Lab Rats

Tatlı bal kabağım

Schlatt bana yaklaştı, siktir yüzü çok korkunç. Keçi kulakları hafifçe oynadı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

Schlatt:Söyle, Quackity. Burası hakkında bilgi edinmek istiyor musun? Hm?

Sadece sustum, irislerimin titrediğine her şeyim üstüne bahse girerdim. Soğuk soğuk terliyordum ve elim titriyordu. Schlatt geriye çekildi, eli ile gözlerini ovdu ve sandalyesine oturdu.

Schlatt:oufgh... Quackity arkadaşların burdayken soramadım ama...

Schlatt'in tereddüt ettiğini fark ettim, çıkma teklifi etmeyecekti ya? Neden bu kadar garipti. Ya da hep böyle mi davranırdı? İlk defa yüzğnğ gördüğüm biri hakkında ne düşünmeliyim?

Schlatt:benimle çalış Quacktiy. Benim ofisimde bana hizmet et! Diğer denekler gibi üstünde bir şeyler denenmeyecek, bana yardım edeceksin. O defter!

Schlatt elimde sıkarak tuttuğum, deri kapaklı defteri gösterdi.

Schlatt:o defterde benim denekler hakkında bilmediğim çok şey olduğuna eminim, sen de burası hakkında öğrenirsin! Mesela bu deneyler neden yapılıyor? Bu tür şeyleri basıl keşfettim? Bunun gibi şeyleri düşündüğünü biliyorum tatlı bal kabağım~ sadece benimle çalış.

Schlatt bana baktığında gözlerinin kırmızı parladığını gördüm, gerici bir kırmızı. Parmaklarından koluna doğru damar gibi yayınlan siyahlıklar vardı, ve koluna kadar fark edilir hızla ilerliyordu siyahlıklar. Korkunç...

Schlatt:Eeee? Kararın ne?

:ben sizle çalışamam...

Schlatt:Sana kararını sorarken seçenekleri saymadım? Evet ve evet diyebilirsin Quackity~ EVET DE!

:üzgünüm efendim ben sizin gibi bir... sizin gibi bir canavarla çalışamam!

Schlatt:daha çok gençsin quackity, hemde çok. Neyine iyi neyin kötü olduğunu ayıramazsın. Bırak senin için ben ayırayım? Sen 200 yaşında bir budalasın. Evren hakkında hiçbir fikri olmayan bir zavallı, ben 600 yaşındayım Quackity. Aradaki farkı sen bul.

Ellerim titrerken defteri düşrümüş ve odadaki ufak çaplı sessizliği bozmuştum. Defteri alırken göz göze geldik, cidden gözleri çok korkunçtu.

:b-ben sizle çalışmak istmiyorum efendi-

Schlatt:sizli bizli konuşma benle

:ben seninle çalışmak istemiyorum schlatt. Şimdi lütfen. Bu odadan çıkart beni.

Schlatt:kapı arkanda.

Kapıya ilerledim ve kolu çektim, kilit sesi geldi ama açılmadı. Tekrar ve tekrar. Kapı kilitliydi, sıçtım. Önüme yansıyan gölge ile arkamı döndüm. Schlatt, yine çok yakındı.

Schlatt:Böyle bakınca 600 ve 200'ün arasında çok fark var, ama sen 16 ve ben 20 yaşındayım Quackity. Aramızda çok da yok ha?

:bana bir şey yapmayacaksın değil mi?

Schlatt:sana istediğimi yapmakta özgürüm. Buradan tanrının bile haberi yok, tabi tanrı diye biri varsa.

Eliyle yanaklarımı tutup sıktı, kızgın görünüyordu. Diğer elini ceketinin iç cebine soktu, ve bir bıçak çıkardı.

Schlatt:Şu güzelliğe bir bak, daha dün özel olarak yaptırdım. Senin gibi kusursuz bir tenin bu kadar güzel bir bıçakla benim tarafımdan zarar görmesi ne acı...

Bıçağı boynumda hissediyordum, deydiği anda kesmişti. Sıcak kanın boynumda aktığı hissi beni gıdıkladı, ama bu şu an öldürülme riskim olmadığı anlamına gelmezdi.

Schlatt:Seni öldürmeyeceğim, benimle çalışmak istemiyorsan çalışma. A+ bölgesine gideceksin, sadece bu kesikten fazla istemiyorsan uslu dur Quackity.

Bıçağı çekti ve güvenliklere bağırdı. Biri beni arkadan dürterek yürümemi sağladı, ıssız ve büyük kodorlarda sürükleniyordum. Yavaşça beyaz boyanmış duvarlardan, yosun tutmuş gri betona geçince üşümee başladım. Soğuktu.