mr. sandman, bring me a dream.
make him the cutest that i've ever seen—
"yoongi yer yarıldı da içine falan mı girdin?" namjoon hyung'un dediğine sessizce kıkırdarken hızla cevap vermiştim. "aslına bakarsan bir işim çıktı hyung. o yüzden de eve erken dönmek zorunda kaldım." beni onayladığına dair mırıltılar çıkarttı. "haber ver bize, korktuk." güldükten sonra defalarca kez özür dileyip onları sevdiğimi söyledikten sonra telefonu kapatmıştım.
eve gitmiyordum, jimin onlara gelip gelemeyeceğimi sormuştu. her ne kadar içim içimi yese bile onu onayladım. o ara sokakta son sarılışımızda bir şeylerin farkına varamamıştım bile. o an aklımda olan tek şey onu ne kadar özlediğimdi fakat her adım atışımızda bir şekilde ne kadar kırgın olduğumu hatırlıyordum ve bu hissi nasıl aşabileceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.
tekrardan eskisi gibi olmak istediğimizde, daha sonra yine aynısı olmayacak mıydı? tekrardan arkadaş kalmak isteyecekti ve böylece yine uzaklaşacaktık birbirimizden.
yanımda sessizce yürürken birden bir markete girdiğinde şaşırarak hemen ardından girmiştim ben de. hiç ses etmeden alışveriş arabasına bir şeyler eklerken ona bakıyordum. koca kutu bir dondurmayı eline aldığında gülerek konuşmuştum. "ne yapacaksın onu hyung?" sakince alışverişine devam ederken cevap vermişti. "yeriz diye." kafamı sallayarak onu onayladım. "fazla değil mi ki o?" omuzlarını silkmişti. "daha sonra da yersin."
düşünceli. kafamı alışveriş arabasına daldırmama çok az kaldı.
neden daha sonrası hakkında düşünüyordu?
daha sonra da yiyebilmek için o eve geri gelmem gerekmiyor mu?
—
"bu pijama sana olur mu ki?" gösterdiği pijamaya baktıktan sonra başımı sallayarak onu onaylamıştım. pijamayı bana doğru uzatırken tekrardan konuşmuştu. "jungkook'a küçük gelen bir pijama. hiç giymedi bile, küçük geliyor. sorun olmaz değil mi?" sorun olmadığını belirtmek adına kafamı iki yana sallarken pijamayı elime almıştım.
sorun olmazdı, yani ne sorunu olacaktı ki? eğer jungkook pijamayı üzerimde gördükten sonra sorun çıkarmak istemezse olmazdı. benim açımdan zaten bir sorun yoktu. ne yazık ki ondan pijamasını giymeyi reddedecek kadar nefret etmiyordum henüz.
fakat ondan emin değildim.
jimin giyinmem adına beni yalnız bıraktıktan kısa bir süre sonra elindeki içecekler ile içeriye girmişti. "kapıyı çalmadan girdim çünkü hemen giyineceğini biliyordum." gülerek söylediği şey ile tebessüm ettikten sonra yatağının ucuna oturmuştum. "onlar bizim için mi?" hızla kafasını salladı, gözlerinin içine bakma ihtiyacı hissetmiştim. "teşekkür ederim, zahmet etmene gerek yoktu." omuzlarını silkerek yanıma oturduktan sonra elindekilerden birini bana vermiş, ardından bana dönmüştü. "bir anda sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandığım için bana kızıyor olmalısın, kendi içinde." sessiz bir şekilde onu dinliyordum. söylediği şey ile sakince tebessüm ederken kafamı iki yana sallamış ve ardından başımı eğmiştim. "hayır, sorun değil. seni anlıyorum."
hayır, bu bir yalandı. kesinlikle anlamıyordum fakat bu anlamak istemediğim anlamına gelmiyordu. sadece- her neyse.
"jungkook arkadaşı ile yan oda da kalıyor. eğer yanından ayrıldığım zaman bir sorun olursa ona aldırış etme ve benim yanıma gel." hızla başımı sallayarak onu onaylamıştım. "çok fazla arkadaşı var." beni onaylamıştı. "oldukça sosyal bir çocuk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
caught in a lie, yoonmin
Fanfictionmin yoongi, yeni tanıştığı jungkook'a yazdığını düşünerek abisi park jimin'e mesaj atar. yoonmin ៹ texting + düzyazı.