🧜🏼♂️
Karanlık, çok bunaltıcıydı. Seonghwa'nın nefes alış verişleri son derece sessiz ve karanlık odanın içinde gürültülü bir şekilde duyuluyordu ve eğer elinde olsaydı kulaklarını canı pahasına kapatır ve bu sesleri duymamayı dilerdi Wooyoung.
Pembe saçlı deniz erkeği kaybettiği kanın, yetersiz beslenmesinin ve susuzluğunun etkisiyle bilincini kaybetmiş olmalıydı bir süre önce. Wooyoung, Yeosang'la birlikte kaptanla konuşmuş olsa bile kaptan onları dinlemeyi açıkça reddetmiş gibi görünüyordu. Aksi halde tam önünde duran deniz erkeğinin vücudundaki yeni yaralar ona merhaba diyor olmazdı.
Kaptan, kendi standartları için bile fazla duygusuz davranıyordu. Elbette, asla duygusuz bir insan değildi, en azından kendi mürettebatına karşı. Ancak konu dışarıdan birine geldiğinde kalbi ansızın taşa dönüyordu. Yürek burkan manzaralara eşlik eden bu davranış mürettebatın en çok korktuğu şeydi.
Haklarında söylenenlerin aksine Horizon mürettebatı asla haketmeyen birini öldürmedi. Tabi arada birkaç kişi kendi düşük zekaları yüzünden ölmek durumunda kalmıştı ancak mürettebat bu konu hakkında sorumluluk kabul etmiyordu. Arada doğru olan birkaç söylenti de yok değildi tabi. Yıllardır aradıkları Wonderland hakkında onlara yanlış bilgi vermeye çalışan kişileri parçaları bile bulunamayacak şekilde yok ettikleri doğruydu mesela. Wooyoung çok güzel bir ziyafet çekiyordu öyle insanlar sayesinde.
Afiyet olsun kuzuma.
Yine de, kaptan asla mürettebatının önünde açıkça bu kadar vahşi olmamıştı. Bunun sebeplerinden bir tanesi Wonderland'e hiçkimsenin olmadığı kadar yakın olmalarıydı ancak hiç doğru değildi. Bu şekilde oraya giremezlerdi bile.
Sadece saf insanları içerisinde barındırmasıyla efsaneleşmiş harikalar diyarı, diğer adıyla Wonderland, yaşadıkları dünyanın bir nevi distopyasıydı. Dünya yozlaşmış, vahşileşmiş ve cahilleşmişti yıllar içerisinde. Ancak Wonderland sürekli gelişen, insanların her hayalini gerçekleştirebilecekleri bir ütopya idi. Gerçek huzurun, mutluluğun, sevginin ve en önemlisi aşkım bulunduğu yerdi. Ancak içerisine girilmek için çokça fedakarlık, cesaret ve saf bir kalp gerekiyordu. Bu nedenle hiç kimse şimdiye kadar oraya ayak basamadı.
Wooyoung oraya gitmeyi gerçekten istiyordu. Büyüdüğü yerde Wonderland ile alakalı efsaneler çok popülerdi. Herkesin orayla alakalı ayrı bir teorisi ve hayali vardı. Böyle bir ortamda büyüyen birinin oraya gitme hayali olması oldukça kabul edilebilirdi.
Genç deniz erkeği bu gemiye alındığı gün ilk olarak Yeosang ile tanışmıştı. Cadı ona hedeflerini açıkça anlattığında Wooyoung bu fikre neredeyse atlamıştı. Yine de zaman geçtikçe onun kehanette bahsedilen kişi olmadığı ortaya çıktığında az kalsın büyüdüğü sulara geri gönderiliyordu. Kalmak için kaptana çokça yalvarmış, mürettebattan kalması için yardım etmelerini istemişti. Hoş, zaten kaptan dahil kimse onun gitmesini istemiyordu ama gencin çabalamasını izlemek hepsi için eğlenceli olmuştu.
Tam olarak bu nedenle Wooyoung, Seonghwa'ya neden bu kadar kötü davranıldığını anlamıyordu. Belki ona aynı şekilde bir şeyler açıklansaydı o da kabul edebilirdi yardım etmeyi. Ancak kaptan asla bu fikre yanaşmamıştı bile. Gemiye alındıktan yalnızca 2 gün sonra çocuk işkence görmeye başlamıştı. Bunu tetikleyen pembe saçlının kaçma girişimi olduğu doğruydu ama kaçmak onun için yapılması en mantıklı şeydi. Kaptan hariç kimse onu yargılamadı. Ancak sadece onun yargılaması da yetiyordu işte.
Wooyoung kapının açılma sesiyle irkildi. İçeriye sızan hafif ışıkla birlikte gelen kişinin gemideki en küçük insan, yani Jongho olduğu ortaya çıktı. Küçük olanın surat ifadesi, yavaşça boşluktan dehşete döndü. Kocaman açılmış gözleri esir deniz insanının yaralı vücudunu derinlemesine incelerken nefesini tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
horizon : seongjoong
Fanfic"Kaptanın gözlerinde kan vardı, deniz adamının gözlerinde yaşam." Marmaid Hwa x Korsan Kral Joong Tw: kan, vahşet sahneleri, sizi rahatsız edecek kadar fluff sahneler, vb... 29.04.2022