09' renkler cümbüşü

856 100 108
                                    

⚠️🔞

Düşünüyordum, bana yalan söyleyen Yoongi'yi. Babasına küfür eden Yoongi'yi. Beni erkek arkadaşı olarak tanıştıran Yoongi'yi ve en çokta beni kendine ne olursa olsun çeken Yoongi'yi.

Onda inanılmaz bir güç beni ona itiyordu ve ben ona çekilmekten kendimi alıkoyamıyordum. Sürekli onu düşünmek ve sürekli onunla birlikte olmak istiyordum. Evet onunla tanışalı çok kısa bir süre olmuştu fakat kalbim kendisine söz geçiremiyordu.

Min Yoongi beni alaşağı ediyordu.

Kendimi onda kaybederken bulma sebebim ise kesinlikle onda olan çekim gücüydü.

Ve şimdi ise arabayı kullanan yan profilini izliyordum. Elleri direksiyonu o kadar sıkı tutuyordu ki parmak boğumları hem kırmızı hem de beyaz gözüküyordu. Yüzü sertti ve arabayı olduğundan daha hızlı kullanıyordu. Hız beni korkutmazdı, hatta hız yapmaktan hoşlanan bir yapım vardı fakat sinirli bir Yoongi'nin araba kullanması bence tehlikenin ta kendisiydi.

"Yoongi," diye mırıldandım fakat beni duymuyormuş gibiydi. "Yoongi arabayı ben kullanabilir miyim?" Bu sefer sesli bir şekilde konuşmuş ve beni duymasını ummuştum.

"Kullanıyorum." Diyerek beni kestirip attığında dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Hayır, seni bir yere götürmek istiyorum." Yolda olan bakışları bir kaç saniyeliğine bana kaydı ve arabayı yavaşlatarak yolun kenarına doğru park etti.

"Nereye götürmek istiyorsun?" Gözlerimiz birleşirken yanan harelerinde alevlerin arasında kalmış gibi hissediyordum. "Eve gitmek istiyorum, seni de bırakayım."

"Yoongi lütfen,"dedim ve kaşlarımı beni onaylasın diye havaya kaldırdım, çünkü soru sormasını istemiyordum. Tamamen şuanda kendini bana bıraksın ve onu istediğim yere götüreyim, kafasındaki her şeyi ona unutturayım istiyordum.

"Pekala," derken derin bir soluğu ciğerlerine çekti ve kendi tarafında olan kapıyı açarak dışarıya çıktı. Ben ise kapıyı açıp çıkmaya bile tenezzül etmeden hafif bedenimi sürücü koltuğuna attım. Yoongi'de benim eski yerime yerleşirken arabayı çalıştırdım. "Cidden nereye gidiyoruz?" Diye sorduğunda ise gülümsedim.

"Soru sorma ve sadece arkana yaslanarak yolculuğun tadını çıkar." Yoongi hiçbir şey demeden arkasına yaşlandı ve kollarını iki yanda duran koltuklara yaslayarak rahatlamaya çalıştı.

Arabayı ne hızlı ne de yavaş bir şekilde sürüyordum. Zaten gideceğimiz yerde çok uzak değildi. Sadece bir on dakikamızı aldığında arabayı park ettim ve bakışlarımı Yoongi'ye çevirdim. Kaşlarını çatmış ve önünde duran markete bakıyordu.

"Aç mısın?" Diyerek bana döndüğünde gülmeden edemedim. "Jimin, gülme. Ciddiyim açsan eğer sana yemek yapabilirim, ya da daha güzelini ısmarlayabilirim."

Daha fazla tatlılığına dayanamayarak gömleğinin yakasından yakaladım ve onu kendime çekerek dudaklarına kısa ama tutkulu bir öpücük kondurdum. Öpücüğüme o daha karşılık veremeden geri çekildiğimde bakışları dudaklarıma kaydı. Öpücüğü kısa tutmama rağmen nefes nefese kalmış bir haldeydi.

"Bir daha öpsene," diyerek dudaklarımın üzerine fısıldadığında ikimizde sanki o anı bekliyormuşuz gibi birbirimize doğru atıldık ve dudaklarımızın birbiri ile renkler cümbüşüne girmesine izin verdik. Dudakları fazla hareketliydi ve sanki beni yalayıp yutmak istermiş gibi davranıyordu. Aynı şekilde ona karşılık vermem de cabası olarak onun da hoşuna gidiyordu.

Beni biraz daha kendine doğru çektiğinde bir bacağım onun bacağının üzerindeki yerini almıştı. Elleri belimde edepsiz bir şekilde geziniyordu ve bu beni delirtiyordu. Ben de onun beni delirttiği gibi onu delirtmek için yanıp tutuşurken parmaklarım siyah uzun saçlarını buldu ve hiç acımadan çekiştirdi.

lavinia : yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin