Tek tek katları çıkarken silüetini izledi pencereden. Sonunda en üst kata ulaştığında cama iyice sindi. Biraz sonra karşı dairede ışıklar yandı. Açık olan perde sayesinde içeriyi rahatça görebiliyordu. Bazen bir sapık gibi hissediyordu böyle olunca. Ama Hyunjin bunu bilmiyordu ve zaten onun özel şeylerini görmüyordu sonuçta diye düşünüyordu.
Hyunjin sinirli gözüküyordu. Onu bu şekilde ilk görüşüydü. Salona girer girmez çantasını koltuğa hışımla fırlatıp üstündeki oversize tişörtü çıkarıp banyoya yöneldiğini gördü.
Kalbi hızlanmış ve hızlıca kendi odasına koşup kendini yatağa atmıştı. Yanaklarının ısındığını hissediyordu. Kalkıp dolabından üstüne bir tişört aldı, tekrar salona gitti. Buradaki dairelerde mutfak ve oturma odaları birleşik olduğundan mutfağa giderken bir gözü de karşı daireye bakan penceredeydi.
Buzdolabının önüne geldiğinde kendine içecek soğuk bir şeyler alıp açtı. Gidip koltuğa oturdu. Utanıyordu. Daha az önce kendisini, Hyunjin'in özel yerlerini görmediği için sapık olmadığına ikna ediyordu.
Biraz sonra kulağına bir müzik sesi ilişti. Doğru ya, Hyunjin'in açtığı şarkıları kendisi de açıp onun ilgisini çekecekti. Çabucak oturduğu yerden kalkıp bilgisayarının başına gitti. Hoparlörünü oturma odasına götürürken bir yandan da Hyunjin'in açtığı şarkıyı tanımaya çalışıyordu.
Her şeyi ayarladıktan sonra kendi penceresini biraz aralık bırakacak şekilde açıp tanıdığı şarkıyı açtı bilgisayarından.
Hyunjin pencerenin önünde, pencereye ters olan koltukta üstsüz otururken kendi şarkısı bittikten sonra karşı daireden gelen sese kulak kesildi.
Bu sabahta aynı şey olmuştu. Kendi şarkısı bittikten hemen sonra karşı daireden de aynı şarkının çaldığını duymuştu.
İlgisini çekti. Elindeki kahvesiyle birlikte kalkıp pencerenin önüne geçtiğinde Jeongin hızla pencerenin önünden çekilip odasına koştu. Ev karanlık olduğu için gözükmeyecekti zaten ama yine de saklanma ihtiyacı duydu. 3 aydan beri ilk defa dolaylı yoldan da olsa onunla etkileşime geçebilmiş olmanın sevincini yaşıyordu.
4 dakikalıktı. Her sabah ve her akşam. Ona olan aşkını 4 dakikaya sığdırıyor ve ilgisini bekliyordu.
1 hafta sonra Hyunjin bu duruma alışmış, kendi şarkısı biter bitmez pencerenin karşısına geçip karşı daireye bakmaya başlamıştı. Elinde kahvesiyle tabi ki. Karşı daireden tanıdık şarkı sesini duyduğunda ise dudaklarına minik bir gülümseme yayılıyordu. Her geçen gün karşı apartmanda yaşan kişiyi daha da merak ediyordu.
Jeongin tahmin edebileceğiniz üzere çok mutluydu o zamanlar. Sabahları artık Yeji ve Hyunjin'i de görmüyordu. Hyunjin'in evine sinirli geldiği günden beri okulda hiç beraber görmemişti onları. Pek de umurunda değildi açıkçası. Hyunjin'in ilgisini çekmişti sonuçta.
Yine bir sabah Jeongin, Hyunjin'in şarkı açmasını beklemiş, şarkı bittikten sonra da bilgisayarından aynı şarkıyı açmıştı. Pencerenin biraz kenarında perdenin arkasında Hyunjin'in gelip kendi dairesine bakmasını bekledi. Birkaç dakika sonra Hyunjin hala gelmemişti. Uyuyakalmış olabileceğini düşündü.
Fakat hemen sonra Hyunjin'i gördü. Üzerinde gecelikleri olması gerekirken alışılmışın dışında bir şekilde özenle giyinmiş olarak gördü onu. Hyunjin aceleyle kapısını açıp çıktı evinden.
Jeongin kaşları çatık şekilde Hyunjin'in apartmandan çıkmasını bekledi. Çıktığında ise nereye gideceğini merakla izlemeye başladı. Hyunjin'in nereye gittiğini anladığındaysa şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırdı.