Bölüm • 15

577 81 28
                                    


Selamlarr

Yakın zamanda bölüm atacağım diyip Uzun süre sonra geldikten sonra benim yüzsüzlük seviyesi:

Neyse şaka bir yana çok özür diliyorum bu bölümden sonra hemen diğer fice bölüm yazmaya başlayacağım

Keyifli okumalar 🤍

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Yanımdaki bedenin ayaklanması ile bende ayaklanmıştım. Sanırım bugün herkes gibi yoongi de gergindi ve bu şekilde benimle konuşmak istemiyordu.

Bir şey demeden sadece kafamla onaylamış ve yoongi'nin odadan çıkısını izlemiştim. Odadan çıkması ile sıkıntılı bir nefes verip kendimi tekrar yatağa bırakmıştım.

Ben ne yapacaktım şimdi?

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Huzursuzdum, çaresiz, bitkin, uykusuz, büyük bir korku...
Daha sayamadığım saysam bile hafif kalacak bütün olumsuz duygularım ile öylece tavana bakıyordum. Zar zor uyuyabilmiştim ve normal de uykuyu çok sevmeme rağmen erken saatte kalkmıştım. Odamın bütün perdelerini çekmiş ve en ufak bir güneş ışığının bile içeriye sızmasını engellemiştim. Hiç bir şey yapmak istemiyordum ama bir yandan da bir şeyler yapıp Jungkook'u aklamam gerekiyordu. Benim gibi kurdum da huzursuz du, çaresizlikle yerinde duramadığını hissedebiliyordum.

Dakikalar ardı ardına geçerken hala aynı şekilde gözlerimi boş duvarlarda gezdiriyordum.

Dışarıdan gelen seslerin artması ile hafifçe kaşlarımı çatmıştım. Saatin kaç olduğuna bakmamıştım ama daha erken olduğunu biliyordum bu saatte neden askerlerin sesi geliyordu ki?

Kurdumun endişelenmesini hissetmem ile korkuyla üzerimdeki ince örtüyü hışımla üzerimden atmış ve yataktan kalkarak hızlı adımlarla pencerenin önüne gelmiştim. Perdeyi hızla açmam ve içeriye güneş ışığının girmesi ile hafifçe gözlerimi kısmış ve gözlerim ışığa alışınca bakışlarımı bahçede gezdirmiştim.

Güneş daha yeni doğmuştu ve bu saatte askerlerin hızla bir şeyleri getirmesi ve babamın öylece bahçede dikilmesi ile merakım daha da artmıştı.

Bir kaç dakika daha ne olduğunu anlamak için izlerken saraydan çıkarılan elleri bağlanmış bedeni görmem ile her şey kafama oturmuş ve aklıma gelen düşüncelerle birlikte kalbimin endişe ile hızlanması da bir olmuştu.

Hayır, olamazdı.

Üzerimde ne olduğunu, aşağıya gittiğimde neler olacağını hiç düşünemiştim, babam tarafından bir cezaya çarptırılmayı da düşünmemiştim tek düşündüğüm kişi, ne ara benim için bu kadar önemli olduğunu anlayamadığım kişiydi.

Korku ile titreyen dizlerim hiç umrumda olmadan hızla merdivenleri inmiş ve bahçeye çıktığımda koşar adımlar ile askerlerin yanına adımlamıştım. Bacaklarım tutmuyordu resmen her an düşüp bayılacak gibi hissediyordum ama şu an olmazdı, şu an güçlü olmam gerekiyordu.

Bakış açıma askerlerin ve yerde yüzünden akan kanlar ile yatan bedenin girmesi ile olduğum yerde duraksamıştım. Askerler Jungkook'u yere yatırmış tekme atıyorlardı..
her vuruşta daha da sesli inleyen, acı ile dişlerini sıkan bedeni görmem içim de bir şeylerin kopmasına neden oluyordu. Sanki hissettiği her acı bana da geçiyor gibiydi, sanki ona değil bana vuruluyor gibiydi.

A lost omega ~ 𝑇𝐾Where stories live. Discover now