10. Bölüm

149 21 10
                                    

Arkadaşlar açıkçası düz yazıda iyi olduğumu düşünmüyorum ama yinede bu bölümü düz yazıyorum👏👏 umarım beğenirsiniz iyi okumalar....

✿✿✿

Hazırlandığımda uzun bir süre Jimin hyungtan ne zaman çıkacaklarını belirten mesaj ve konum beklemeye başladım. Kısa bir zaman geçtikten sonra Jimin yarım saat sonra çıkacaklarını ve hangi bara gideceklerini söyledi ve bende zaman hızlı geçsin diye telefon ile oyalanmaya başladım.

Jimin uzun bir süre sonra barda olduklarını yazınca hemen ayağa fırladım ve ayakkabılarımı giyip evden hızla ayrıldım.

Attığı konuma geldiğimde içeriden pek fazla gürültü sesi gelmiyordu, sakin bir yerdi. Ortama girdiğimde etraf dans eden birkaç çift ile doluydu. Pek kalabalık değildi. Yani, şimdilik...

Gözlerim uzun bir süre onu aramış ve sonunda bulmuştu. Jimin ve Yoongi hyung da ordaydı. Jimin'in gözleri beni aradığında hemen bulmuş ve sonra sırıtarak Yoongi hyunga dönmüştü.

Yoongi hyunga bir şeyler söyledikten sonra ikili Taehyung'un yanından ayrılmışlardı. Fırsat bu fırsat diyerek yavaş adımlarla yanına ilerledim.

Beni fark ettiğinde kaşlarını çattı. Yanına vardığımda ise "Kook... Senin burda ne işin var?" Diye sordu. "Tesadüfün böylesi işte Taetae. Sıkılmıştım ve bir bara gelmek istemiştim ve senle karşılaştım."

"Jimin'leri gördün mü?" Dedi. Aynen tam Jimin'lerden bahsetme zamanı zaten. Sinirlerime hakim olup derin bir nefes çektim içime. "Görmedim. Onlarda mı burdalardı? Aaa" diye inanmasını umarak geçiştirdim.
"Burdalardı daha demin. Fingirdeşmeye gittiler" dedi. Ah be yakışıklım senlede böyle olsaydık olmazmıydı....

Eline bir bardak aldı ve kafasına dikti. Bana döndü "Sen içmicek misin?" Diye sordu. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Seni görmeden önce çok içtim." Dedim. Mırıltılar çıkardı. "Biraz daha içseydin ya. Eğlenmeye gelmedin mi zaten?"

"Evet ama araba kullanabilecek kadar içmem gerekiyor. Arabayla geldim ve taksiyle dönersem arabayı geri almam zor olur." Diye bir şeyler uydurmaya başladım. "İşsiz misin Jungkook ya" diye gülmeye başladı. Kafası güzeldi galiba. Ben gelmeden öncede içmisse kesin sarhoştur.

Beni baştan aşağı uzunca süzmeye başladı. Bir yandan bana bakıyor bir yandan da yeni aldığı içeceğini yudumlayarak gülüyordu. Evet, kesinlikle sarhoştu.

Ceketimden tutup kendine doğru çekti. "Çok güzelsin" dedi. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Elim ayağıma dolanmış ve öylece far görmüş tavşan gibi gözlerimi açıp bakmıştım. "Kookiee bu kadar mükemmel olma. İğrenç insanlar çok bakarlar sonra sanaa"

Saçmalamaya başlamıştı, karşımda sadece gülüp duruyordu. Sonra aniden beni şaşırtan bir şey yaptı.

Kollarını belime doladı ve beni kendine çekti. Ani hareketi karşısında titredim ve duraksadım. Yavaşça kenarda öylece hareketsiz duran kollarımı kaldırıp onun yaptığı gibi bende kollarımı onun beline doladım.

"Kook, hadi dans edelim!" Diye bağırdı. Ofladım. İşim zordu geçekten.  Dudağını büzdüğünde gözlerim uzun bir süre dudağında takılı kaldı. Sonra "Tamam.." dedim. Hemen gülümsedi ve beni dans eden diğer insanların içine doğru çekti. Hala kollarımız birbirimizin bellerindeydi ve biz dans etmeye başlamıştık. Daha doğrusu o dans ediyordu, ben ise onun mükemmelliğine dalıp gidiyordum öylece.

Fazlasıyla eğlenerek karşımda dans ediyordu. Uzun bir süre onun delice hareketlerini hem gülerek izliyordum, hemde bazen onu durduruyordum.

Gözlerim kolumdaki saatime kayınca epeyce geç olduğunu fark ettim. Sonra tekrar Taehyung'a döndüğümde benden epeyce uzaklaşmaya başladığını fark ettiğimde hızlıca yanına doğru koştum ve kolundan tutup kendime doğru çektim. "Eve gidiyoruz." Dudaklarını büzdü, gözleri yaşardı. "Biraz daha kalalım, lütfeen!!" Anlımı ovdum. Kolunu bırakıp elinden tuttum ve ikimizide mekandan çıkardım.

Dışarı çıktığımızda sonunda temiz hava almanın sevincini kısa bir süre yaşadıktan sonra Taehyung'un elini daha sıkı kavradım ve arabama kadar onu sürükledim.Ön koltuğa onu oturttum ve hemen bende şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdım. Aklıma kazınmış olan evine doğru sürmeye başladım.

Yolun yarısında uyuya kalmıştı ve bu yüzden gözlerim sürekli melek gibi uyuyan yüzüne kayıyordu. Engellemek, imkansız gibiydi. Kısa yolun sonunda evine vardığımda arabayı kenara çektim ve durdurdum. Emliyet kemerimizi teker teker dikkatle çıkardım ve onu nasıl uyandıracağımı düşündüm.

Yanağı koltuğun yastığına yaslıydı ve böylelikle dudakları daha öne çıkmıştı. Fotoğrafını çektim ve onu hafifçe dürttüm. "Taehyung.." kaşlarını çattı ve bir şeyler mırıldandı. Biraz daha bağırarak seslendim bu sefer. "Taehyung!" Gözleri hızla açılmış ve etrafına bakınmıştı. Hâlâ kaşları çatıktı. "Hadi kalk evine geldik." Dedim. Başını olumlu anlamda salladı. Ve kapı tarafına döndü. Biraz daha ayılmış gibiydi. Umarım yaptıklarını unutmayıp, utanıp benden uzaklaşmazdı...

Arabadan indiğimizde evinin kapısına kadar beraber yürüdük. Kapının önünde cebinden anahtarı çıkardı ve kapıyı açtı. İçeri girdikten sonra bana döndü ve gülümsedi. Yavaş hareketlerle kolumdan tuttu ve beni kendine çekti. Fazla birbirimize yakın olduğumuzda yüzünü bana yaklaştırdı. Kalp atışlarım at koştururcasına hızlanmıştı. Dudakları kulağımın hemen yanına yaklaştı ve fısıldadı. "Teşekkür ederim Jungkook." Dedi ve yanağımdan öptü. Anında tüm yüzümün kızarmaya başladığından emin olduğumda ise onun dudakları hâlâ yanağımdaydı. Sonra ayrıldı.

"Geç oldu, sende evine git."
Başımı olumlu anlamda salladım. Zorlukla, "Sonra görüşürüz." Dedim ve evinden uzaklaşıp arabama bindim. Jimin'e Taehyung'u evine bıraktığımı söyledikten sonra evime doğru yola koyuldum.

***
Eveet, nerelerdeyim ben? Değil mi? Gerçekten bu aralar aşırı yoğunum dediğim gibi. Bu yüzden yazmaya fırsat bulamıyorum. Bu bölümde hiç içime sinmedi ama açıkçası ama yapıcak bir şey yok. Sonraki bölüm texting devam edecek. Umarım beğenmişsinizdir, sizi seviyorum baybay👋💋😽

Handsome ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin