Başarısızlık.

35 0 0
                                    

"Ancillae olup olmadığımı kim belirleyecek ?" diye sordum Deniz'e. Yaklaşık beş dakika kadar cevap alamadıktan sonra , en sonunda "Bir Elder tarafından." diye çıkıverdi ağzından.

"Sen belirliyebilir misin yani ?"

"Ah ! Lütfen Elis daha bir haftadır Elder'ım. Gidip Elder'ıma sorunca cevabını alırsın."

"Eski Elder'ına."

Ara sokakları geçtikten sonra Koloni'ye geri döndük. Deniz tek başına görüşmek istediğini söyleyip beni dışarıda bıraktı. Duvara sırtımı dayamış etrafı izlerken diğer vampirlerin benim gibi olmadığı çok açıktı. Hepsi çok ciddiydi ve gözlerinden tehtidler akıyordu adeta. Ben etrafı incelerken sol tarafımdaki hareketlenmeyle beraber kafamı sola çevirdiğimde siyah ceketli , gece kadar siyah gözleri olan bir çocukla göz göze geldim. Utancımdan kafamı hızla çevirerek eski pozisyonumu aldığımda Deniz evden çıktı ve bana bakarak "Sanırım başaramadın , eğer Ancillae olmak istiyorsan sanırım o kızı öldürmen gerekecek." dedi.

Hiçbir şey demeden uzun adımlarla orayı terkettim. Artık gücümü kontrol edebiliyorsam avcının avını kovalamasının zamanı gelmiş demekti. Beni yakaladıkları odaya geri dönmek için ilk parka sonrada yangın merdivenlerinden çıkarak binanın üzerine çıktım. Odaya geri girdiğimde tamamen temizdi. Tüm kargalar yok edilmiş hatta ve hatta odaya sanki hiç dokunulmamış görünmesi için duvarlara büyük darbeler vurulmuştu. Odadan geri çıktım ve binanın tepesine oturdum. Elbet buraya dönecekti. Benim Ancillae olmak için ona ihtiyacım varsa onunda Ret olması için bana ihtiyacı olmalıydı. Bekledim , bekledim ve bekledim ta ki hava kararıncaya kadar. Hiç bir sonuç alamayıncada merdivenlerden inerek parktaki bankıma geri döndüm. Oturdum ve dolunaya arkadaşlık ettim. Bir müddet sonra sıkılınca sol banktaki çocuk dikkatimi çekti çünkü Beyaz Karga'nın sağ elindeki dövmenin aynısı onun sağ elindede vardı. Yavaşça ayağa kalktım ve çocuğun yanına oturdum. Bana bakarak "Beni öldürmek mi istiyorsun ?" diye sordu. Tam ağzımı aralıyarak hayır cevabını verecektim ki "Hayır istemiyorsun çünkü burada çok kolay farkedileceğini düşünüyorsun." diyerek benden önce davrandı. Sanki aklımı okuyordu. Ayağa kalktı ve "Bu arada aradığın kızın yerinide bilmiyorum" diyerek uzaklaşmaya başladı. Ona doğru koştum ve sağ omzundan tutup kendime çevirdim.

"Bu kadar çok şeyi nasıl biliyorsun ?" dedim.

"Tekrar görüşeceğiz merak etme."

"Nerde o ?"

"Dedim ya , tekrar görüşeceğiz" dedi ve elimi hafifce iterek ağır adımlarla yavaş yavaş uzaklaştı. Nasıl görüşeceğimizi düşünerek evin yolunu tuttum. Ara sokakları geçtim ve evime geri döndüm. Kapıyı açtığımda masada bir bıçak karşıladı beni. Çok açıktı ki duvarlara yazı yazılmam isteniyordu yine ama bu sefer kendi kanımla. Bıçağa yaklaştıkca yanında bir de defter olduğunu da farkettim. Elime alıp incelediğimde bu defter ev bana verildiğinde masadaki çantada duran defter olduğunu anladım. Yatağıma oturup defteri incelediğimde avcılarla ilgili her şey anlatılıyordu. Ellerinde ki arma , nasıl örgütlendiklerini ve daha nicesini yazan bu defter, bir Avcının asla ona bahşedilen avını öldürmeden Ret olamıyacağınıda yazıyordu. Bu da demekti ki Beyaz Karga geri dönecekti benim için. Yatağımdan hafifçe kalktım ve masada dik olarak saplanmış siyah bıçağı aldım , elimi kesmek için bıçağı elime dayadığımda bunun çok saçma olduğu düşüncesi bir saniye bile aklımdan çıkmıyordu. En sonunda gözlerimi kapattım ve bir anda hızlıca elimi kestim. Gözlerimi açtığımda elim kırmızılara boyanmıştı ama acı hissetmiyordum. Aksine hoşuma bile gitmeye başlamıştı. Duvara yazdım avcıyla karşılaştığımı ve nasıl anlık değişimler yaşadığımı. Ardından üstümdeki t-shirt'ümden bir parça kopararak elimi sardım ve uyudum.


Uyandığımda saatin 12.35 olduğunu görmemle beraber hemen ayağa dikilip kalktığımda masamda yine bir şeyler vardı. Bir çanta ve bir miktar para. Çantayı yine sırtıma asıp evime doğru koşmaya başladım. Yani gerçek evime. Koşarken kaç insana çarptığımı ve kaç çeşit küfür edildiğini sayamadan evime vardığımda kapıya yavaşça yaklaştım ve anatarımı çıkararak kapıyı açtım. Etrafa bir göz attıktan sonra içeriye girmemle odama çıkmam bir oldu. Kırmızı gardolabımı açtım ve seçmeden ne bulursam çantama doldurdum. Artık burada kalmıyacaktım sonuçta. Gardolapla işim bittiğinde merdivenlerden hızlıca mutfağa inip kendime bir sandviç hazırladım ve dışarıya çıtkım. Bir kaplumbağanın tembelliğiyle yürürken o çocuğun geri dönüp dönmüyeceğini düşündüm. Yani dünkü çocuk. Ayrıca Beyaz Karga bir gün geri dönücekti ve eğer ben onu avlamazsam , av ben olacaktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 02, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KoloniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin