-7-

110 6 4
                                    

Merhaba 2015;

Bilmiyorum. Artık kendime dair hiçbir şey bilmiyorum. Ne yapmalıyım , ne yapmamalıyım ..? Bilmiyorum.
Bu zamana kadar onun gözlerinin gölgesinde de bir mola vermek için , kendi gözyaşlarımın karanlığın da kaldım. Sırf o benim herşeyim diye kendimi hiçe saydım. Onun gözyaşlarını kendi gözyaşlarımla sildim. Ve herseyimi kaybettim. Geriye koca bir sıfır kaldım...
Affedemezdim... 2 ay boyunca nefes alamadım. Nefesim beni terk etti... Ölmemiştim fakat yasayamiyordum. Kelimelerim caiz değildi. Onsuz sarf ettiğim her harfin her tınısı kulaklara haramdı.
Affederdim... Affetmeme gibi bir şansım yoktu. Kurumuş bir toprağın yağmura itiraz etme olasılığı kadardı işte itirazım. Iki düşman devletin birleşmesi kadarda olanaksızdır ittifakım. Yine gitsin yine Affederdim. Yine gelsin yine kabul ederdim. Lakin şuursuzca değil ,sorgulamadan değil. Soracaktım, beni bu kadar öldürmeyi gerektiren neydi soracaktım. En Saçma sebepten bile haklı bir yön bulurum da aslında... Kendimi kaybeder, onu kaybetmezdim. Ama bazen şu beş harfli kelime varya işte ... işte o kelime ... GURUR... Kaybettiren ve kazandıran kelime. En bencil kelime... Görmezden gelecektim gururumu. Gururumu görmez gibi gelecektim. Gururumu kaybederdim fakat onu kaybedemezdim...Kaybetmeyecektim...

Kapımın vurulmasıyla kalemi bıraktım. Defterimi yastığımın altına koydum. Gözlerimi silip yatakta bağdaş kurdum. Sesimin normal çıkması için dua ederek konuştum " Geeel"
Kapının açılmasıyla yazdıklarım aklıma geldi "Affetmeme gibi bir şansım yoktu..."

"Müsait misin "diye sordu

"Evet , evet gel " diyerek yanıtladım

Biraz tedirgin, biraz ürkek yanıma geldi. Karşıma oturup bağdaş kurdu. Kokusu , koku alma duyuma ulaştığında görmezden geldiğim gururum bana hak verdi. Gülümsedim. Duygularımı okumaya çalışır gibi gözlerime baktı. Duygularımı okutmaya çalışarak yüreğine aktım. Ne kadar o halde durduk bilmiyorum. Sessizlik kulaklarımı patlatacak kadar şiddetlendiğin de kafasını kaldırdı. Boğazını temizledi. Derin bir nefes aldı. Bir süre bırakmadı. Kendini hazır hissettiğin de nefesini bırakarak adımı söyledi. Ne kadar olmuştu ismimi onun sesinden duymayalı.Bilmiyordum.

"Konuşmak istiyorum." Dedi. Yeter ki istesindi.Saatlerce dinlerdim.

Izin verdim.

"Sanırım benden bi açıklama bekliyorsundur." Dedi. Devam etmesi için kafamı salladım.

"Hazal.. önce şunu söylemek istiyorum isteyerek değildi. Seni kaybetmek ölmekle eşdeğer benim için.Biliyorsun , abim .Kötü yollarda. Kavga ettiğimiz günün bir önceki akşamı babam aradı. Savcı olduğundan dolayı başının belaya girmesini istemiyordu. Herneyse işte babam telefonda nihalin-kiz kardesi -kaçırıldığını söyledi. Deliye döndüm. Nihali kaçıran da abimin bulaştığı adamlardan biriymiş. Abim bu adama borçlanmış. Gelip babama da söylememis.Babamdan ara sıra para istediğin de anlam veremiyodum demekki parayi denklestirmeye çalışıyomus."

Doğuyu dinlerken şişen gözlerimi kocaman kocaman acmıştım.

" Neyse Nihali almak için babamın verdiği adrese gittim. Adam karşısında beni görünce şaşırdı. " Sen..." Dedi. Sonra nihalin kafasına silahı dayadi ve senden ayrılmami istedi. Afallamistim. "Sanane lan " diye bağırdım. Meğer adam senin ortaokul arkadaşınmış. Ismi de ... Imm... O ile başlıyordu sanırım. Neydi... neydi. ?"

MÜPTELA(Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin