Eza Bölüm 7: Geçmişin Naleti

68 4 2
                                    

- Aaaaaahhhhhh, Kalipuu, canım çok yanıyor, sancılarım başladı.


- Uzan yatağa, Ebra hemen koş ebeyi çağır, çabuk ol!


Hava bugün dünyaya gelmek için güzel bir gün değildi. Kara bulutlar büyük bir savaşın içerisindeymiş gibi bir birlerine çarpıyorlar ve göğü inletiyorlardı. İçleri o kadar birikmiştir ki bir türlü yağıp aşağı gelemeyen yağmurla dolmuşlardı. Gürlüyorlar, şimşekler yolluyorlar, sağa sola yıldırımlar düşüyor fakat bir türlü içlerindeki birikmişliği aşağı gönderemiyorlardı. Kim böyle bir günde dünyaya gelmek ister ki? Amerha'nın sancıları başlamış ve yeni çocuğunu dünyaya getirmek üzereydi. İki küçük odalı bu evde bu ikinci çocuktu. Evin ilk kızı olan Ebra, 8 yaşındaydı ve ilk kardeşini bekliyordu. Amerha ve Kalipu ise ikinci çocuklarını bekliyorlardı. Ebra, onların ilk göz ağrısıydı, ondan sonra Amerha, iki defa daha hamile kalmıştı fakat iki çocuğunu da daha doğmadan kaybetmişti. Bu defa da aynı kaderle yüzleşmek istemiyorlardı bu yüzden daha dikkatli davranıyorlardı. En büyük umutları ise doğacak çocuğun erkek olmasını istemeleriydi. Köy yerine erkek çocuklar her zaman kızlara göre daha çok istenirdi. Bunun nedeni ise çalışacak iş gücüne olan ihtiyaçtı. Buna rağmen Ebra'yı çok seviyorlar ve ona gözleri gibi bakıyorlardı. 


Ebra köyde ebenin evine doğru koşar adımlarla giderken bir taraftan da gökyüzünü süzüyordu. Bulutları bu kadar öfkelendiren neydi acaba? Henüz gündüz olmasına rağmen bulutlar o kadar karaydılar ki bazen önünü görmekte zorlanıyordu. Köy küçük bir yer olduğu için 5 dakika da ebenin evine varmıştı. Nefes nefese ebeye yeni kardeşinin doğmak üzere olduğunu ve yardıma ihtiyaçları olduğunu söyledi. Ebe içeriden birkaç eşyasını aldıktan sonra hemen küçük kızla birlikte evin yolunu tuttular. 


Ebra bir an durakladı ve köyün üzerinde çakan şimşeklere ve düşen yıldırımlara baktı. Adeta bir şov yapar gibi dört bir yanda gök gürültüleri eşliğinde her yere yıldırımlar düşüyordu. Bulutlar adeta bir orkestra gibi birbirleriyle çarpışarak bir ahenk oluşturuyorlar ve bu ahengin etkilerini toprağa bırakıyorlardı. Ebra birkaç dakika bu durumu izledikten sonra ebenin neredeyse evlerine varmak üzere olduğunu fark etti. Tam o da adımları hızlandırarak koşmaya başladığı anda, bulutlar bu defa onu hedef aldılar ve büyük bir yıldırım tam küçük kızın üzerine düştü. O kadar şiddetliydi bu küçücük kızın narin vücudunun buna dayanmasına imkan yoktu olduğu yere yığıldı ve gelecek kardeşini göremeden son nefesini verdi. 


Ebe ise arkasında bıraktığı kızı düşünmeden eve girmiş ve Amerha ile ilgilenmeye başlamıştı. Çocuk gelmek üzereydi bu yüzden Kalipu'yu dışarı çıkardı ve doğum başladı. Kalipu dışarı çıkınca yaşanan bu sıra dışı durumu daha net gözlemleme şansı yakalamıştı. Hayatında daha önce hiç bu kadar şiddetli bir hava görmemişti. Tek bir damla yağmur dahi düşmezken sanki dünyadaki tüm bulutlar köylerinin üzerindeymiş gibi hissediyordu. Bu durumun verdiği şaşkınlık ve bir taraftan da yeni çocuğun doğacak olması ona Ebra'yı bir anlığına unutturmuştu. Aradan yaklaşık bir saat geçmiş fakat hala içeriden bir haber gelmemişti. Kapının önünde bir sağa bir sola giderken bir anda o ses geldi. İçeriden gelen ağlama sesleri onu bir anda rahatlamıştı. Derin bir nefes alabilmek için yukarı doğru baktığında ise bir yağmur damlasının yüzüne düştüğünü fark etti. Saatlerdir ortalığı kasıp kavuran bulutlar nihayet susmuşlar ve oluk oluk yağmur yağmaya başlamıştı. Bu rahatlama babanın aklına bir anda Ebra'yı getirmişti. Ebeyi almaya gittiğinden bu yana onu görmemişti. Ebenin kapıdan çıktığını görünce ilk sözü yeni çocuğu yerine Ebra'yı sormak olmuştu. 

EZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin