7 / ölüler sevişebiliyormuş Kook -final-

1.1K 82 187
                                    


İnsanların kırıldıklarında ne kadar korkunç bir şeye dönüştüğünden herkes bahseder peki ya... Kendilerini kırdıklarında nasıl bir hale gelirler...?

Ağzına yediği son yumrukla kendine gelmiş gözlerini açtığı an vücuduna giren sızıyla kesikçe inlemişti. Önünde ona garip garip bakan adama gözlerini dikmiş ve sırtını duvara yapıştırmıştı.

"Bırak onu, biraz daha vurursan geberir sonra başka birini bulmak zorunda kalırız."

Ayakta biraz eğilerek üst vücudu çıplak ve mahfolmuş çocuğu süzen adam omuz silkti.
"Yok be, patron onu seviyor sanırım. Ne kadar vurarsak vuralım hep ayağa kalkıyor bu."

Adam kapının kolundan tutup kapıyı kendine çekti.
"Psikopat işte! Çocuk güzel, şerefsiz adam güzel şeyleri mahfetmeyi seviyor."

"Yazık!"
Adam çocuğun vücudundaki morluklara son bir bakış atıp kapıya yöneldi.
"Bunu bir daha yapmam, patron kadar pislik değilim ben."

"Ha ha."

Odadan çıkmalarıyla ölüm sessizliği hâkim olmuştu, çocuk başını duvara yaslayarak çıplak ve kanlardan nerdeyse sırıl sıklam vücuduna kollarını sardı. Üşüyordü ama dünyanın ayazında mı yoksa odanın duvarlarında mı bilmiyordu.

Burnunu çektiği an yoğun kan kokusu beynini işkal etmiş midesini kaldırmıştı.

Vücuduna bakarak elini karnının üstündeki kırmızı sıvılarda gezdirirken yeni oluşan koyu morlukları gördü, diğer eliyle köşeyi boylayan beyaz tişörte uzanırken karnına elini bastırdı.

Ağzına gelen demir tadını hissederken eline bulaşan kanları tişörte sildi. Parmaklarını hafifçe karnının üstündeki morluklarda gezdirdi, gözünden bir yaş akıp yüzündeki kırmızı sıvılara karıştı.
Titrek bir ses çıktı patlamış dudaklarından.
"Merhaba... Sanırım bir kaç ay vücudumda beraberiz..."

Parmağını morluklara bastırdı.
"Yada bir kaç saat... Sizi sevmiyorum beni çok acıtıyorsunuz...
Buradan gidiyorum...
Sizi özlemeyeceğim..."

Gözü yan taraftaki her zaman orada duran kırık bir aynaya ilişti.
Ellerini yüzünde gezdirirken ıslaklıklar arasında eline kuru kabuklar geliyordu.
"Keşke derim daha renksiz olsaydı... Tıpkı hayatım gibi... Kırmızı, mor, pembe ve yeşil hepsinden nefret ediyorum!
Umarım diğer taraf daha renksizdir..."

Gözünü açık kalmış pencere dikti...

Son bir umut diledi içinden...
- Diğer dünyada kimsenin ona dokunmamasını -

Gözlerini kırpıştırdı.
Her dünya değiştirdiğinde o gecenin anısı burnunu yakan kanlara kadar ruhuna değiyordu...
Arkasından gelen bir kaç ayak sesi düşüncelerini uçurdu.

"Tae... Beni beklemedin- oh evin..."

Hurdaya dönmüş inşaat yığınına ve etrafındaki insanlara dikkat kesildi.

Jungkook eliyle evi işaret etti.
"Yıkıldıysa şuan tekrar orada olmalı..." Taehyung'un yüzüne yaklaştı "...değil mi? Üzülme..."
Elini tam yüzüne götürüyordu ki Taehyung konuştu.

"Ölmüş olmalı..."

"Kim?"

"Annem veya babam."

.

Önünde uçuşan tozları izlerken sanki tozlar anılarını bütünlüyor yüzüne vurarak sıyırıyorlardı. Her seferinde önünde oturmuş mavimsi gri betonla oynayan, beyaz tişörtü üstünden kaymış, yayılarak bağdaş kurar gibi oturan çocuğun dikkatini dağıtıyordu.
Dayanamadı.
"Hey!"

The Dead Don't Make Love  -tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin