15. Bölüm

116 13 41
                                    

Artık Taehyung ile sevgiliydik. Bunu her aklıma getirdiğimde yanaklarım kızarıyor ve yüzümde kocaman bir gülümseme oluşuyordu. Her gün birlikte bir şeyler yapıyorduk ve sürekli yazışıyorduk. Bunlar gerçekten çok hoşuma gidiyordu.

Fakat tek sorun, ilk öpüşmemizden sonra bir daha hiç öpüşmememizdi. İlk ben başlatamazdım, fazlasıyla utanırdım. Bu yüzden ondan atak bekliyordum fakat o, hiçbir şey yapmıyordu. Bu gidişle hiç öpüşemezdik.

Oturduğum yerden hemen telefonu kaptım ve dışarı çıktım. Tae'ye çıktıktan sonra haber verdim ve gideceğim kafenin adını yazdım. Kafeye vardığımda iki kişilik bir masaya oturdum ve beklemeye başladım. Kafe neredeyse boştu, 2-3 kişilik birkaç gruplar vardı sadece. Fazla değil, bir 15 dakika sonra Taehyung giriş yaptı kafeye. Beni görünce gülümsedi ve yanıma geldi.

"Sevgilim, beni buraya çağırma nedenini öğrenebilir miyim? Yazdım ama görmedin." Telefonumu cebimden çıkardım ve bildirim duvarında mesajını görüp okudum. "Özür dilerim, görmemişim." Dedim.
"Şey, aslında bir nedeni yok." Kaşlarını çattı. "Seni tanıyorum Jungkook, bir nedeni var gibi görünüyor. Yüzünden okuyabiliyorum." Bakışlarımı parmaklarıma indirdiğimde ne demem gerektiğini düşündüm. Ne diyecektim 'beni neden o günden sonra hiç öpmedin Tae?' mi?
"Şey..." Güldü. "Ney Jungkook? Hadi sevgiline söyle." Yutkundum ve derin bir nefes aldım. "Tae, o birbirimizi sevdiğimizi itiraf ettiğimiz ilk gün.. öpüştük ya..." Güldü. "Evet? Devam et."
Dedi.

Hızlıca söyleyip rahatlama kararı aldım ve hemen uyguladım. "O günden sonra beni hiç öpmedin ve bende biraz utandığım için öpmedim. O gün kötü mü öptüm seni? Bu yüzden 'artık Jungkook'u öpmemeliyim öpüşemiyor' falan diye mi düşündün ya da benden rahatsız mı oldun?" hızlı hızlı konuşmamı gözlerini büyüterek dinledi ve sonunda sözümü kesti.

"Hayır, hayır Jungkook. Bunu sana düşündüren seni o günden sonra öpmemem mi? Tanrı aşkına, hayır kötü öpüşmüyorsun ve bu yüzden seni öpmüyorum diye bir şey yok. Sen, sen o gün gerçekten çok iyiydin tamam mı? Her zaman harikasın, öyle bir şey yok. Sadece daha erken olduğunu düşündüm. O gün için özel bir şeydi ve yeni sevgili olduğumuzdan istemezsin diye düşündüm." Şaşkınlıkla ağzım aralandı.

"Çok istiyorsan her dakika seni öperim. Bunu daha önce söyleseydin bunu çözerdik bebeğim." Dedi ve bana doğru yaklaşıp dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu. Yanaklarım yavaştan kızarmaya başlamıştı bile. "Tanrım, çok tatlısın Jungkook." Hafifçe güldüm. "Gel hadi evime gidelim. İnsanlar bize bakıyor. Senin tatlı hallerini görmemeliler."
Az önce resmen kıskandığını söylemişti bana. Sakin ol Jungkook. Bir şey yok, bir şey yok, bir şey yok...

Taehyung'un evinin önüne geldiğimizde kapıyı açtık ve ayakkabılarımızı çıkartıp içeri girdik. İlk Tae girdi ardından ben girdim. İçeri adımımı attığım gibi kapı kapandı ve sırtım sertçe kapıya çarptı. Ağzımdan ufak bir inleme kaçtı. Taehyung ise sırıtarak bana bakıyordu, resmen beni kapı ile arasına sıkıştırmıştı. Bedenini bedenime iyice yaslayıp, "Demek seni öpmemi istiyorsun, doğru mu?"

Sorusuna cevap vermedim ve boy farkından aşağıdan ona gözlerimi irileştirerek baktım. Yüzlerimizi yaklaştırdı ve bir elini saçlarımın arasına, diğerini ise belime attı. İyice yaklaştı ve dudaklarımızı birleştirdi. Ben hiçbir şey yapmazken o dudağımı ağır hareketlerle emiyordu. Karşılık vermemi istermiş gibi sertçe dişlerini dudaklarıma geçirdi. Aniden ısırdığı için hafif acıyla inledim. O da kısa bir süre duraksadı ve devam etti.

Bende harekete geçip üst dudağını onun yaptığı gibi yavaş yavaş emmeye ve öpmeye başladım. Ağır hareketlerimiz yavaşça hızlanıyor ve hırçınlaşıyordu. Ellerim saçlarını karıştırıyor ve çekiştiriyordu. Birbirimizin dudaklarını yiyorduk resmen. Bir anda ağzımın içine dilini ittiğinde gözlerimi açtım ve ona baktım. Gözleri sımsıkı kapalıydı. Dili ağzımın içinde biraz turladıktan sonra dillerimiz birleşince ikimizde aynı anda inledik. Bir anda Taehyung geri çekildi. O geri çekilince nefessiz kaldığımı yeni fark etmiştim ve derin derin nefesler almaya başlamıştım.

Gözlerimiz aynı anda birbirini bulmuş, ve dudaklarımızda bir tebessüm oluşmuştu. Ama o sesli bir şekilde hafif ve tatlı bir tınıda gülmeye başladığında ise duraksadım ve o güzel sesini dinlemeye başladım. Bedenlerimiz hâlâ birbirine yapışıktı ve hiç bir boşluk yoktu. Gülmeyi kestiğinde beni bir anda kucağına aldı ve salona doğru yürümeye başladı. Gülmeyi kesip kaşlarım çatılı bir şekilde yüzüne bakmaya başladım ama o halen sırıtıyordu. Salona vardığımızda koltuklara oturdu ve beni de kucağında rahat bir şekilde oturttu. "Gerçekten Jungkook-ah, o kadar mükemmelsin, o kadar güzelsin ki... Keşke kendini benim gözümden görebilseydin. Heleki o kiraz gibi kırmızı güzel dudakların." Yavaştan bana sıcaklık basmaya başlamıştı, utanıyordum. Ona daha çok yaklaşıp yüzümü boynuna gömdüm ve minik bir öpücük kondurdum. "Asıl sen fazla güzelsin. Sana baktıkça daha çok bakmak istiyorum, doyumsuz biri oluyorum senin yüzünden. Ama bundan hiç pişman değilim." Kıkırtısı odada yankı halinde yayıldı. Birbirimizi iyice sarıp sarmaladık. Taehyung boynundan yüzümü kısa bir saniyeliğine çıkartıp dudaklarıma ufak, masum bir öpücük kondurdu. Bundan sonra iyice kokusu ile birlikte mayıştığım için gözlerim kapandı ve tatlı bir uykuya daldım.

°✧*✧*。

Bir hareketlenmeden dolayı gözlerimi ağır ağır açtığımda hâlâ Taehyung'un kucağında olduğumu fark edip gülümsedim ve kollarımı daha çok boynuna sardım. Beni bir odaya götürüyordu ve anladığım kadarıyla yatak odasına. Bakışlarım ağır ağır yüzüne çıktığında uyandığımı fark ettiğinde bana baktı ve anlıma bir öpücük kondurup, "Uyumaya devam et bebeğim. Yatağa götürüyorum seni." Dedi yumuşak bir ses tonuyla. Başımı yapabildiğim kadarıyla olumlu anlamda salladım ve o güzel kokusunu içime çekerek gözlerimi kapattım.

°✧*✧*。

Güzel uykumun sona ermesinin ardından Taehyung ile birlikte yemek yapmış, ve isteğim üzerine havuçlu kekte yapmaya başlamıştık. Her ne kadar ortalığı batırmamak için ekstra bir güç sarf etsekte her yer un, yumurta kabuğu ve havuç parçaları olmuştu. Elimizden geldiğince yapmaya çalışmış, bitirmiş ve fırına atmıştık. Şimdi ise Taehyung sandalyede oturmuş keki gözlemlerken, bende etrafı topluyordum. Önümdeki işe öyle bir dalmıştım ki Taehyung bedenini benimkine yaslayıp yünüzünü boynuma gömdüğünde biraz fazla irkilmiştim. Derin bir nefes aldım ve başımı ona doğru çevirdim. "Ödüm koptu Tae ya!" Dedim sahte bir sinirle.

Yüzünü boynumdan kaldırdı ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu. "Özür dilerim bebeğim. Devam et sen işine." Önüme döndüm ve devam ettim dediği gibi. Arkamdan ayrılmamasıyla, ve bedenime yaptığı baskıyla duraksadım ve ona döndüm. "Ne yapmaya çalışıyorsun Taehyung?" Omuz silkti ve yüzlerimizi iyice yaklaştırdı. "Hiçbir şey." Kalçamda hissettiğim sertlik baskısı dahada arttı. " Belki biraz... Yaramazlık?" Kaşlarımı çattım. "Yaramazlık?" Güldü. "Hm-hm" hafifçe kalçamla onu geriye doğru ittirdim. Yaptığım baskıdan dolayı derin bir inilti bıraktı ve gözlerini kapadı. Elleri hâlâ tezgâha yaslı, arasında ben vardım.

"Evlenmeden olmaz sevgilim."

***
Ay üzüldüm Taehyung'a😔 neys beycilik kazanır her zmn bu yüzden evlenmeden olmuyo😥 (tatlis ikili yuzunden feels gecirdim) bölümü geciktirdiğim için özür dilerim arkadaslar ama bence güzel bir bölümle geri döndüm. Umarım beğenirsiniz. Lütfen bölümü oylayın ve satır araları yorum bırakın. Yorumları görünce mutlu oluyorumm😚 o yüzden bol bol yorum yapın pls. Sizi seviyorum hoşçakalın👋👋
🐰💜🐯

İnstagram: mint._.yoongiw

Düzeltme: lütfen biraz yorum yapın😔

Handsome ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin