KAN.

148 6 0
                                    

Siktir. Siktir. Kafamdan geçirdiğim tek şey buydu. Takip ediliyordum garip sesler çıkaran birisi tarafından.

Belli etmeden kafamı sol omzumdan çevirerek göz ucuyla baktığımda, karanlıktan dolayı sadece gözlerini kapayan uzun siyah saçlar , üzerindeki siyah deri ceketi olan bir erkek görebildim.

Kafamı önüme çevirdiğimde az önce ki çocuk önümdeydi.Ve sonrasında hatırladığım tek şey bir çift kırmızı göz ve uzun köpek dişleriydi.

"Elis,söylüyecek misin artık dün gece sana ne olduğunu ?" dedi azarlar bir ses tonuyla Irmak.

"Konuşmak istemiyorum." sebebi korkmam değil , boynumdaki git gide büyüyen ağrıydı.Irmak'la yaklaşık 1 saat kadar sessiz durunca evden gitmesini istediğimi anlamış olmalıydı ki görüşürüz dercesine evden çıkmıştı.Boynumdaki ağrı için ne yapıcagımı düşünüyorken kapı çaldı. Nehir'in bir şeyini unuttuğunu düşünerek kapıyı açtım , karşımda kimse yoktu "Merhaba ? Kimse var mı ?" kimse yoktu.Tam kapıyı kapatıcaktım ki yerde duran bir siyah poşet gözüme takıldı.Etrafı kolaçan ettikten sonra poşetide alıp salondaki masaya geçtim.

Poşeti açtığımda bir kutu ile karşı karşıya geldim. Üzerinde bir not vardi ;"SENİN İÇİN." notu masanın kenarına bırakıp kutuyu yavaşça açarken bir yandanda boynumdaki ağrı yüzünden ölüceğimi düşünüyordum.Kutuyu açtığımda içinde kan bulunan bir torba ile karşılaştım. Sadece bakakaldım bunun benimle ne alakası vardı ? Kana bakarken boynumdaki ağrınında kesildiğini fark etmem iki saniye bile sürmemişti.Mutfağa gidip bir su bardağı alarak döndüğümde yapıcağım şeyin hayatımda ki en saçma şey olduğu kusursuzdu ama denemeye değerdi. Kanı,getirdiğim su bardağına doldurup ağzıma götürdüğümde bu yapcağım şey yüzünden hasta olacağımı hatta ölebiliceğimi düşünmeden edemedim fakat içimden gelen karşı konulamaz bir his kanı içmem için bana emir veriyordu sanki. En sonunda dayanamayıp tüm bardağı boğazımdan mideme boşalttım.İnanılmaz olan şey, bu kanın tadı bugüne kadar tattığım en lezzetli şey olmasıydı. Tarif edilemez lezzetteydi tadı.Boynumdaki ağrının yavaşça yok olmasıyla birlikte bir oh çekmem kısa sürmedi.Oldukça tuhaf görünen bu olay aklımda tek bir soruya işaret bıraktı ;

"Ya, daha fazlasına ihtiyacım olursa ?" bunu sadece zaman gösterirdi. Mutfağa dönüp akşam için bir şeyler hazırladığımda, sanki bir farenin artığını yiyecekmişim gibi geldi gözüme. O kadar iştahsız gözüküyordu ki gözüme bunu yemek yerine bir bardak kan daha almayı tercih ettim.Mutfaktan salona doğru sendeliyerek yürürken dişlerimdeki inanilmaz acıda eşlik etti bana. Kanı o kadar çok istiyordum ki , hızlıca bardağa boşaltırken etrafa saçılan kan damlaları zerre umrumda değildi.Kanı hızlıca yeniden mideme boşalttığımda birden gözlerimin kararması ve uzuvlarimdaki halsizlikle eş başladılar. En sonunda yere yığılmış , duyduğum tek sesin bir cam bardağın kırılma sesi olmuştu.

Gözlerim hafif hafif açılıyordu , kendimi yeni doğan bir bebeğin dünyaya merhaba demesindeki hissi yasıyordum suan.Adeta yeni doğmuş gibiydim. Her şey yeni başlıyordu sanki.Bir anda oturma odasındaki gelen televizyon sesiyle irkildim.Ayrıca kırılan bardağın cam parçaları neredeydi ? Bu sorularıma cevap vermek yerine sessizce mutfağa gitmeyi düşündüm ama oraya gidiceksem oturma odasının kapısından mutlaka görünürdüm.Bende yatak odamdaki beyzbol sopamı almak için sessiz ama bir o kadarda sürekli adımlar atarak ilerledim.Beyzbol sopasını iki elimle kavradıktan sonra yavaşça çıktım ve bir panterin avını avlamak için sessiz ama bi okadar tehlikeli adımlarını atarcasına oturma odasına ilerledim.Kapıya geldiğimde duvarın kenarından izledim sözde avımı. Odada sadece bir kız vardı.Hırsız olmadığı cok açıktı ki oturmuş televizyon izliyordu.Ve sırada panterin avını öldürmesi için üzerine atlıyacağı zaman gelmişti. Beyzbol sopamı tekrar kavradım iki elimle ve avımın önününe hızlı bir şekilde ilerleyip beyzbol sopamla vurucakken sadece bir el hamlesiyle sopayı ortasından parçalarına ayırdı ben olayın şokundayken burnumdaki acı ve yere düşüşümü hissettim sadece.Yerde yatıyordum öylece.Av değil avlanan olmuştum daha çok.Burnumdan ağzıma gelen kan tadı , yere düştüğümde kafamı yere vurmamın acısıyla avlanan olduğumu açığa çıkarıyordu.Odamdaki anonim kız koltuğuna tekrar geçti ve televizyonu kapatıp siyah ekrana baktı öylece , ta ki ben yerimden irkilip koltuğa kendimi fırlatana kadar.ikimizde birbirimize baktık dakikalarca göz göze.Kızın gece kadar güzel bir o kadarda ürpertici gözleri vardı."Söyle şimdi , kimsin sen ?" anonim kız benim evimde benim kim olduğumu soruyordu.Sessiz kalmayı tercih ettim konuşmak yerine , hala burnumdaki kan ağzıma süzülüyordu eşşiz tadıyla."Elis." kontrol edemeden ağzımdan çıkan bir cümleydi cevabım."Elis. Güzel isim." dedi siyah dudaklarıyla."Elis dün gece sana ne olduğunu biliyor musun?" diyerek devam ettirdi cümlesini.

"Evet, yani sanırım."

"Hayır bilmiyorsun."

"Sanırım."

"O zaman şunu bilmeni istiyo-"

"Yeter! Eğer artık evimden gitmezsen polisi arıyacağım!"

"Tabi , o kadarı bana engel olabilir zaten. Elis iyi dinle. Sen dün gece ısırıldın. Artık sende bizdensin. Artık bu koloninin bir parçasısın ve öylede olmaya devam edeceksin. Sen bizimsin. Eğer beni takip edersen anlamana yardım edebilirim."dedi ve koltuktan kalkıp kapıya doğru yürümeye başladı. Sadece takip etmekle kaldım, başka bir seçeneğim yoktu.Kapıdan adımımı attığım an bedenim sanki baska bir atmosferdeymiş gibi hissettim.

"Bizler koloninin bir parçasıyız ve öylede devam edecek. Doğar , büyür , ısırılır , dönüşür ve kolononin bir parçası olarak devam ederiz."dedi hızlı adımlar atarak.

"Nasıl yani ? Zombi miyiz şimdi ?" ortamdaki gerginliği yatıştırmak amacıyla espiri yaptım ama gülmek yerine yürümeyi bırakıp benim yüzüme sert gözlerle bakarak "Hayır, vampiriz."dedi son derece ciddi bir ses tonuyla.Olayın şokuyla dururken o hızlı adımlarına devam etti. "Nasıl yani ? bir çeşit şaka falan mı bu ?" şaka olmasını diliyordum.

"Hayır. Son derece ciddiyim.Sen artık Neonate'sin."

"Nasıl yani ?"

"Neonate'ler koloninin tabanını oluşturan sınıftır.Eğer vampirliğinin 5. ayına kadar hayatta kalabilirsirsen süre zarfında Neonate sınıfında olucaksın"

"Ya sonrası ?"

"Sonrasında Ancillae olarak devam ediceksin hayatına , Elder'ların alt sınıfı olan biz Ancillae'lar 5. ay ve sonrasındaki 300 yıl arasındaki zaman zarfındaki vampirlerizdir. Eğer büyük başarılar gösterebilirsen süre zarfına takılmazsın.Elder'lara hizmet etmekle görevlendirilen biz Ancillae'lar 300. yılımıza kadar bu sıfatla mühürleniriz. Ve sonrasında ise en büyük rütbe olan Elder'lar vardır.Elder sınıfı görebiliceğin en tehlikeli ve en güçlü sınıftır.Yaşadığı zaman zarfında bir çok güz kazanmış ve yenilemez hale gelmiştir."

Bir an duraksadım.Sebebi ürkmem değil , 5. aya kadar hayatta kalma sebebiydi.Hayatta kalmam gerekiyorsa kaçmam gereken bir avcı daha vardı.Düşündüğüm bu şey "Hayatta kalmak mı ?" sorusunuda ağzımdan bir anca çıkarıvermişti. "Evet hayatta kalmak.Çünkü vampir avcılarının en kolaylıkla avladığı ayrıcada bir Neonate'nin kendisini vampir olduğunu kanıtlıyabiliceği ilk sınıftır Neonate."

KoloniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin