ep 1

833 56 44
                                    


Jeongin, yine önünden geçen grubu görünce suratını astı. Eskiden arkadaşları olan grubun şimdi onunla hiç arkadaş olmamışlar gibi yanından geçip gitmesi onu üzdüğü kadar sinirlendirmişti de. Üstelik yanından geçip giden eskiden onunla takılan arkadaşlarına benzemiyordu. Jisung daha havalı giyinse de Jeongin onun ne kadar vizyonsuz biri olduğunu biliyordu. Felix giydiği soft renklerle Hyunjin'le yakın bir şekilde yürürken onu aslında hiç tanımamış olduğunu düşünmek Jeongin'i sinirlendirdi. Felix'i esmer teni, kumral saçları ve sürekli taktığı altın saatleriyle biliyorken Jeongin mahalleden ayrıldıktan sonra Hyunjin gelmiş sanki onu değiştirmişti.

Onların okul kapısından çıkışını izlemeye dalmıştı ki yeni mahallesinden arkadaşı olan Beomgyu koluyle birlikte çocuğu sarsarak kendine getirdi. "Öyle bakma, anlayacaklar." Jeongin, kafasına vurdu.

"Neyi anlayacaklar? Daldım."

"Sanki aklından geçeni bilmiyorum. Keko hayatını özledin."

"Hmhm."

"Bizim mahallede gayet güzel niye istemiyorsun?"

"Nesi güzel ya üç aydır Yeonjun'la Soobin'in ifşasının çıkmasını bekliyoruz."

"Yani o da gayet eğlenceli."

"Bana göre değil."
Jeongin, ellerini cebine sokup okul kapısına ilerledi. "Keko hayatımı kazanmak için uğraşacağım."

"Onlar bile artık keko değil ki, nasıl yapacaksın bunu?"

"Görürsün." Jeongin, adımlarını hızlandırıp Beomgyu'yu geride bıraktı. Üç kişilik grubun arkasında telefonundan anime izleyerek yürüyen Jisung'un beline dokundu. Jisung, kulaklığını çıkarıp ona baktı. Jeongin'i görünce durup ona döndü. Hyunjin, arkasında ilerleyen çocuğun adım seslerini duymadığında Felix'i de durdurup durdu. Jisung'un yanında hoşlandığı çocuk duruyordu. Birkaç kez onları konuşurken görse de Jisung'a hiç sormamıştı nedenini. Felix daha önce Jeongin'le arkadaş olduklarını söylemişti, belki onlar hala arkadaştır diye düşündü.

"Hey, Jisung." Jisung, ona seslenen Hyunjin'e elini kaldırdı.

"Siz gidin ben gelirim." Jeongin, zafer kazanmış gibi Hyunjin'e gülümseyince Hyunjin anlayamadan bakmıştı. Felix omzuna vurunca Hyunjin önüne döndü. Jeongin de Jisung'a.

"Bana Changbin Hyung'un numarası lazım."

"Ne yapacaksın?"

"Lazım işte."

"Olmaz nedensiz iş yapamam bana kızarlar."

"Kim kızar?"

"Ben, keyfim, kahyası bir de-" Jeongin devam edeceğini anlayınca elleriyle ağzını kapattı. Tam bu sırada okuldan çıkan Seungmin'i görmüştü.

"Tamam, başka birini buldum ben." Jeongin bir kez daha Jisung'a bakmadan Seungmin'in önünü kesti.

"Seungmin, bana Changbin Hyung'un numarası lazım."

"Üzgünüm, tanımıyorum." Jeongin, Seungmin'in ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Keko arkadaşlarından değildi ama mahallede onlarla takılıp kekolardan geçinen bir inekti.

"Para veririm."

"Kaç para?"

Cüzdanını çıkarıp içindeki bütün parayı Seungmin'in eline verdi. Annesi daha elit bir mahallede daha elit bir beyefendiyle evlendiği günden ber daha çok parası vardı. Arkadaşlarıyla pek sık takılmadığından parası hiç bitmiyordu. Zaten Felix ve Hanla insanların önünü kesip 5.000 won istediği günlerden birikmiş parası vardı.

Seungmin, paraya gülümseyip çantasına attı. Cebinden telefonunu çıkarıp Changbin'in numarasını bulup ona söyledi. Jeongin de bu sırada numarayı yazmıştı. Seungmin'e teşekkür edip oradan hızlıca ayrıldı.

===

Mahallede gezinirken Changbin'i arayıp neler diyeceğini düşünüyordu. Keko olmak istiyordu ama keko olmayı bile unutmuştu. Önce keko olmayı öğrenecek sonra da keko grubuna dönecekti. Bütün cesaretini toplayıp Changbin'i aradı. Changbin de çok geçmeden açmıştı.

"Changbin Hyung."

"Sen kimsin, reis?" Jeongin, bunu duyduğuna kırılmıştı. "Babaanne sen misin? Kimden arıyorsun babaanne?" Onu büyütüp keko olarak yetiştiren abisi şimdi sesini babaannesine benzetmişti. Düşüncelerinden yanından geçtiği aparmanın bir katından renkli led ışıklarla birlikte twice'ın the feels şarkısını duymasıyla ayrılmıştı. Yukarı baktığında binanın Felix'in binası olduğunu hatırlamıştı. Kafasını tekrar yere eğip yerdeki taşa vurdu. Keko zamanlarının üstünden baya geçmişti, tanımamasını normaldi belki ama yine de üzülmüştü.

"Benim, Jeongin. Bebek lahmacun Jeongin."

"Aa, hatırladım. Nasılsın?"

"İyi değilim, Yong. Ben tekrar keko olmak istiyorum, senden kekoluğu öğrenmek istiyorum, o adidasları gururla giymek istiyorum."

"Biz bıraktık o işleri."

"Kekoluk bırakılmaz abi, damarlarında akan kandır o, seni yaşatır."

"Bıraktık Jeongin. Sen de bırak, öyle yaşayamazsın,
bitir liseni, düzgün bir üniversite kazan."

"Ben üniversite istemiyorum abi, ben Chan Hyung ve senin gibi mahalle gözetlemek istiyorum, küçüklerimin alnına vurup aç ağzını demek istiyorum, ben keko edebiyatı istiyorum abi. Üniversite okuyup ne yapacağım? Minho Hyung var bizim mahallede üniveristeye gidiyor, her gün mutsuz geliyor, bir de Jisung onunla uğraşıyor."

"Senin anladığın yok, Chan'a veriyorum numaranı, onunla konuş."

Jeongin'den oflama sesi geldiğinde Changbin telefonu kapattı. Chan'ı arayıp Jeongin'in derdini anlattığı sırada Jeongin de girdiği mahallelerden birinde kaldırıma oturmuştu. Birazdan telefonu çalınca açtı. Konuşmaya başlamadan az ötesindeki toplanan grubu izliyordu.

"Jeongin, delirdin mi oğlum sen?"

"Yoo, kafam gayet de ayık."

"Saçmalama, oğlum. Bitir okulunu, boş ver kekoluk hayatını."

"Abi bana kekoluk hayatımı geri ver." Tam bu sırada ötesindeki grup bir tartışmaya girmişti.

"Jeongin, kapatıyorum telefonu bir daha böyle şeylerden konuştuğunu duymayayım."

"Abi, kapatırsan önümdeki kavgaya dalarım, abi." Önündeki grup birden kavgaya tutuşmuştu. "Abi, bak uzun zamandır kavgaya da girmedim, paslanmışım abi, dayak yerim abi."

"Hayır lan girme." Jeongin, oraya doğru ilerlemeye başlamıştı.

"Giriyorum abi, öğretirsen girmem. Öğretecek misin?"

"Hayır, Jeongin!"

"Abi ben girdim artık adamsan içinde azcık adamlık varsa grubu toplayıp gelirsin abi." Jeongin, telefonu kapatıp kavga eden gruba koştu. Kavga eden gruptan birinin popo şekli çok hoşuna gitmişti.

"Şş, güzel popo! Biraz da ben vuruyim mi?" Jeongin, ufak bir yumrukla kurtulacağını sanıyordu ama yapmaması gerekeni yapmıştı. Yeosang San'a şakayla karışık yavşadığı için kavgayı başlatan Wooyoung, Jeongin'in cümlesini duyup kafasını yukarı kaldırmış ve durmuştu. Onlara ilerleyen Jeongin'i görünce herkesin arkasından çıkıp ona doğru koşmuştu. Jeongin, kaçmak için artık çok geç kalmıştı...

===

LÜTFEN BEĞENDİYSENİZ OYLAYIN VE YORUMLAYIN Kİ DEVAM ETMEK İÇİN MOTİVASYONUM OLSUN. 💞💞💞

İYİ OKUMALAR.

kim kime dum duma ㅇ HYUNINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin