Yüzleşme

11 2 2
                                    

  Ardından Ayaz saklandığı yerden çıktı Eda'nın karşısına onu sinirlendirecek bir gülümsemeyle. Eda ise çok da beklenmedik bir olaymış gibi karşılamadı sadece o gülüşe takılmış ve o gülüşün de amacına ulaşması sonucu sinirlenmişti. Ayaz aynı ve yavaş temposunda Eda'ya doğru geliyordu.
Ayaz: Gitti.
Eda: Evet?
Ayaz: Doğru ya sen alışıksın gitmelere, yadırgamazsın. Tencere kapak olmuşsunuz.
  Eda ani bir hiddetle konuşmasını kesti.
Eda: Öncelikle o konuya girme. Daha sonra hayatıma karışma ve daha da sonra sen Burak'ın gideceğini nereden biliyorsun?
Ayaz: Sen beni fazla küçümsüyorsun kızım, dikkatli ol bence biraz daha!
Eda: Kurcalama Ayaz! Yeter ya! Bitti! Biz bittik! Yokuz! Olamadık!
  Ayaz durdu. Birkaç dakika sadece bakıştılar. İkisi de birbirlerinin gözlerinde o beraber geçiremedikleri zamanın hıncını çıkarmaya çalışıyormuş gibi kayboldular. Daha sonra Ayaz kabullenemediği o sona ulaştı ki önce gözleri arasındaki o bağı kopardı daha sonra başını öne eğdi ve daha önceki ses tonlarında olmayan bir masumluk ve daha ziyade bir hesap sorma üslubuyla konuşabildi.
Ayaz: Neden? Söylesene neden? Ben söyleyeyim mi? Senin yüzünden? Çünkü bencilsin sen! Bencil, sadece kendin? Mutluyduk biz, sen de ama herhalde canın sıkılmıştı artık senin. Sen de s*ktirip ettin beni! Değil mi?
  Ayaz daha da hiddetlenmişti ama bir yandan kendini de bastırmaya çalışıyordu. Çünkü Eda'ya kıyamıyordu hala. Sustu, sadece hızlıca nefes alıp verişleri duyuluyordu Ayaz'ın artık. Eda ise başını eğmişti ne tek bir kelime söyleyecek hali ne de yüzüne bakmaya mecali kalmıştı. Onun da başı önüne eğilmişti. Biraz sonra ağlama hıçkırıkları hafif hafif duyuldu. Ayaz dayanamadı, başını kaldırdı. Eda'ya sarılmak onu göğsünün içine çekmek istiyordu. Ama istiyordu işte, yeltenemiyordu eli. Yabancılaşmıştı artık o ten ona, kendisinden ait olmaktan çıkmıştı. Başkası dokunmuş başkası ondan sonra sarmıştı. Ama etki etmiş midir ki? Ayaz gibi hissettirmiş midir o ten Eda'yı, sahiplenmiş midir? Ayaz artık ne gözyaşlarını tutabildi ne de ellerini. Yanaklarındaki yaşları silmeye uzattı ellerini başını hafifçe kaldırdı Eda'nın. Eda da küçükken oynadığı bir oyuncağını büyüyünce görüp de duygulanmışçasına kendini Ayaz'a bıraktı. Bir söre Ayaz'ın göğsünde öylece ağladı Eda. Ayaz ise kendini çabuk topladı çünkü kararlıydı, olanı biteni ne olursa olsun öğrenecekti bugün. Eda'nın da kendini  biraz daha toplamasını bekledikten sonra söze girdi.
Ayaz: Daha iyi misin?
  Eda evet manasında başını salladı.
Ayaz: Benim derdim şu an sana rahatsızlık vermek ya da hayatına tekrar beni alman değil. Yani onun için gelmedim. Sadece öğrenmek istiyorum. Çünkü çok düşünüyorum ama bir yere varamıyorum ve böyle yaşayamıyorum, devam etmiyor. Empati kur lütfen anlamaya çalış. Sence de hakkım yok mu bilmeye?
Eda: Ayaz!
Ayaz: Bugün bu işin kaçarı yok ya söyleyeceksin ya da söyleyeceksin.
Eda: ...
Ayaz: Konuşana kadar aynen bu şekilde sadece bir adım gerinde olacağım haberin olsun. İnadımı bilirsin zaten anlatmama gerek yok.
  Eda'nın yüzünde hafif bir tebessüm oluşturmuştu Ayaz'ın son sözleri.
Eda: Bilmem mi.
Ayaz: İstersen başka bir yere geçelim.
Eda: Yok da şuradaki banka geçsek fena olmaz.
  Banka geçerler.
Ayaz: Başla bakalım güzellik!
Eda: Yapma şunları!
Ayaz: Neden, eskiyi hatırlıyorsun değil mi?
Eda: Ayaz benim dilim varmıyor. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
Ayaz: Bitmiş bir şey. Öyle o kadar gözünde büyütmene lüzum yok.
Eda: Böyle mi düşünüyorsun?
Ayaz: Başka bir önerin var mı?
Eda: Annen nasıl? Şevval nasıl?
Ayaz: Uzun zamandır  görüşmüyorum annemlerle de Şevval ne alaka?
Eda: Hatırlıyorsun yani Şevval'i!
Ayaz: E yani sınıf arkadaşımızdı.
Eda: Senin gözünde öyledir o.
Ayaz: Eda Allah aşkına düzgün ve açık konuş cımbızla çekmiyim şu lafları ağzından.
Eda: Annenin geliniydi kendisi.
Ayaz: Eee geç bunları annem zaten hayalperest biri fazlaca. Onun o uyduruk, kurgu hikayelerine karşı duruşumu biliyorsun zaten.
Eda: Beni istemediğini de biliyorsun zaten.
Ayaz: Yav güzelim onun istekleri benim zerre umurumda mıydı sanki, bilmiyor musun?
Eda: Biliyorum biliyorum da...
Ayaz: Allah aşkına Eda lafı geveleme senin için de zorlaşıyor ben de burada can çekişiyorum resmen. Bir çırpıda söyle her şeyi bitsin.
  Eda derin bir nefes çeker ve birkaç saniye cesaretini topladıktan sonra bodoslama söze girer ve tek solukta her şeyi anlatmaya başlar.
Eda: Keşke sadece bu kadarıyla kalsaydı tüm olanlar. Emin ol senle ben de hala birlikte kalırdık. Ama okulda ne kadar katlanmaya çalışsam da artık canıma tak eden Şevval'in sıkştırmaları. Evde annenin tehditkar mesajları veya aramaları. Yok işte oğlumu göremezsin, sen ona layık değilsin, paragöz ve daha aşağılayıcı sözler falan. Bunlara katlandım. Daha sonra bizim ailevi sorunları biliyorsun zaten kira falan baya birikmişti. Ben de iş arıyordum çalışmak için, sana da bahsetmiştim zaten bir ara. Ama sevgili, sayın, değerli, her yerde sözü geçen annen sağolsun her yere adımı vermiş işe almamaları için. Çaresizliğin dibini yaşıyordum. Okumak istiyordum, yük olarak hissediyordum kendimi. Çalışmak istedim, annen sağolsun. Eee tabi bulmuş fırsatı kıymetli annen kaçırır mı bana da çok güzel bir teklif ile geldi. Bütün kira borcumuzu ödeyecek, ayriyeten bize ait bir ev alacak ve benim okul masraflarımı karşılayacaktı. Karşılığında ise istediği tek şey malum. Bundan ailemi de haberdar etti ki kabul etmeme olanağı bırakmadı bende bu hamleyle. Böyle bir teklife karşı gelerek annemle babamın hakkını yiyemezdim, onlara bunu yaşatamazdım, yapamazdım.
  Uzun bir sessizlik oldu. Eda başı hafif eğik ama ziyadesi ile rahatlamış bir şekilde oturuyordu. Yılların üzerinde biriktirdiği o sorumluluğu atmıştı üzerinden. Ayaz ise yıllar boyunca aklından geçirdiği sebeplerden biri olduğundan olacak ki Eda'nın beklediğinden daha az bir tepki vermişti.
  Ayaz baya asosyalleşmişti zaten yaşadığı ayrılıktan sonra. Annesi ile zaten pek haşır neşir değildi. Bundan sonra ise araları daha da limonileşmişti. Annesi ne kadar yaklaşmaya çalışsa da oğluna Ayaz tarafından aralarına örülen çin seddini hiçbir zaman aşamadı. Ayaz özgür ruhluydu. Annesi ise diktatör. Babasından almıştı herhalde bu özgür ruhunu Ayaz. Onu kaybedince ise daha da nüksetmişti o duyguları. Çünkü babasına çok düşkündü Ayaz. Annesi de bu yüzden diktatör bir kişiliğe bürünmüştü herhalde. Sekiz yaşından beri oğlu ile tek başına ilgilenmişti, her zaman en iyiyi seçmeye çalışmıştı. Ama bunlar Ayaz'ı pek de etkilemiyordu. İlk darbesini almıştı Ayaz hayattan.
  Ayaz düşüncelerinden sıyrıldı ve Eda'ya döndü.
Ayaz: Peki artık kalan bir sorun var mı?
Eda: Hangi konuda?
Ayaz: Hem ailen hem biz?
Eda: Çok şükür şu an yolunda her şey ama annene de yaptığı tüm masrafları karşılayacağımı ilet lütfen.
Ayaz: Boşver ben de konuşmuyorum kendisi ile zaten.
Eda: Yapma öyle, tamamen irtibatı kesemezsin annenle.
Ayaz: Tamam şu an o konu hakkında konuşmama taraftarıyım da peki biz?
Eda: Saçmalama Ayaz. Burak var Eylül var. Ayrı yolları çizmişiz biz zaten. Kesiştik eyvallah ama bu kadar.
Ayaz: Eylül'ü geç. Burak da zaten uzakta o da basit.
Eda: Yine saçma sapan konuşmaya başladın ben gidiyorum.
Ayaz: Git güzelim, güle güle. Ama merak etme bu nur cemali görmekten alıkoymicam seni.
  Ayaz son sözlerinin ardından göz kırpar ve Eda da arkasını dönmeden evin yolunu tutmuştur.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Geçmişin Geçmemiş İzleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin