en naif, güzel canlısından tam bir canavar yarattı. Onlar böyle doğdu: Sirenler.

Sirenler deniz insanları gibi değildi. Ne iyi niyetliydiler, ne güzel, ne de narin. Bulundukları krallıklara uyum sağlamadılar. Hiçbir deniz insanının merak etmediği şeyleri merak edip isyan çıkardılar. Uzun bir süre kan, vahşet her yerdeydi. Sonra ana krallığın başındaki hükümdarlar onları kendi alanlarına hükmetmeleri için sınırdışı etti. Böylece asıl güzelliklerin yer aldığı krallıklar saflığını korudu.

Sirenler ilk başta bunu kendilerine yediremediler. Bu nedenle birkaç kez krallıklara saldırıda bulundular, elbette başarılı olamadılar. Bu başarısızlık onları bir süreliğine geri çekilmeye zorladı. Fakat bu onların hüküm sürme isteklerini köreltmedi. Bu yüzden karaya çıkma fikrini edindiler.

Daha önce çok nadir görülecek şekilde deniz insanları karaya çıkmıştı. Hiçbir zaman uzun süreli olmadılar. Sirenler sahip olamadıkları krallıklardan sonra karaya sahip olmayı kafalarına koymuşlardı. Bu nedenle uzun bir süre karaya gizlice keşif gezileri düzenlediler.

Bunlardan birinde bir sirenin güçlü bir cadıyla karşılaştığı söylenir. Öyle güçlü bir cadı ki, sirenlere istediği başarıyı sadece düşünerek bile getirebilir.

horizon : seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin