"Ya~ Kızdın mı bana? Ayy bu kesin kızmış. Ne yapsam ki şimdi..."
"Hyung... Sana kızmadım, tamam mı? Daha kaç kere söyleyeceğim."
Normal olarak sabah keskin bir baş ağrısıyla uyanmıştı Beomgyu ama bunun diğer sebebi de Lolipop hyungunun durmadan aramasıydı ve yarım saati aşkın telefonda onu ikna etmeye çalışıyordu sorun olmadığına dair. En azından sussun diye öyle diyordu ama faydasızdı.
"Ya niye bağırıyorsun ki? Ne dedim sanki?" Baş ağrısı yüzünden kaşlarını çattı. "Hyung, lütfen, kafam çatlıyor. Bak kapatıyorum uyuyacağım ben." Telefonu kulağından çekmesi ile zilin çalması bir olmuştu.
"Hadi hadi aç kapıyı, içim rahat etmedi." Telefon yüzüne kapandıktan sonra birkaç saniye gözlerini kapattı ve daha sonra yataktan doğruldu.
"Günaaayydınnn." Bağırarak içeri giren mavi bir lolipopu arkasından izledi şaşkınlıkla Beomgyu. "Sen nasıl bu kadar enerjiksin hyung?" Karışan saçlarını düzeltmeye çalışırken odasına doğru giden Soobin'in arkasından ilerledi.
"Sabah sek- ımm yani sabahları şekerli şeyler yemek yarıyor bana." Bu açıklamaya karşı Beomgyu'nun sağ kaşı havaya kalkarken Soobin çoktan gardrobu açmış kıyafetleri kontrol ediyordu.
"Hmm... Bak bunlar olur gibi... Yok hayır fazla bebeksi..." Kıyafetler yeri boyluyorken Beomgyu ise sadece izliyordu. "Heh işte bu!" Elinde kot pantolon, beyaz bir tişört ve yeşil kareli gömlek ile arkasını döndü ve kıyafetleri Beomgyu'nun eline tutuşturdu. "Hadi giyinde gel, kahvaltı yapmaya bize gidelim." Diyerek kendinden kısa olan çocuğu banyoya iteleyerek ardından kapıyı kapattı.
Uzun süredir guruldayan midesi Beomgyu yerine konuştuğunda ağır ağır giyindi ve aynada son düzenlemeleri yaparak dışarı çıktı.
✾✾✾
"Hyung, yanılıyorsam düzelt ama senin evine gitmiyor muyduk?" Bildiği kadarıyla Soobin'in evi arabayla gidecek kadar uzak değil aksine beş dakika yürüyecek uzaklıktaydı.
"Şimdi şöyle ki benim evde yemek yapabilecek tek kişi ben kaldım ve sen beni yeni affetmişken bir de seni zehirlemeyeyim diye düşündüm."
Soobin'in bu dediğine karşı küçük bir kahkaha atan Beomgyu ile keyfinin biraz olsun yerine geldiğini gören Soobin de gülümsedi.
"Bu arada birkaç arkadaşım da bize katılacak. Sorun olmaz diye düşündüm ama?" Araba yavaşladığında çoktan kafasını sorun değil anlamında salladı Beomgyu. En azından arkadaşlarını görene kadar pek bir sorun yoktu.
Soobin'in peşinden arabadan indiğinde Soobin, geldikleri kafenin bahçesindeki bir masada oturan iki kişiye el sallıyordu. Onların yanına giderlerken gittikçe netleşen yüzler ile önce birkaç saniye durdu Beomgyu. Çünkü ikisini de önceki gece pek hoş olmayan bir şekilde tanımıştı.
Beomgyu'nun durakladığını gören Soobin ona doğru döndü ve kolunu tutarak yürümesi için kısa olanı zorladı. Çünkü Beomgyu pek hareket edecek gibi durmuyordu.
Kafasını eğip yanlarına geldiklerinde şimdi biraz daha Beomgyu'ya odaklanmışlardı. Masada Yeonjun ve Kai vardı. Yeonjun Beomgyu'yu görünce yüzüne mahcup bir ifade yerleştirip gülümsemiş ve Beomgyu'nun yanına gelmişti.
"Sen Beomgyu'sun değil mi?" Dedi elini Beomgyu'nun omzuna atarak. "Dün gece için kusura bakma, bilirsin hiç birimizin kafası yerinde değildi." Beomgyu'yu yanına oturttu ve devam etti. "Olayın asıl suçlusu olan herif bir bok hatırlamıyor ama ben onun yerine de özür dilerim. O esnada geri dönüp sana bakmak aklıma hiç gelmedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guns N' Roses || taegyu
FanfictionSen bana gelerek kurtardın beni. ... [düz yazı] 250422 - 290522