Vivaldi 'nin Storm adlı bestesi odada yankılanırken keyifle leblebi yiyerek perdenin arkasından dışarıyı izliyordum. Issız sokağı sadece loş sokak lambaları aydınlatıyordu. Müziği kapatsam dışarıdan gelen çekirge seslerini duyabilirdim ama şu an hislerime karşılık gelen bu müziğin kalmasını istiyordum.
Az sonra sokağa giren siyah arabayla dudaklarım kıvrıldı. Geleceklerini biliyordum. Hareketlerini önceden tahmin etmek hoşuma gidiyordu. Elimdeki kâsede olan leblebileri saydım. Beş tane kalmıştı. Arabadan inen adamlara baktım.
Benimle neden uğraştığını açıkçası merak ediyorum. Ucu ona dokunacak hiçbir şey yapmamıştım.
Yatağıma uzanıp gözlerimi kapadım ve laptopta değişen müziği dinledim. Birkaç saniye içinde burada olurlardı. Onlar gelene kadar bu güzel müziğin keyfini çıkarmalıydım.
Saniyeler içinde kapı açıldığında gülümsedim. Şaşkın bakışlarını hissedebiliyordum. Şu an Vivaldi 'nin The Four Seasons 'ı çalıyordu. Gözlerimi yavaşça aralarken "Bende sizi bekliyordum." Dedim. Yatakta oturur pozisyona geçtim.
Batın 'ın evindeki isminim Devrim olduğunu bildiğim esmer adam "Bizimle gelmen gerekiyor." Dedi. Vay be bilmiyordum sağ ol. Laptoptaki müziği kapattım. Yavasça yataktan kalkarken Devrim hariç odadaki diğer iki adamın gerildiğini hissettim. Onları geriyor muydum? Durun ya daha hiçbir şey yapmadım.
"Arkadaşlar geriliyor galiba. İstiyorsanız bayıltın beni."
Normalde karşımdaki tehlikeli adamların karşısında rahat olmazdım ama Efkan 'ın beni sağlam istediğini bildiğim için rahattım. Bu sadece bir tahmindi ama böyle isteme olasılığı yüzde doksanın üzerindeydi.
Diğer iki adam başlarını Devrim 'e çevirdiler. Ondan bir emir bekliyorlardı. Çobanın her dediğini yapan bir koyun gibiydiler. Ben buna uymamıştım. Hani derlerdi ya sürüden ayrılanı kurt kapar diye. Kurt beni değil ben kurdu kapmıştım.
Alt dudağımı yalarken onlara verilen işaretle ceplerinde hazır bulunan bezi çıkardılar. Batın 'ın evindeki diğer adam bana doğru gelip bezi burnuma kapattığında aldığım eter kokusuyla dünyam karardı.
~~~
Yavaşça kendime gelirken yumuşak bir yere bırakılmıştım. Gözlerimi kırpıştırarak görüşümü netleştirmeye çalıştım. Odada benden başka birisi daha vardı. Bunu nefes sesinden anlamıştım.
"Selam" diye mırıldandım kafamı sağa çevirirken. Barda bana araba anahtarımı veren adam yani Efkan koltukta yayılmış oturuyor ve beni dikkatlice süzüyordu.
Yerimde doğrulup oturur pozisyona geçtim ve üstümü düzelttim. Bende onu süzdüm. Altına giyindiği dar siyah pantalon bacaklarını sıkıca sarmış, üstündeki kolları kıvrılmış beyaz gömlekle bir uyum yakalamıştı. Gayet karizmatik duruyordu.
Etrafımı inceledim. Kitaplığın rafındaki tozdan onun kaldığı evde olmadığımızı anlamam birkaç saniyemi aldı. Gözlerimi ona geri çevirdim. Bir şey demeyecekti galiba.
"Burada soruları sen sormayacak mısın?"
"Haklısın."
Haklıysam soru sormalısın değil mi? Benim hakkımda bir izlenim yapıyordu kafasında. Sonunda konuşmaya karar verdi.
"Lisede zorbalık görmüşsün. Doğru mu?"
"Evet. Ne var bunda?"
Kafasını hafifçe sola yatırıp "Neden?" Dedi. Bunu soracağını zaten biliyordum.
"Bilmiyorum"
Gerçekten bilmiyordum. Durduk yere zorbalığa uğramış ve lise hayatımı bok gibi geçirmemi sağlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bera °B×B°
Fiksi Remaja"Hakkında ilginç bir şey daha var. Lisede zorbalığa uğramış." Bu her öğrencinin başına gelebilecek bir şeydi. Onu özel kılan neydi? "Ee ne var bunda?" "Ona zorbalık eden herkes şu an ölü." °+18