1. Her şeyin Başlangıcı

63 1 2
                                    

Alarmın sesi beynimde yankılanıyordu. kendimi yataktan zorla kaldırdım. Aynaya bakmaktan korkuyordum. Çünkü göreceğim görüntü her zamanki gibi şişmiş göz altı torbaları, dağılmış kahverengi saçar ve uyumsuz pijama takımımdı. İstemeye istemeye aynaya baktım. Göz altı şişliklerim her zamanki gibi belirgin ama bir önceki güne göre biraz azalmıştı. Aynadaki görüntüye daha fazla katlanamayarak elime rafta durak taraklardan birini aldım ve saçımı taramaya başladım. İşim bitince soğuk suyla suratımı buluşturdum. Bu bir nebzede olsa ayılmama yardımcı olmuştu. Odaya geri gidip üzerimdeki uyumsuz pijamalardan kurtuldum. Her gece yatmadan önce kendime söz verip sonrada bu sözü unutup elime ilk geçen şeyi üzerime geçiriyordum.

Ben bunları düşünüp kendi kendime söylenirken gözüm saate takıldı. saat 7.10 geçiyordu ve çeyrek geçe servis gelecekti ve ben daha üzerimi bile değiştirmemiştim. Hemen siyah dar paça pantolonumu ve bordo kazağımı giydim. Çantamı dün geceden hazırladığım için ayrı bir mutluluk yaşıyordum.

Okula vardığımda en yakın arkadaşlarım Özge ve Alya'nın sınıfta olduğunu gördüm. Sevinçle yanlarına koştum genelde okula ilk bizim servis gelirdi. Bu nedenden biraz şaşırmıştım.

"Günaydın Eylül."

"Günaydın kızlar. Açım kantine inmezsek birazdan Eylül diye bir arkadaşınız olmayacak."

"Bir günde tok olduğunu söyle ya valla dişimi kırıcam."

"Sana da günaydın Özge. Abi enim tok olarak geldiğim gün kıyamet kopacak bunu hala anlamadınız mı?"

...

Sonunda okul denilen kabustan kurtulmuştum. Ama hala eve gidip rahatça dinlenemiyordum. Dershane denilen yer beni dört koldan esir almıştı. Dahada kötüsü bugün ödev kontrolü vardı ve benim testlerim eksikti. Otobüste kafamı kaldırmadan soru çözüyordum. İneceğim yeri son anda fark ettim. Kitabı kapatıp koltuğumun altına aldım. Tam otobüsten kendimi dışarı atıyordum ki ilk adımımı atmamla birinin üzerine yuvarlandık ikimizde kaldırımın üstünde kendimizi toparlamaya çalışıyorduk. Elimdeki kalemler ve matematik kitabım ayrı yerlere uçmuştu. Kitabı alıp arkamı döndüğümde üç saniyeliğinede olsa nutkum tutulmuştu. O üç saniye bana bir ömür gibi gelmişti.

Asık suratıyla bana söyleniyordu. Ama ne dediğini dinlemiyordum bile. Açık kahve saçlarına güneş ışığının vurmasıyla yer yer sarılıklar görünüyordu. Gözlerindeki ışık insanı kendine bakmaya mecbur kılar cinstendi. Hepsinin ötesinde bir kaç dakika önce yapmış olduğum sakarlık onu gerçekten çok sinirlendirmişe benziyordu.

"...Bütün belalar beni çeker zaten. İşitme problemin mi var niye yanıt vermiyorsun ?" bir anda irkildim.

"Şey ben özü..."

"Aha konuştu! Önüne baksan özür dilemek zorunda kalmazsın!"

"Yanlışlıkla oldu. Anlamıyor musun! Ayrıca sen kimsin ki bana bağırıyorsun." ve her zaman ki gibi anlık peri masallarım kabusa dönüştü.

Filmlerde böyle sahnelerde erkeklerin kızlara iyi ve anlayışlı davranması gerekir. Ama gerçek hayatta odun her yerde odundur. Ben bunları düşünürken bir arkadaş grubu etrafımıza toplandı.

"Bir sorun mu var abi"

"Yok Cenk bu tür bir paçavrayla ne sorunum olabilir ki!"

O bana daha denim paçavra mı dedi yoksa ben mi yanlış duydum.

"Sen ne dediğini sanıyorsun iyi ki bir düştük. Özürde dilemiyorum. Ha gerçi özrü algılayacak beynin varsa... Bu arada paçavraların en azından bir işlevi vardır ortada boş boş gezmez." Arkamı dönüp koşar adım gitmeye başladım. Arkamda daha demin ki gruptaki kızlardan biri

"Sen kime laf ettiğini sanıyorsun. Seni gerizekalı bu burada bitmeyecek. " diye bağırıyordu.

Allah'ım neden normali bulmaz ki bir kerede beni...

...

Dershaneye vardığımda hala sinirden elim titriyordu. Hemen Özge'nin yanına gittim. bütün olanları Özge'ye anlattım. Bir kaç dakika cevap veremedi

"Kızım keşke ben çocuğun kucağına düşseydim o kadar tatlıysa. Bide zaten arkadaşları başınıza üşüşmüş neyine çocuğa itiraz ediyosunki özür dileyip gelseydin işte."

"Saçmalama Özge benimde bir gururum var hem o tür çocuklar tipleriyle övünüp kendilerini bir halt sanıyorlar birinin ona karşı çıkması gerekiyordu bence."

"Abi sen ona dersini bildin diye çocuk sence çok mu üzüldü. Bence başına dert aldın öyle çocuklar o kadar kolay haklayabileceğin türden değildir."

"Bir şey yapmaya kalkarsa sonucuna katlanır hem benimle uğraşmak o kadar basit değil bilirsin yeri gelince çok çirkefleşiyorum."

"Bilmez olur muyum (!)."

"Gıcıksın."

"Hadi derse geç kalıcaz çıkalım."


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beni Sana GetirdiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin