MerhabaUmarım bölümü seversiniz keyifli okumalar 💁🏼♀️🤍
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Korkudan çıkaramadığım sesimi çıkarmaya çalışmış ama bir fısıltıdan öteye gidememiştim. Gözlerim dolmaya başlamıştı, ağlamak istemiyordum ama elimde değildi. Boğazımda hissettiğim soğuk metal ile nefes almam daha da zor hale gelmişti. Sadece yardım istemek için gelmiştim. Tamam direkt içeri girmem yanlıştı ama boğazıma bıçak dayamakta tam bir saçmalıktı.
"Lütfen... lütfen bırakın."
Bileğine sardığım elimi biraz daha sıkılaştırmış ve elini indirmesi için kuvvet uygulasamda hiç bir işe yaramamıştı. Çok güçlüydü ve bende çok çaresizdim. Daha fazla da ellemek istemiyordum çünkü elindeki bıçak boğazıma dayalıydı. Sanki En ufak hareketimde boğazımı delip geçecek gibi hissediyordum.
Arkamdaki beden derin bir nefes almış ve bıçağı yavaşça aşağı indirerek bedenini benden uzaklaştırmıştı. Boğazımdaki bıçağın metal baskısı ve elin çekilmesi ise rahatlamıştım. Derin bir nefes alarak kendime gelmeye çalışmış ve kalp ritmimin düzene girmesi için tekrardan derin bir nefes çekmiştim içime. Tamam, geçti, sorun yok.
Birazda olsa kendime gelebildiğimde çekingen ve yavaş bir biçimde arkamı dönmüştüm. Siyah saçlı ve oldukça yapılı bir vücudu olan adam hafif kaşlarını çatarak beni izliyordu. Ne diyebileceğimi bilemediğim için gözlerimi adamdan çekip ayaklarıma bakmaya başlamıştım. Ne o konuşuyordu ne de ben. Aramızdaki sessizlik gittikçe daha da gergin bir hal almaya başladığında, adını bilmediğim adam da belli ki sessizlikten rahatsız olmuştu. Bunu belli edercesine az önce boynuma dayalı olan bıçağı duvara ritim tutarak hafifçe vurmaya başlamıştı. Sabırsızlığını bu şekilde belli ediyordu ve çıkan ses gergin olan ortamı daha da geriyordu. Artık bir açıklama yapmam yada kendimi tanıtmam gerekiyordu.
Derin bir nefes alarak boğazımı temizlemiş ve kısık çıkan sesimle konuşmaya başlamıştım.
"Efendim, ben şey sadece ormanda kayboldum ve burayı görüp yardım istemeye g-gelmiştim."
Konuşmamdan sonra hiç bir şey söylememiş, anladığını belirtmek için hafif bir mırıltı çıkarmıştı. Ne diyebileceğimi bilmediğim için bende susmuş ve ondan bir cevap beklemiştim. Lakin o bana cevap vermek yerine elindeki bıçağı yan taraftaki küçük komodine fırlatmış ve bana doğru adım atmaya başlamıştı.
Gözlerinde gördüğüm sert ifade ve bana gelen adımları ile ürkmüş, hafifçe kenara çekilmiştim.
Düşündüğümün aksine adam, yanımdan geçip arkamda kalan koltukların birine yerleşmişti. Yanımdan geçmesi ile burnuma sert kokusu gelmiş ve istemeden de olsa kokuyu almak için bir nefes çekmiştim içime.
Bende koltuğa oturmak yerine ayakta duran bedenimi, oturan bedenine doğru döndürmüştüm. Zaten izinsiz girmiştim bir de öylece koltuğa oturmam çok laubali bir hareket olurdu.
Ondan hala bir cevap beklediğim için sessizce ayaklarımı izliyordum. Ve neyseki bu sessizlik adamın konuşması ile sona ermişti.
"Adın ne?"
Onun sesi ile kafamı hafifçe kaldırmış ve yeri izleyen gözlerimi onun gözlerine çıkartmıştım. Sert bakışları altında eziliyor gibi hissetsemde konuşurken gözlerine bakmam gerekiyordu.
"Adım Kim Taehyung bayım. Kral Kimin oğluyum."
Sona eklediğim bilgi ile adamın gözleri ilk şaşkınlık ile açılmış sonra dudakları alaycı bir şekilde yana doğru kıvrılmıştı. Normalde "kralın oğluyum" gibi şeyler ile kendimi tanıtmazdım hatta bundan nefret ederdim. Sanki hava atıyormuş gibi oluyordu ve rahatsız ediciydi. Ama şu anda karşımda; ormanın ortasındaki bir evde, vücuduna bakarsak alfa olan, tanımadığım ve boğazıma bıçak dayayan bir adamla tektim. Bana Zarar vermesinden korkuyordum ve eğer bana zarar verme gibi bir düşüncesi varsa bile kralın oğlu olmam onu durdurabilirdi.
YOU ARE READING
A lost omega ~ 𝑇𝐾
FanfictionSoylu ailenin prensi Kim Taehyung, ormanda alfalardan kaçarken bir deltaya yakalanır.