Vedanın Sedası

28 3 3
                                    

Etrafına anlamsız bakış atışlarını sürdürürken diğer yandan da annesinin söylediklerini anlamaya çalışıyordu. Sözlerin kendisine sarfedilmediğini anladığı zaman ise banyoya doğru yol aldı. Elini yüzünü yıkadıktan sonra aynaya baktı, bir süre öyle kaldı. Olanları düşündü rüyasını belki de kabus. Gerçek gibiydi, hatta farksız. O ne istiyordu. Yüzleşmek oldukça zordu bu zamana kadar. Şu an ise kaçacak yeri kalmadığından kapana kısılmış bir halde olacakları izlemek mecburiyetinde.
  Kahvaltı için masaya oturdu. Annesiyle karşılıklı sessiz, sedasız kahvaltı yaptılar. Annesi arada soru sorsa da Eda lafı uzatmaktan kaçını daima kısa cevaplarla konuşmayı kesmeye yöneliyordu. Annesi de en son daha fazla üstelemeyip o da sessizliğe katılmaya karar vermişti.
  Birkaç saat sonra annesi tekrar işe gitmek üzere evden çıktı. Eda o zamana kadar pijamalarıyla oturuyordu. Annesi gittikten sonra ise biraz toparlanmaya karar verdi ve odasına çıktı. Üzerine günlük birşeyler giydi ve dışarı çıkmak için hazırlandı. Tam çıkacaktı ki telefonunu unuttuğunu farketti. Telefonu eline alınca koltuğa geçti ve biraz karıştırmaya başladı. Biraz sosyal medyaya baktı. Sonra whatsapp gruplarındaki mesajları falan okudu. Cevapsız aramalar vardı. Tabi Burak aramaıştı ama sessiz de olması sebebiyle Eda duymamıştı. Geri dönmek istemedi ama. Tek başına kalması gerektiğini düşünüyordu. Aslında belki de daha kötüydü ama "ne olacaksa olsun da kurtulayım" aşamasına geçmiş bir kafaya girmişti.
  Telefonunu da çantasına atıp dışarı çıktı. Burağın arabasıyla karşılaştı. Bu sefer o durmuştu. Burak ona doğru geliyordu. Eda da hiç bozuntuya vermeden yüzünden o soğuk ve ruhsuz havayı sildi. Burak telaşlı görünüyordu gelirken ama Eda'nın yüzüne bakınca onun telaşı da dinmişti.
Burak: Günaydın prenses. İyi misin?
Eda: İyi olmamam için bir sebep mi var?
Burak: Ben de öyle düşünmüştüm zaten. Telefonumu açmayınca merak ettim sadece.
Eda: Telefonla uğraşmayı sevmiyorum zaten biliyorsun. Sessize almışım bir de ondandır. Merak etme.
Burak: İstikamet neresi prenses?
Eda: Rüzgar nereye doğru esiyor?
Burak: O hesap diyorsun yani.
Eda: Bir sakıncası yoksa evet.
Burak: Aslında...
Eda: Noldu?
Burak: Ben seninle...
Eda: Peşin peşin söyle ya
Burak: Bir konu var. Ama söylemeye de çekiniyorum, açmak da istemiyorum ama içimde de tutmamam gerekiyor.
  Eda biraz korkmuştu. Ayaz akşam onunla konuşmuş ve anlatmış bile olabilirdi. Eda'nın aklına ilk gelen şeyin bu olması ile birlikte yüzü gergin bir hal almıştı. Ama böyle bir şeyin gerçekleşmiş olabileceğine pek de olanak vermiyordu. Çünkü Ayaz tanıdığı kadarıyla öyle biri değildi. Ayrıca Eda'nın gördüğü üzere hala eskisinden pek bir farkı da yoktu.
  Eda gözlerinde sadece merak duygusunu yansıtarak Burak'a bakıyordu. Burak ise söylemek mecburiyetinde olduğu için bahaneleri bir kenara atmış ve söyleyeceği kelimeleri seçmeye çalışıyordu.
Burak: Eda...
Eda: Evet!
Burak: Ben yurtdışına gidiyorum.
  Kelimeler ağzından bir anda fırlayıvermişti. Annesine yalan söylerken yakalanmış çocuklar gibi mahcup ve saf bir duruşu vardı. Bir süre Eda'nın yüzüne bakamadı. Verdiği tepkiyi ne görmek ne de duymak istedi. Bekledikçe alacağı tepki için olan merekı arttı. Başını yavaş yavaş kaldırdı. Eda'nın yüzünden herhangi bir duygu anlamak zordu. Donuktu, tepkisizdi. Fakat biraz sonra anladı ki konuşma sırası onda,yoksa bir sessizliktir akıp gidecek zaman.
Eda: Ne zaman?
Burak: İki hafta kaldı işte.
Eda: Gezmek için yanlış bir zaman değil mi?
Burak:...
Eda: Bir dakika, sen... Sen okul için mi gidiyorsun?
Burak: Evet!
Eda: Nereden çıktı ki şimdi bu bir anda?
Burak: Anlık değil aslında bir aydır olan bir şey bu ama söyleyemedim. Şu son zamanlarda daha fazla zaman geçirmek istediğimden söyledim. Yoksa senin şu suratının halini görmek benim hiç de hoşuma gitmiyor.
Eda: Baban mı yine?
Burak: Yani, biliyorsun az buçuk huyunu. Dediğim dediktir.
Eda: Son seneydi zaten. Ne gereği var dı ki?
Burak: Eda!
Eda: Efendim.
Burak: Sen aman diyim depresyona falan girip de okulu, dersleri falan boşlama. Tamam mı?
Eda: Ne saçmalıyorsun sen ya!
Burak: Rengin benzin attı. Biraz yerine gelsin diye uğraşıyorum.
Eda: İyiyim ben. Sen gitmek istiyor musun peki yurtdışına?
Burak: Bunun pek bir önemi yok.
Eda: Gelecek misin hiç?
Burak: Sen çok mu meraklı olmaya başladın?
Eda: Merak etmeyeyim mi?
  Birkaç saniye herşeyi unutmuşçasına gülümseyerek bakıştılar. Burak gözlerini Eda'nın gözlerinden ayırmayarak onu kendine çekti. Ardında Eda kollarını Burak'ın boynuna doladı. Sarıldılar. Eda bir an duygusallaştı. Kendini ağlamamak için çok tuttu. Makyajının akmasından nefret ediyordu. Ama gözleri kızarmıştı bile bir de hafifçe burnunu çekince artık Burak'ın diline düşmekten kurtulamazdı. Yavaşça ayrıldılar ve Burak Eda'nın yüzüne doğru eğildi.
Burak: Ağlama be güzelim. Merak etme özletmem kendimi.
Eda: Sus ya!
  Burak'ın yüzüne hafif bir tebessüm yerleşmişti. Sevilmek kimin hoşuna gitmez ki. Ardından Burak'ın telefonu çaldı. Arayan babasıydı. Gitmesi gerekiyordu Burak'ın. Karşı çıkamıyordu babasına. Eda ile son kez sarılıp vedalaştılar. Bugün için tabi. Burak, Eda  tamamen kendini iyi hissedene kadar biraz şaklabanlık yapmaya gerek duysa da şu an için Eda'nın moralini düzeltmeye yetmişti bunlar.
  Eda, Burak'ın arkasından el salladı. Bu vedanın tabii ki sedası da olacaktı. Ama şu an ne kendi ne de Burak'ın moralini bozmama kararı aldı. Tabi bunun ne kadar süreceği hakkında kendisinin de bir fikri olduğu söylenemez.
  Burak gitmişti. Eda apartmanın kapısına doğru ilerliyordu ki elindeki telefonun çaldığını hissetti. Telefona baktı. Bilinmeyen numaraydı. Akşam gördüğü rüya aklına geldi. Bir an irkildi. Daha sonra telefonu açmaya karar verdi. Bir süre hiç ses gelmedi. Eda da karşıda biri olup olmadığına kanaat getirmek için ilk konuşan olmaya karar verdi.
Eda: Alo. Kimse var mı?
Ayaz: Var.
Eda: Pardon, tanıyamadım. Kimsiniz?
Ayaz: Tanıma ya boşver.
Eda: Kimsin sen ya?
Ayaz: Öğrenmek ister misin?
Eda:...
Ayaz: Bekle orada geliyorum.
  Telefon kapandı. Eda etrafına bakınıyor. Fakat beş dakikadır görünürde kimse yok.

Geçmişin Geçmemiş İzleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin