1.BÖLÜM|KONSER|

1.7K 76 98
                                    

UYARI!!! bu kurguyu yazmama ilham olan instagram reels videosuna saygılar sevgiler. İyi okumalar dilerim.

"Davar! Uyan artık kime diyorum. Kalkıp bir saat makyaj yapacak, bekleteceksin bizi de. Geç kalırsak öldürürüm seni Ahenk!" 

Başımda cırlayan Gizem iyice tadımı kaçırmaya başlamıştı. Akmış aynı zamanda kurumuş salyalarımı sanki silebilirmiş gibi elimin tersiyle silmeye çalıştım. Ardından gözlerimi hafifçe aralayıp küçümseyici olmasına dikkat ettiğim bakışlarla Gizem'i süzdüm. "Allah belamı versin ki geç falan kalmayacağız. Sus artık. Vize haftamız yeni bitti bu enerji nerden geliyor?"

Gizem yeşil gözlerini büyük bir abartıyla devirdi. Tam o tam tersimdeyken nasıl vururum diye düşündüğüm ağzını açacakken telefonu çaldı. Gözlerini irileştirip yeni yaptırdığı tırnaklarıyla telefonunu cebinden çıkardı. "Ay Ahenk, Anıl arıyor"

Oldukça cilveli sesine göz devirdim. "Evlenip yanında osurmaya başladığı zaman göreceğim seni" diye mırıldanıp sonunda çok sevgili yatağımdan kalktım. Gizem benle olana alakasını çoktan yitirmiş sevgilisine cilve yaparken banyoya girdim. Kendimi şöyle bir süzüp yüzümü iyice yıkadıktan sonra kendime gelmeyi başarmıştım. Kahverengi gözlerim yorgunluktan kızarmış, gözaltlarım çökmüştü. Estetik olan burnuma gösterdiğim dikkatle burnumu tişörtüme sildim. 

Odaya geçip dolabımı açtım ve kararsızlıkla göz gezdirdim. Pantolon tişört giysem Kaan Tangöze'yi etkileme ihtimalim?

Asla komik olmayan bu esprime kendimce gülüp kot tulum çıkardım. Fena sayılmaz gibiydi, güzel bir makyajla bu basitiliği kapatabileceğime inanarak yavaşça üzerime geçirmeye başladım. Altına sarı bir crop ve tamamdım.

Gizem göz ucuyla bakıp "Liseli bebelere benzemişsin" diye burun kıvırdı. Ona dil çıkartıp makyaj masama oturdum ve bu yüzü nasıl düzelteceğime yanmaya başladım. Dudaklarım çok uykudan şişmişti. Saçlarımı acil düzeltmem gerektiğini vurgulayan dalgalı saçlarım kabarmıştı. Halledilirdi.

Hızlı olmaya özen göstererek güzel bir makyaj yaptım ve dudaklarıma inatla gloss sürmeyi red edip dudak kalemi geçtim gelişigüzel. Gün sonunda hiç birinden eser kalmayacağını bildiğimdendi bu rahatlık. Saçlarımı hızlıca düzleştirip çilekli ve kiraz desenli yan tokaları taktım. Perçemlerim biraz inatçı olduğundan onlara zaman ayırmam gerekti.

Ve sonunda Gizem'in çenesine rağmen kendimi güzel hissederek evden çıktım. Kapıda arabaya yaslanarak bizi bekleyen Anıl'ı görünce yüzümü buruşturmadan edememiştim. Eniştem bu antilop olmak zorunda mıydı?

Aynı sevimli tepkiyi ondan da alınca göz devirdim. Gizem ikimizi de umursamadan Anıl'ın dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu ve ön koltuğa yerleşti. Arka koltuğa geçip iyice yerleştim. Anıl da geldiğinde arabayı çalıştırmıştı. Gizem'e bakıp sanki ilk defa görüyormuşçasına iç geçirdi. "Çok güzelsin" 

Gizem'in beyaz yanakları kızarmış alttan alttan sevgilisine bakarken içimde bişeyler erimesine rağmen küçük annesini kıskanan bir çocuk gibi "Başka yerde fingirdeşseler diyenler?" dedim. Gizem şuh bir kahkaha attı ve duydun der gibi kaş göz yaptı. Anıl rahatsızlık duymamasına rağmen duyuyormuş gibi neden bunla gitmek zorundayız konuşması yaparken onları dinlemeyi kesip yola odaklandım. Uzun bir gece bizi bekliyordu.

                                                                ________________

Bir sürü kalabalıktan zorla da olsa güzel bir yere geçmiş konserin başlamasını bekliyorduk. Havanın kararmasıyla beraber esmeye başlamıştı. Eskişehir bugün güzeldi. Sonunda grup sahneye çıkmış herkesten -bende dahil- bir çığlık yükselmişti. Heyecanla Gizem'in koluna asılıp "Bayılacağım galiba!" diye yükseldim.

İlk şarkı ikinci şarkı derken saatler geçmiş çevrede ki herkes çok eğleniyordu. Ta ki önüme insan olduğundan şüphelendiğim adeta deve cinsinden çocuklar geçene kadar. Sinirle homurdanıp bir kaç kez dürtsem de kendilerini çok fena kaptırmışlardı. Tam o sıra açık olan omzumda narin bir dokunuş hissettim. İlk gördüğüm şey karanlıktan belki de siyah gözüken bir tişörttü. Sonrasında ise belirgin adem elması, sert bir çene, bir kadını kıskandıracak kadar güzel dudaklar, çok ihtişamlı sayılmasa da yüzüne yakışan düz bir burun ve en ilgi çekici şey. Yıldız gözler. 

Karşımda ki adama çok dikkatli baktığımı fark eder etmez kendimi topladım. Seni doğuran o anayı getir bana.

O da beni aynı dikkatle inceledi ve elimde ki kara bela video çekmeye çalıştığım telefonda durdu bakışları. Ardından duymayacağımdan emin bir şekilde kulağımın dibine geldi ve "İstersen çekebilirim" diye bir teklifte bulundu. Alık Alık bakmamdan anlamadığımı düşünmüş olacak ki tekrar yaklaşacakken durdurdum. O heyecanı bir daha hissedersem ölmem mümkündü.

Konuşamadım . Uzun boyluydu hem de bayasından. Cevabımı umursamadı ve telefonu çekip aldı. Mal gibi kaldım diyebilir miyiz?

Bana o yıldız gözlerini bir daha asla değdirmeden sadece sahneye odaklandı. Bir kaç saniye sonra kendime gelmiş şarkılara eşlik etmeye devam etmiştim.

"Ah kimin için atıyor bu yürek!" diye cırlamamla kaç dakikadır bana değmeyen gözleri sonunda beni bulmuş ve hafifçe gülümseyerek bakmaya başlamıştı. Bir daha görmeyeceğime olan cesaretimle gözlerine baka baka devam ettim.

"Söyle kimin için atıyor bu yürek! Naz mı ediyor, sevdiğini üzüyor" kırmızı dudakları aralandı ve adeta fısıldadı. Bu yüzden dudaklarını okumuştum. "Aklımız ermez!"

Şarkı bitene kadar öyle hülyalı hülyalı bakmayı sürdürdüm ardından kısa bir mola verildi. Yıldız gözlü çocuk telefonumu uzattı ve teşekkürler demeye hazırlanmış telefonumu cebime sokuyordum ki. Ortalıktan kalabalığın arasında kayboldu. Şok içinde nasıl bu kadar hızlı yok olmasını anlayamamışken Gizem kolumu tuttu. "Kızım nerdesin ödümüz koptu!"

Ona bir cevap veremeden çevreye bakmayı sürdürdüm. Cidden bir daha göremeyecektim galiba. Gizem'in hala ve hala nerdeydin sorularına saçma sapan cevaplar verip çektiği videoyu açtım. Sadece bir kısmında fısıltısı duyuluyordu. Üzülerek telefonu şimdilik kapattım.

                                                         _____________________

Anıl bizi eve bırakmış gitmişti. Gizem yan odada onla konuşurken sesi geliyordu. Yorgunlukla zorda olsa üstümü değiştirmiş ve kendimi yine o videoyu açarken bulmuştum. Sadece fısıltısını dinledikten sonra abarttığıma kanaat getirip -ve ne kadar hoşaf gönüllü olduğumun bilinciyle- telefonu kapattım. 1 hafta sonra hatırlamayacaktım. Evet, çünkü ben Ahenktim. Bir defa gördüğüm bir çocuğu unutamamak mı?

Gülünçtü. En sonunda ise bu düşüncelerle gelecekten habersiz uyuyakaldım.

KONSERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin