Efkan elindeki bezle yanağımdaki kanları silerken uslu uslu koltukta oturuyordum. Yanağıma odaklanmıştı. Canımı acıtmamak için işini titizlikle yapıyordu. Bende onun yüzüne bakıyordum. Yüzünde hiçbir ifade yoktu.
"Güzel dövmüşsün." diye mırıldandı Devrim. Gözlerimi ondan tarafa çevirdiğimde kucağındaki laptoptan bir şeylere baktığını gördüm. Kamera kayıtları olmalıydı.
"Dövüşme konusunda ders mi aldın?"
"Bilmiyorum." Efkan oynatmamam için çenemi tuttu. Yanağımdaki derin olmayan çizikle fazla ilgili gibiydi. "Nasıl bilmiyorsun? Ha... Anladım." Göz devirdim. Sesindeki küçük acıma duygusunu sezmiştim ve bu beni aşırı rahatsız etmişti. Bu duygu göğsümü ağırlaştırıyordu.
"Niye ajanı bulduğunu bize söylemedin? O kadar yanına gelip senden rica etmiştim."
"Rica gibi değildi dediğin şeyler. Bir emirdi." Ben emir altında çalışmaktan hiç hoşlanmazdım. Daima emreden taraf olmuşumdur hatırladığım kadarıyla. "Ayrıca sana bunun benim meselem olmadığını söylemiştim. Ben çıkarlarıma bakarım."
Efkan çenemi bırakıp yerinde dikleşti. Göz göze geldik. "Çıkarın neydi?" Kehribar rengi gözleri beni deliyor gibi hissediyordum. "Eğer adilik yapmasaydı bu evden çıkacaktım." Tek kaşını kaldırdı. Kollarını birbirine dolamış bana üstten bakıyordu.
"Senin bu yaptığın adilik." Ellerini dizlerine koyup yüzüme doğru eğildi. "Benim iznim olmadan bu evde sinek bile uçmaz." Yanaklarımı tek elinin arasına alıp sıktığında açık yaram canımı yakmıştı. "Sana yaptığım testi geçemedin Bera." Yanağımı sertçe bıraktı.
"Ne?" dedik Devrim ile beraber. Güldüm. Çok iyiydi. Nasıl fark edememiştim? Birkaç gündür olanlar sırasıyla aklımdan geçmeye başladı. Sikeyim... En başından anlamalıydım. Sadece benim sık sık girdiğim bir koridordaki vazodan çıkan dinleme cihazına kanmıştım. Lanet olsun. Anlamalıydım. Efkan 'a karşı yenilmiştim.
Devrim "Bana neden söylemedin böyle bir şey yapacağını?" dedi. Demek onunda haberi yoktu bu minik oyundan. Efkan temiz bir pamuk alıp burnumun altını silmeye başladı. Yutkundum.
"Ne kadar az kişi bilirse o kadar iyi. Hem Bera anlardı."
"Anlatsana... Beni nasıl kandırdın?" Sesimin tonu değişmişti. Gözlerimizi ısrarla birleştirmeye çalışıyordum ama o işine odaklanmıştı yine.
"Ajanında haberi yoktu. Sahte bir patron ayarladım ona. Eve dinleme cihazları koydu. Davranışları seni şüphelendirdi değil mi? Onu bulacağını biliyordum. Bir nevi ikinizide test olmuş oldum. Bir taşla..."
"İki kuş." diyerek onu tamamladım. Harikaydı. Kesinlikle harikaydı. Her şeyi en başından beri planlanmıştı. Ajanı şüpheli davranışlar yaptırmaya sevk etmişti resmen. Ondan direkt şüphelenmiştim bende. Hatırladığım kadarıyla hayatımda ilk defa bu kadar zekamla alay edilmişti.
Yanağımı okşadıktan sonra geriye çekildiğinde istediğim şey oldu ve göz göze geldik. Hayranlıkla ona baktığıma emindim. Sinirli değildim. Kesinlikle değildim. Hayran kalmıştım. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
"Tek kelimeyle harika."
Devrim "Buna katılıyorum." dedi. Yüzümdeki gülümsemeyle arkama yaslandığımda ajanın vurduğu yer canımı yakmıştı. Yaslanmayı bıraktım.
Efkan üstümdeki kazağın eteklerinden tutup bir anda yukarı çekti. Üstüm çıplak kalırken kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Bedenimdeki dokunuşları hoşuma gitmeye başlamıştı.
"Burası mı?" dedi acıyan yerime bastırarak. Başımı salladım usluca. Birbirimize bu kadar yakın olmamız beni aynı yeni aşık bir genç kız gibi heyecanlandırmıştı. Bu duygu bana tanıdık geliyordu.
Daha sert bastırdığında yüzümü buruşturdum. Derdi neydi? Bakışlarımı ona çevirdiğimde göz göze geldik. Bana ifadesizce bakıyordu.
"Odana git Bera. Seni gördükçe sinirleniyorum."
|
Lavabodaki aynadan yansımama bakıyordum. Efkan 'a karşı gelişen duygularımın isminin ne olduğunu çözmüş gibi olmuştum birkaç günde. Hoşlantı gibiydi ona karşı hissettiklerim ama bu kelime hafif kalıyordu. Aşık olmak ise duygularımı ifade edicek bir cümle değildi. Çok ağırdı. Efkan 'ın zekasını sevmiştim.
Günlerdir yüzüme bakmıyordu sadece Devrim ile muhattap oluyordum. Onlada bir anda iyi anlaşmaya başlamıştık. Birlikte kart oyunları bile oynamıştık. Ben sürekli kazandıkça beni dövcek gibi olduğunda ortadan kayboluyordum.
Efkan 'ın bana güvenmediğini iliklerime kadar hissediyordum. Bende ona güvenmiyordum. Zekamla alay etmesi düşündükçe hoşuma gitmemeye başlamıştı ama beni kandırabilmesi işte bu gerçekten hoştu.
Ev ise herzaman ki gibiydi. Ajanı dövdüğüm evdeki bütün çalışanlara yayılmıştı. Melike Hanım dışında kimse benle konuşmuyordu. Gitgide kendimi dışlanmış gibi hissediyordum.
"Yeter lan. Bir kere yenmeme izin ver be." diye isyan etti Devrim. Yenilmenin hırsını ondan çıkarıyor gibiydim. Dudaklarımı birbirine bastırıp sinsi bir gülüşle başımı iki yana salladım.
"Beni yen artık sen de. Sıkılmaya başladım."
Elindeki kartları yüzüme atıp sinirle ayağa kalktı. Kolay sinirlenmesi eğlenmeme sebep oluyordu.
"Ağlayacaksan oynamayalım Devrim."
Bir anda üstüme doğru geldiğinde hemen yerimden kalkıp odanın diğer ucuna koştum. Bu sefer naneyi yemiş gibiydim. Çenemi kapalı tutamıyordum bir türlü.
Odanın kapısını açtığımda Efkan 'ı gördüm. Günlerdir olduğu gibi bana karşı suratı ifadesizdi.
"Hazırlan, evine dönüyorsun."
~
YKS bitti. Bende onunla beraber bittim. Artık evde göt atmaya mecalim yok resmen. Kedimle birlikte yatıyoruz sürekli. Bölüm kısa oldu farkındayım. Artık sizi çok bekletmeyip sık sık bölümler atarım. Yapacak başka işim yok zaten
Kendinize iyi bakın he <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bera °B×B°
Ficção Adolescente"Hakkında ilginç bir şey daha var. Lisede zorbalığa uğramış." Bu her öğrencinin başına gelebilecek bir şeydi. Onu özel kılan neydi? "Ee ne var bunda?" "Ona zorbalık eden herkes şu an ölü." °+18