•Göğün Acı Feryâdı'nın devam kitabıdır.•
Bulutların ötesinde, garamdan kalelerle korunan bir ülke varmış. Bu ülkenin rüyaların gerçeklere karıştığı, acıların bile acıdığı, hislerin derinlere kazındığı şehrinde; gönlünde avuttuğu hüzünlerle ün salmış...
Kızıl bir mezar açılırdı sonra, gitgide büyüyen. Durmaksızın yanardım, ben yandıkça daha da kızarırdı makber.
Figânım göğün bağrını delip zarlarını yırttığında kafamdan aşağı dökülürdü damlalar, boyardı yaşadığım kara parçasını ateş rengine.
Her ne kadar tutuştursa da tenimi o kızıllık, yüreğim tir tir titrerdi. Zira içini harlayan bir yudum karanlığa muhtaçtı. Fakat kavuşmanın imkansız olduğu bir sevdânın rüyasında saklıydıçıram, nâkıstım.
Şimdiyse o düşün içindeydim. En başta inanmakta güçlük çeksem de kana kana içtiğim karalar, bir yudumdan fazlacaydılar. Gömülmem adına göğün bana açtığı ve içine aldığı çukurun tabanından, ayaklarımı kesecek kadar...
Âsaf, beni onulmaz cerhlerin ruhuma işlenmeyibir meslek hâline getirdiği zaman, sarmış, kucaklamıştı.
Bedenimi yutmak üzere olan kızıllık, işte o an canımı yakmamaya başlamıştı. Durgunlaşmış, öfkeli yüz çizgilerinin yerini neşeden kırışan göz kenarlarına bırakmıştı. Yanımda oturan, söylediğim şarkının nakaratına eşlik eden adam, boştaki elini ılık tene sahip elime uzattı. Parmakları evvela avuç içime kayıp orada oyalandı. Daha sonra yumuşakça kavradı parmaklarımı.
"İyisin değil mi güzelim?" diye konuştu meraklı sesiyle. Ağırdan alarak başımı salladım. Elimde olan elini iyi olduğumu hissettirmek isterce sıktım, refleksif gelişen bir duyuydu. "İyiyim," dememle kendisi de teyit etmek istemiş olacaktı ki gözünü saniyelik yoldan ayırdı, yüzümü süzdü. Sıktığım parmaklarından baş parmağı, inisiyatifimden faydalanarak elimin üzerini okşadı. "Bugün bayağı yoruldun," Haklıydı belki ama şu an hiçbir şey hissetmiyor oluşum, güzel kokusunun ciğerlerime vurarak beni mayıştırıyor olmasına bağlıydı. Bu yüzden dilimi damağıma vurup itiraz nidamı dudaklarımın arasından sıyırdım. Arabanın içinde tizlikle yayılan damak sesi, kulağımı tırmalayan bir diken gibiydi.