Rüya mıydı?

98 14 1
                                    

MERHABALAR, GÜZEL BİR BÖLÜM İLE TAM GAZ DEVAM EDİYORUZ :)

MEDYA BEREN.

İYİ OKUMALAR.

Beren bugün hiç olmadığı kadar iyiydi. Uyandığında kalkıp kahvaltı tabağını hazırladı ve  televizyonun karşısına geçti. En sevdiği komedi programlarından biri çıkmıştı ama program bir haber ile daha doğrusu son dakika haberi ile yarıda kesildi.

Sevgili izleyiciler yayını bir son dakika haberi kesmek zorundayız. Bugün Taksim yakınlarında yaşanan bir kaza nedeniyle 48 kişi hayatını kaybetti. Nedeninin bir röntgen odasında çıkan yangından kaynaklı olduğu anlaşıldı. Odadan yayılan hava dalgası yüzünden Taksim ve yakınlarında dışarıda gezenlerin dikkat etmesi konusunda uyarıyor ve haberimizi burada sonlandırıyoruz.

Beren'in keyfi birden kaçmıştı ve tabağını kenara bırakıp telefonuna sarıldı. Hemen arkadaşı Öznur'u arayıp haber hakkında konuşmaya başladı ama arkadaşı daha demin onunla aynı kanalı izlediğini fakat böyle bir haberin yayınlanmadığını söyledi.

"Nasıl olur?" dedi Beren şaşırarak." Daha demin bir son dakika haberi diyerek yayını böldüler. Hatta bütün kanallarda olan bir haber bile olabilir."

"Yanlış görmüşsündür sen. Olsa bende görürdüm Beren." dedi arkadaşı sitemle.

Dün 28 yaşına basmıştı Beren. Doğum günü partisinde kendini kaybedecek kadar içmiş ve sızmıştı ama şu an gayet kendiydi.

"Farklı bir kanalı izliyor olmalısın Öznur. 48 kişiden bahsediyorum." dedi hala ısrarla duyduğuna inanamazken.

Evi Taksim'in göbeğindeydi ve böyle bir tehlike var ise bu durum onu yakından ilgilendirirdi.

"Saçmalıyorsun, dünün etkisi hala üzerinde olmalı. Şimdi kapatmam lazım, sonra ararım seni." diye konuşan arkadaşı telefonu suratına kapattı. Şaşkın şaşkın suratına kapanan telefona bakıp koltuğun üstüne koydu genç kadın. 

Kesinlikle dışarı çıkacak ve neler olduğuna bakacaktı. Kenara koyduğu tabaktan iki zeyitn ve biraz peynir ağzına atıp zorla bir parça da ekmek sıkıştırıverdi. Odasına geçip siyah saçlarını tepeden bir topuz yaptı ve üstüne bir hırka alıp dışarı çıktı Beren.

Kapıdan dışarı daha bir adım atmıştı ki mahşer yerine dönen İstiklal caddesi daha fazla ilerlemesine engel oldu. Dışarı da resmen kıyamet kopuyordu. Üzerinde farklı bir dilden bir şeyler yazan uçaklar tepede uçuyor, insanlar sağa sola kaçışıyordu.

"Allah'ım sen yardım et. Neler oluyor böyle?" diye kendi kendine mırıldanan Beren şaşkınlıkla açılan koyu kahve gözlerini insanların üstünde gezdiriyordu. En güvenli yerin evi olduğunu düşünerek kapıyı kapatıyordu ki bir el kapamasını engelledi.

"Yardım et!" dedi sarışın orta yaşlı bir kadın. Suratının yarısı parçalanmıştı ve Beren'den çaresizce yardım dileniyordu.

"Ne oldu? Nasıl oldu bunlar?" derken buldu kendini Beren. Hala olayın şokunu atlatamamış, gördükleri ile kusmanın eşiğine gelmişti.

"O yanan oda," dedi kadın, kapıdan yardım alarak güç bela ayakta dururken. "Önce röntgen odası patladı ve sonra şu uçaklar," Derince nefes aldı. "Uçaklar geldi ve sonra askerler. Ben bilmiyorum."

Kadın kapının önüne yığılınca Beren ne yapacağını bilemeyerek etrafına bakındı. Hızla yere, kadının kapının önüne yığılan bedenine eğildi. Üstü başı kan içinde kalmıştı kadının. Boynuna bastırdığı parmaklarında hissedemediği nabız ile eğildiği yerde arkaya doğru düşüverdi.

O sırada uçaklardan halatlar sarkıtıldı uzun caddenin zeminine ve yüzlerine siyah, kar maskesi takmış insanlar indi. İnenlerden biri Beren'in kapısının ağzında oturduğu yerde gördü ve dönüp ona doğru koşmaya başlayınca hızla kapıdaki kadının cansız bedenini itip kapıyı kapadı Beren. Kapının diğer tarafından gelen seslere aldırmadan odasına girdi. Kapıyı kilitleyip yatağın altına girdi. 

Çaresizce ne yapacağını düşünüyor, yaptığının bir çözüm yolu olmadığını biliyordu. Gözlerini sıkıca kapatıp düşünmeye çalışsa bile beyin hücreleri ona ihanet ediyordu.

Sıkı sıkı yumduğu gözlerini açtığında, yanında beliren insanları fark etti. Çığlık atarak yatağın altından çıkarken odasındaki diğer insanları gördü. Korku ile kalp atışları hızlanırken nefes almaya çalıştı. Odasında ki insanlar yangında ölen kişilerdi, izlediği haberde resimleri gösterilmişti.

"Gittiler mi?" dedi içlerinden biri. Doktor önlüğü giyiyordu ve yaşı muhtemelen ellilerinde olmalıydı. "Söyle bana, gittiler mi?" 

Adam, Beren'in yanına gelip omuzlarından tutarak sarsarken gözyaşları akmaya başlamıştı genç kadının. Güçlü ellerin arasından kurtulmaya çalışıyor ama adam tutuşunu daha da sertleştiriyordu.

Beren gözlerini yumup çığlık atarken bir anlık boşluğa düşme hissi ardından gözlerini açtı. Yatağındaydı.

Rüya görmüş ve uyurken rüyanın etkisiyle ağlamıştı. Yorganı yere düşmüş ve korktuğundan olsa gerek yatağını epey dağıtmıştı. Hala olanların rüya olduğuna inanamıyor, gerçekliği yüzünden etkisinden çıkamıyordu.

"Rüya mıydı yani?" dedi sessizce mırıldanırken.

Dolaptan bir hırka alıp biraz nefes alabilmek için dışarı çıkmaya karar verdi. Kapıyı açtığında karşılaştığı görüntü ile neredeyse küçük dilini yutacak duruma gelen Beren arkadaşının ona doğru koştuğunu gördü. Yaklaştıkça yüzünü daha net görüyor ve ayaklarının geri geri gitmesine engel olamıyordu. Yüzünün yarısı yoktu.

"Yardım et!"

Bir bölümün daha sonuna geldiiik.

Nasıl buldunuz bakalım :)

Destek olmak için, oy ve yorumlarını eksik etmeyin :)

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin