lavinia : yoonmin ✓

13' yavru kedi

Yağmur öğleden sonra yağmaya başlarken şiddetli bir fırtına tüm şehri istila altına almıştı ve şimşekler yeri göğü birbirine katmak istermiş gibi çakıyordu gökyüzünde, yağmur damlaları binanın camlarına daha çok sert vurup ses çıkarırken, Yoongi ve Jimin çoktan rezidanstaki dairelerine varmış ve ikiside kısa bir duşun ardından yeni kıyafetlerini giyerek tekrar rezidanstan ayrılarak yola koyulmak için daireden ayrılmışlardı fakat ikiside arabalarına binememişlerdi çünkü Jimin rezidansın önünde gördüğü yavru kediyle ilgilenmiş, ona mama vermiş hatta sıcak bir yatak bile yapıp kedinin oraya yatmasını sağlamıştı. Ondan sonra ise Yoongi ile küçük bir tartışmaya girişmişlerdi çünkü Jimin her ne kadar kedinin cinsinin kız olduğunu söylesede Yoongi kedinin erkek olduğunu ısrar edip duruyordu. Sonunda ise adını min koymaya karar vermişlerdi çünkü ikisininde isimlerinde min kelimesi geçiyordu.

Ve böylelikle tartışmaları kesilip kediyi orada bıraktıktan sonra yola koyulmuş ikili sessiz sessiz akıp giden yolu izliyorlardı. Yoongi'nin dayısı Seokjin'in evi resmen uzaydayı ve Jimin, Seokjin'in kesinlikle normal bir insan olmadığı düşüncesi içindeydi çünkü adamın evi normal insanların yaşadığı yerleşik kesimde değildi. Dağlık alanda oturuyordu ve kurdun kuşun bile zor bulunduğu o kesimde Tanrı'nın tek bir kulu bile yaşamıyordu. Yoongi bu yüzdendir ki dayısına ayda yılda bir giderdi ki onda da kendi isteğiyle değil de dayısının onu evine davet etmesiyle gerçekleştirirdi bu eylemi.

Şimdi ise uzun bir yolculuk gözünde çok büyürken oflayıp pufluyor ve radyoda çalan haber kanalına kulak asmaya çalışıyordu. Yağmur arabanın her ön  camına toplandığında ise sileceği çalıştırıyor ve camı az da olsa temizliyordu ama işte sırf Jimin üşümesin diye çalıştırdığı ısıtıcı arabanın camlarını buğulandırıyordu.

"Dayın neden bu kadar uzak bir kesimde oturuyor?" Jimin'de kendi içinin sıkıldığını hissettiği o saniyede Yoongi'ye bu soruyu sormaya karar vermişti. Birazcık sohbet en azından sıkıcı geçen yolculuğu belki de daha katlanılabilir hale getirebilirdi. Ve en azından yanı başında oturan adamın da derin iç çekişlerini biraz da olsa bastırmış olurdu. Jimin farkındaydı ki o da sıkılıyordu.

"Kendisi biraz özel işlerle meşgul olduğu için insanlardan uzak durmayı tercih ediyor."

"Ne gibi özel işler? Çok mu özel? Bana söyleyemez misin?" Jimin'in üst üste yığdığı sorularla Yoongi'nin narin ve güzel kıkırtısı arabanın içinde yankılanarak kulaklarına ilişti ve Jimin, Yoongi'nin gülüşünü bir kez daha duymak istedi. 'Her zaman böyle gülmesi için her şeyimi verirdim, hatta ruhumu bile ortaya serebilirdim gülüşü için.' Diye düşündü Jimin.

"Tam olarak öyle, sana söyleyemeyeceğim bir özelliği var." Yoongi tabikide söyleyemezdi. Söyleyemediği aslında çok fazla şey, çok fazla sır vardı belki de ve Jimin bu kadar küçük şeylere merak saldığı için bir miktar üzgün hissetti. Çünkü Yoongi'nin hayatını herkesten çok merak ediyordu ve belliydi ki hayatındaki gerçekleri öğrenmek için kesinlikle bu işlere burnunu sokabilecek bir kapasiteye sahipti Jimin. Bunu kesinlikle yapabilirdi ama işte Yoongi ufacık bile olsa bir adım atmasına izin vermiyordu.

"Dayın nasıl bir adam?" Jimin her ne kadar farklı sorular sorup merakını gidermek istesede Yoongi'nin ona asla cevap vermeyeceğininin de bilinciyle tüm o soruların hepsini pas geçti ve en kolay olanı aralarından seçerek onu yöneltti Yoongi'ye. Bu soru kesinlikle cevap verebileceği bir soruydu Jimin için.

"Dayım," diye söze girdi Yoongi ve arabada yüksek seste çalan radyoyu tamamen kapatarak devam etti cümlesine. "O aslında çok iyi kalpli biri fakat yakınına girince şeytana bile dönüşebiliyor. Dayımın çok özel bir alanı var, onu asla aşmaman gerekiyor. Onun dışında espiri kabiliyeti çok yüksek. Yemek yapmayı da benim gibi çok seven bir insan. Onun dışında birlikte balık tutmaya bile gideriz. Dayımın arazisinin yakınlarında akar su deresi var, çok temiz bir dere istersen girip yüzebilirsiniz bile, hatta balıkta tutabiliriz, ister misin? Senine balık tutmak eglenceli olurdu. Sonra tabi istersen yüzedebiliriz."