"Daha hızlı Amaris, daha hızlı!"
Steve ellerini kendine siper etmiş, benim yumruklarımı hiçe sayarken ben epey zorlansam da asla pes etmiyordum.
Her şey başlayalı iki hafta olmuştu. Babamla o günden sonra bir daha konuşmamış, ama uzun zaman alan bakışlarımız olmaya başlamıştı, bana saf nefretle baksa bile.
Bu sırada okula devam ediyor, Natasha ve Steve'in verdiği eğitimlere devam ediyordum. Ancak karşımda Kaptan Amerika ve Kara Dul'un olması işleri çok zorlaştırıyordu.
Bugünkü görevim ise onu yere devirmekti.
"De," bir yumruk. "-ni," ikinci yumruk. "-yo," ve bir yumruk daha. "-rum!"
Soluklanmak için geri çekildiğim sırada sanki milyonlarca yumruk yememiş gibi silkelendi. Bunu hayretle fark ederken, Natasha'ya yardım etmesi için yalvaran bir bakış attım. Kadın gülümseyip bir adım önde atıldı.
"Steve?" Adam yeşil gözlerini benden almadan kadına seslendi.
"Evet?"
"Teklifini kabul ediyorum." Steve, birkaç saniye durduktan sonra duyduğu cümlenin şokuyla hızlıca Natasha'ya döndü.
"Ne?"
Ve bum.
Dönme fırsatını kaçırmadan ayak bileğimi onunkine doladım. Koca cüssesi ile onu sermem mümkün olmadığı için, hızlıca dizlerine tekme atıp zıpladığım gibi omuzlarını aşağı doğru ittirdim. Ve bunların hepsi bir saniye içinde oldu. Yere serildi.
"Huh, kazandım. Teşekkür ederim Natasha!" Natasha bana küçük bir gülümseme yollayıp yerde yatan adama elini uzattı.
Fakat gözü bir saniyeliğine yere kaydığında, Steve'nin cebinden düşen şeyi görünce aniden yüzüne bir hayalkırıklığı yerleşti.
Steve kadının elini tutacakken Natasha geri çekildi. Boğazını temizlediği sırada sesi birkaç saniye öncesine göre cansız çıkıyordu.
"Hayır Steve, sen unutamamışsın.." ikimizi de umursamadan ringden inip salondan çıkarken, arkasından bağırmamıza rağmen durmadı.
"Steve, dur." Peşinden gitmek isteyen adamı kolundan tutup durdurdum. Yere düşmüş eski saati ona verirken üstündeki kadın fotoğrafı dikkatimi çekti.
"Bu da kim?" Bütün aksilikler üst üste gelmiş gibi derin bir nefes aldı. Saati cebine atarken ringin kenarındaki havluyu alıp kafasını kuruladı. Cevap için beklediğimi görünce, istemeye istemeye anlatmaya başladı.
"Peggy..Peggy Carter. Bak, Amaris. Bunu nasıl anlatırım bilmiyorum. Peggy benim Kaptan Amarika olmamda en büyük rolü olan kişi. Benim için çok özel bir kadındı. Randevumuz vardı..ama ben randevu günü buzun altında uzun bir uykudaydım. O dört ay önce öldü." Kafama anlattığı şeylerle karışırken Natasha'nın bununla olan ilgisini anlamamıştım.
"Natasha'nın konuyla ilgisi ne?" Derin bir nefes alırken, açık mavi gözleriyle bana uzun uzun baktı.
"İşte bunu ikimiz de bilmiyoruz. Natasha konunun içinde, ama ikimiz de ne tarafında ve neden olduğunu bilmiyoruz. Unutmamı istiyor, hayat devam ediyormuş. Hah, nasıl öylece kesip atabilirim ki onu?-" sesinin giderek yükseldiğini fark ettiğim sırada burukça gülümsedim. Hiç bir şey söylemesine fırsat vermeden kafasındaki havluyu bir kenara atıp hızlıca sarıldım.
Herhangi bir şeye ihtiyacım olduğunda, bir şey yapmaya gücüm yetmezdi. Sadece birinin beni sarıp sarmalamasına ihtiyacım olurdu.
"Onunla çıkmak istediğini söyledin, değil mi?" Kafasını salladı. Raylar yerli yerine oturmaya başladığında sorunun ciddi olduğunu belli edercesine derin bir nefes aldım. Natasha kendisine teklif edildiği halde Steve'nin Peggy'i unutmak için onu kullandığını düşünmüş olabilir miydi? Tabii ki hayır. Natasha böyle bir kapasiteye sahip değildi. Büyük ihtimal sadece çok büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
luz de la luna || marvel
Fanfictiondaughter of stark başlangıç 12/06/2022 bitiş 10/02/2023 ❝ 𝘕𝘰 𝘥𝘦𝘫𝘦𝘴 𝘲𝘶𝘦 𝘦𝘭 𝘴𝘰𝘭 𝘯𝘰𝘴 𝘢𝘭𝘶𝘮𝘣𝘳𝘢, 𝘯𝘶𝘯𝘤𝘢 𝘵𝘦 𝘱𝘪𝘦𝘳𝘥𝘦𝘴, 𝘭𝘶𝘻 𝘥𝘦 𝘭𝘢 𝘭𝘶𝘯𝘢. ❞ Geçenin çöküşü kötü şans mıydı? Annesinin verdiği son nefesini solurke...