ep 7

175 22 9
                                    

Felix, geldiğini bildiği kişiye evin kapısını açtı.

"Bunu yapmak zorunda mıydın Hyunjin?"

"Böyle olsun istemedim."

"Ama oldu değil mi? Olanları duyunca şok geçirdim, nasıl böyle bir şey yapabildin." Hyunjin'in hala içeri girmesine izin vermemişti.

"Ona asla böyle bir şey yapmayacağımı biliyorsun. Onu en çok ben umursuyorum. Lütfen beni bir dinle." Felix, karşısındaki çaresiz bakışlı çocuğa dayanamayıp içeri girmesi için çekildi. Çocuk ona sarıldıktan sonra Felix'in odasına ilerledi. İkisi de girip yatağa oturduğunda konuşmaya başladılar.

"Olayları bir de senden dinleyeceğim. Anlat bakalım." Hyunjin, kafasını sallayıp anlatmaya başladı.

"Yemeğimi aldım, masama ilerlerken Jeongin'e zorbalık yapan çocukları gördüm, yemeğine bir şeyler döküyorlardı. Jeongin de hiçbir karşılık vermeden yemeğine devam etti. Onu öyle görmeye dayanamadım ama çocukları dövebilecek kadar iyi de dövüşemiyorum. Onu bıraksam ya o iğrenç yemeği yiyecekti ya da aç kalacaktı çünkü aptal yemekhanede ikinci kez yemek almama kuralı var. Ben de yemeğimi vermek için ona ilerledim, sadece masasına oturmamla bile sinirle ayağa kalktı. Ben ne yaptım anlamıyorum? O çocuklara bile bu kadar sinirli değilken benden nefret ediyor." Hyunjin'in gözleri dolmuştu. Felix, onu bölmeden sandalyesinde sallanırken dinlemeye devam ediyordu.

"Neyse, gitmesine tabii ki bir şey demeyecektim sabahki olaydan sonra. Zaten onun için de bana kızmıştın ama yapmam gerekenin bu olduğunu biliyorsun. Kendi kendimi bölüp duruyorum." Nefes verip devam etti. "Ayağa kalktığında bir şey yapmadım ama yanındaki grup bunu görünce onun düşmesi için ayağını uzattı o da takılıp düştü. O an bunu ona ne düşündürdü bilmiyorum ama bir anda bana dönüp saldırdı. Ve... Anneme küfür etti." Felix, dudağını ısırdı. "Sonra gözüm döndü Felix, zaten yaptığına sertçe karşılık verecektim çünkü... nedenini biliyorsun. Ama anneme de küfredince gözüm döndü ve ona vurdum. Gözündeki o korkuyu saniyelik de olsa gördüm. Benden korkuyordu. Bana saygılı olmasını söyledim çünkü... yapmak zorundaydım." Felix, Hyunjin'in bu haline inanamıyordu. Onu ilk defa bu kadar çok konuşurken görüyordu. Genelde çok sakindi ve Felix onu konuşturmaya çalışıyordu.

Bir süre ikisi de konuşmadı. Hyunjin konuşmasını bitirmişti, Felix ne diyeceğini bilmiyor sadece ona sarılmak istiyordu ama bunu yaparsa ikisinin de ağlayarak devam edeceğini biliyordu.

"Jeongin'le konuştun mu?" Felix, cevap olarak kafasını salladı.

Felix, onunla konuşmuştu ama Jeongin yine de ona Hyunjin'le yakın olduğu için azarlamayı ihmal etmemişti. Söylediklerini Hyunjin'e söylemeyecekti.

"Senden biraz daha nefret ediyor sanırım ama bence düzelmeyecek şey değil."

"Nasıl böyle pozitifsin? Benden nefret ediyor işte bittim gözünde."

"Saçmalama Hyunjin. Eminim yaptıklarının nedenini anladığında seni affedecektir, şu an sadece sinirli. Her şeye sinirli ve çok agresif. Nedenini bilmiyorum ama eminim yakında öğrenirim. Sen bunu düşünmemeye çalış." Hyunjin kafasını salladı.
"Kekoluk dersleriniz de devam ediyor değil mi, daha sık bir araya gelirsiniz." Hyunjin tekrar kafasını salladı.

"İyi ki varsın, Felix. Sen olmadan bir harabeydim, seni kaybetmekten çok korkuyorum."

Felix, kaşlarını çatarak güldü. "Bu nereden çıktı şimdi?"

"Herkesi kaybediyorum biliyorsun ve... Tekrar eski halime dönmek istemiyorum." Felix, sandalyesinden kalkıp yakın arkadaşına sarıldı.

"Merak etme, beni kaybetmeyeceksin. Üstüne bir de Jeongin'in kalbini kazanacaksın. O, yansıtmasa da çok iyi biri Jeongin. Sana benden daha iyi gelecek biri."

Hyunjin, yaşlı gözleri ve titreyen sesiyle konuştu. "Lütfen bana hayal kurdurma."

Felix, gülerek yanıtladı. "Hey, ağlama. Bunlar hayal değil, senim geleceğin." Hyunjin, gülümsedi.

===

Felix, Hyunjin'i uğurladıktan sonra evine Jeongin'le Jisung'u çağırmıştı. İkisi onun evine geldiğinden beri pek konuşmamışlardı, Felix de bundan sıkılınca eski albümlere bakmayı önermişti. Kuramadıkları samimiyetin araya giren zamandan olduğunu düşünüyordu. Eskiyi yar ederse ikisinin de açılabileceği kanısına varmıştı. İkisi de içe dönükken Felix dışa dönük bir insandı. Ve Felix içe dönük insanları açmayı biliyordu.

İkisi de yerde masanın yanında otururken Felix onlar için topladığı albümleri getirip masanın üstüne bıraktı. Ve onlar gibi yere oturdu.

Jeongin, albümlerden birini alıp sayfaları çevirmeye başladı. İşte özlediği zamanlar bu zamanlardı. Hepsi saçma sapan giyinişe sahipti ama yüzleri hep gülüyordu.

"Bu günleri çok özlüyorum." Jeongin, konuşunda Jisung da ona katıldı.

"Kesinlikle, üç salakşörler gibiydik." Güldüğünde diğerleri de güldü.

"Güzel günlerdi ama şu an da güzel. Değil mi?" İkisi de kafasını kaldırıp sorunun sahibine, Felix'e baktılar. Katılmadıkları yüzlerinden belliydi.

"O günleri özlemediğini mi söylüyorsun?"

"Yani..." Devam etmeden bölündü. Jeongin'in istediği 'hayır özlüyorum' cevabı gelmeyecekti.

"Anladım Felix. Özlemiyorsun."

"Hayır, tam olarak değil. O günler çok eğlenceliydi ama o günleri tekrardan yaşamak istemiyorum. Sizinle yeni anılarımın olmasını tercih ederim." Jisung, kafasını salladı. O, o günleri özlüyordu ama yeni anılar da kulağa kötü gelmiyordu sadece üçü beraber olsun istiyordu.

"Sen hep Hyunjin'leyken bu nasıl olacak ki Felix?" Jeongin, sorunca Felix ellerine döndü.

"Hyunjin de bize katılabilir." Arkadaşlarının tepkisini kontrol etmek için onlara baktı. "Dört salakşörler olabiliriz. Hatta Seungmin de belki?"

"Hyunjin mi?" Jisung, Felix'in bu önerisini beklemiyordu. Jeongin, şu an çürümeye yüz tutmuş elmacığıyla yanında otururken nasıl bunu önerebilirdi?

"Hyunjin'in nasıl biri olduğunu görmedin mi? Senin önünde de beni yere itti."

"Evet ama onu yanlış anlıyorsun."

"Bir saniye Felix." Jisung, kaşlarını çatıp elindeki albümü masaya bıraktı. "Arkadaşına zorbalık yapan birini mi savunuyorsun?"

"Of, hayır çocuklar. Yanlış anlıyorsunuz. Hyunjin öyle biri değil."

Jeongin, elindeki albüme son kez baktıktan sonra sertçe masaya bırakıp ayağa kalktı. "Bizi çağırdığında tekrar eskisi gibi olabileceğimizi sanmıştım." Diğer ikili de ayağa kalktı ama Felix onları oturtmak için kalkmıştı.

"Daha iyi bir yeni olsak?" Jeongin, kafasını salladı.

"Hyunjin'den kurtulduğun zaman görüşmek istiyorum seninle. Sen benim arkadaşım değilsin." Felix, ne diyeceğini bilemeden öylece kalmıştı. O, onun arkadaşıydı, ona yardım etmeye çalışıyordu. İki arkadaşının da mutlu olmasını istiyordu. Felix, arkalarından bakarken evden çıktılar.

Felix, eskiye dönmek istemiyordu. Arkadaşlarıyla yeni ve daha güçlü bir arkadaşlığa adım atmak istiyordu. Onlar neden bunu istemiyorlardı, sorun neden Hyunjin'di? Onun açıklamasına izin vermemişlerdi bile. Felix, kendi düşünceleri arasında boğuşurken Jeongin albümden birkaç hatıra almıştı bile.

_________________

Unutmuşum burayı... Diğer kitabıma da göz atın ——>>>>  sal beni gideyim

kim kime dum duma ㅇ HYUNINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin