Eza Bölüm 1: Kaçış

376 26 10
                                    

EZA Bölüm 1: Kaçış

— Aaaahhh vurma baba, ne olursun vurma...

Hayat bazıları için hiç yaşanmamıştır aslında. Çekilen çileler, yenilen dayaklar henüz 15 yaşında küçük bir kız için hayat anlamına gelebilir miydi? Kafasına koymuştu, kaçacaktı o evden. Ama tek başına ne yapardı, nerede kalırdı aklında ki bu sorular onu yiyip bitiriyordu. Daha fazla tahammül edemezdi bu yapılanlara.

Doğarken başlamıştı hayat onu üzmeye. Kardeşinin öldüğü gün dünyaya gelmişti Eza. Kerpiçten yapılan 2 odalı bir evde. O geceden sonra bir daha asla o eve dönmemek üzere ayrıldı. 15 yılını harcadığı evinden gecenin zifiri karanlığında yavaş yavaş uzaklaştı.

Bir kez dahi dönüp arkasına bakmadan koşar adımlarla köyü arkasında bırakarak yeni hayatına merhaba dedi. İlk defa nefes almıştı sanki yeni doğmuş bir bebek gibi gözlerinden yaşlar akıtarak soluyordu havayı. Ciğerlerini yakarcasına çekiyordu. 15 yıl boyunca yaşamış olduğu anları gözünün önünden bir film şeridi gibi geçiyordu ama o durmadan bıkmadan nefes almaya devam ediyordu. Artık köy arkasında tamamen kaybolmuş ve nereye gittiğin bilmediği bir yolda ilerlemeye devam ediyordu. Köyden dışarı bir kez dahi çıkmayan Eza şimdi kız başına yollardaydı.

Sabahın ilk ışıkları yavaş yavaş yükseliyordu. Yeni bir hayatın ilk günü başlıyordu artık. Sabaha kadar durmadan yürüdü, köyden iyice uzaklaşıp, yokluğu fark edilene kadar arayı açmak istiyordu. Yoldan çıkarak sağ tarafında bulunan ağaçlığa doğru ilerlemeye başladı. Büyükce bir ağacın arkasına geçerek, evden kaçarken yanına aldığı birkaç parça yiyeceği serdi önüne. Biraz keçi peyniri, yoğurt ve köy ekmeğinden oluşan kahvaltısını yiyip karnını doyurdu. Bir müddet dinlendikten sonra yola koyulma zamanı geldi fakat hava aydınlık olduğu için yoldan uzakta devam etmek zorundaydı. Sabah yoldan geçen insanlarla karşılaşmak istemiyordu belliki.

Önünde yaşanacak uzun bir macera vardı Eza'nın; yeni şehirler, yeni insanlar, bambaşka yaşamlarla karşılaşacaktı. Köylerine en yakın şehir 3 günlük mesafedeydi fakat o bunu bilmiyordu. Yolu kaybetmemek için dikkatli olması gerekiyordu, bir anda kendisini yoldan uzakta biçare bir halde bulabilirdi. Bunun farkındalığıyla durmadan yolu takip ederek ilerliyordu. Yaklaşım 15 saattir yürüyordu sadece kahvaltı için biraz mola vermişti o kadar. Güneş tepeye ulaşmıştı. Bu sıcakta daha fazla yürümeye devam ederse düşüp bayılacaktı. Kendisi yürümeye devam etmek istese de vücudu artık buna el vermiyordu. Dinlenecek belki biraz da uyuyacak güvenli bir yer bulması lazımdı.

Yarım saat kadar daha yürüdükten sonra gözüne büyük ağaçlardan oluşan bir ağaçlık ilişti.

— İşte buuu...

Orada rahatlıkla dinlenebilirdi. Hızlı adımlarla oraya vardığında gözlerine inanamadı. Saatlerdir yemek yemediği için oldukça aç olan Eza sadece bir ağaçlık değil bir hazine bulmuştu. Ağaçların bazıları meyve ağaçlarıydı. Bu sayede midesine saatler sonra bir şeyler girecekti. Küçüklükten beri köyde ki ağaçlara tırmanan Eza bu konuda uzmanlaşmıştı. Hemen bir elma ağacının üzerine atlayarak kan kırmızısı elmalardan yemeye başladı. Karnını meyveyle doldurduktan sonra güvenli bir yer bulmak için ağaçlığın içine doğru ilerledi. Nihayet kalın bir ağaç buldu kendine. Ağacın üzerine tırmanarak kalın bir dal bulup üzerine uzandı. Yanında getirdiği iplerle kendini ağaca sabitledikten sonra yavaşça gözlerini yumdu...

Kim bilir belki Eza için hayat ilk defa ona gülecektir. Siz ne dersiniz?

EZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin