⚠Bölümde rahatsız olabileceğiniz kısımlar olabilir; keyifli okumalar...♡
🍃🍏
Jisung...
Başıma giren keskin acıyla gözlerimi aralamıştım. Floresan lambasının parlak ışığı canımı yakarken başımı diğer tarafa çevirmiştim. Hastane odasının beyaz duvarları beni karşılarken içimdeki ağlama isteğini bastırarak gözlerimi birkaç saniye daha kapalı tutmuştum. Ne kadar süredir buradaydım ya da ne zamandır uyuyordum hiçbir fikrim yoktu.
Kuruyan boğazım nefes alışımı zorlaştırırken kısa süren bir öksürük krizine girmiştim. Ciğerlerime hava doldurma isteği galip gelirken gözlerim etajerin üstündeki bardağa kaymıştı.
Parmak uçlarıma kadar hissettiğim acıya rağmen bardağa doğru uzattığım parmaklarımla acizliğimi bütün iliklerime kadar hissetmiştim.Bardağa uzanan parmaklarımın titremesiyle bardak etajerin üstünden yuvarlanıp yere düşmüştü.
Yere düşen bardak parçalara ayrılırken dökülen suyla başımı sinirle yatağa bastırmıştım.
Yatağın ucunda hissettiğim hareketlilikle kaşlarımı çatarak kaldırmıştım başımı."Onu özledin mi?"
Sesi fısıltı gibi çıkmasına rağmen boş odada yankılanmıştı.
"Çok.." diyebilmiştim kuruyan dudaklarımın arasından. Nefesimi bulmakta dahi zorluk çekerken yanıma gelmiş ve uzun parmaklarını bana doğru uzatmıştı. Bakışlarım ifadesiz yüzüne kayarken kim olduğunu seçemediğimi hissetmiştim. Ilaçlar bilincimi çok fazla bulandırıyordu.
Bakışlarım bu defa elbisesine kayarken yer yer kan lekeleri görmüştüm. Bazı yerler çamur izine benzeyen lekelerle kaplıydı. Elbisesinin kol kısımları yıpranmış, beyaz bileklerinde taze olduğu belli olan kesikler vardı. Bana uzattığı eli havada beklerken kir dolu tırnak altlarını umursamadan tutmuştum soğuk ellerini.
Neden yaptığımı bilmiyordum; şu an içinde bulunduğum bedeni bile tanımıyor gibiydim."Pencereye çık"
Dediği şeyle kaşlarım iyice çatılırken elini kavrayan elimi sıkmıştı.
"Pencereye çık"
Başımı belli belirsiz sallayıp zayıf bedenimi yataktan çıkarmıştım zor da olsa. Pencerenin önüne gelirken son kez bakmıştım yüzüne.
Gözlerini hala seçemesem de güven veren bir ifadeyle baktığını hissetmiştim. Ondan aldığım destekle demir korkuluklarla kapatılan pencerenin camını açmış ve gözlerimi karanlığın sivri dikenlerine çevirmiştim.
Çoktan karanlık çökmüştü; şehrin ışıkları sanki inadına daha canlıydı.Zaten olması gereken de bu değil miydi; dünya her şeye rağmen dönmeliydi..
Minho haklıydı; dünya benim etrafımda dönmüyordu. Ben kötüyüm diye dünya dönüşünü durduracak değildi..
Ama benim dünyamın dönmesinin de artık bir anlamı yoktu, değil mi? Ölüm belki daha güzel bir seçenekti..
Her şeyden kaçmak belki en iyisiydi.."Bu sadece korkaklık olmaz mı?"
Yanımdaki bedenin konuşmasıyla tuttuğum pencere kulpunu sıkmıştım.
"Yaşamaktan bu kadar çok nefret ederken insanların ardımdan korkak diye konuşmasını mı umursayacağım sence?"
Cevap vermemişti.
Bunun yerine beni omzumdan ittirip pencereye daha çok yaklaştırmıştı."Sağdan ikinci ve üçüncü demir korkuluklar çürük. Onları düşür"
Bana bakmadan söylediği şeyle kaşlarımı çatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silüet / Chanmin
ParanormalBir insanın bu kadar güzel olması mantıklı mıydı? Sonuçta sadece basit varlıklardık biz; böylesi tapılası bir güzellik bu aciz varlıklara fazla değil miydi? Aklımızı kaybedeceğimizi bile bile yaratılmamış mıydı zaten aşk? Aşk Tanrı'nın bize bir ce...