Kargalar.

45 2 0
                                    

Kafamı aniden sağıma çevirdiğimde beline kadar uzanan kusursuz kumral saçlar , çimen yeşili gözleriyle bana bakan bir kız oturuyordu yanımda. Cevap vermek için ağzımı araladığımda bir an cevap vermemenin daha iyi olucağını düşündüğümden dolayı geri kapattım. "Çok konuşmuyorsun anlaşılan , ha ?" ona cevap vermiyordum çünkü yakınlaşırsak onada zarar verebilirdim. Hızlı bir şekilde oturduğum banktan kalkıp , içinde eşyalarım bulunan göğsümden çapraz geçen siyah çantayı üzerime asıp hızlı adımlarla kaçmaya çalışırken bu sefer omzumda bir el hissedip zorla döndürülmem bir oldu. Sert gözlerle bana bakarak "Bugün benimle geliyorsun , aciz yaratık" dedi , o tatlı kız gitmiş bir anda başkası gelmişti sanki. Sağ elinde herhangi bir çeşit armaya benziyen dövme vardı. Ani bir sinir ile çenesine yumruk atarak parkın karşışında bulunan binalara doğru koşmaya başladım. Caddeyi , sanki bir mısır tarlasında özgürce koşuyormuşcasına dikkatsiz ama kusursuz bir şekilde geçerken arkamdaki ayak seslerini çoktan fark etmiştim. Binanın yangın merdivenlerinin kapısı açıktı ama ara sokakta cok temiz görünüyordu, iki yoldanda kurtulabiliceğimi düşünürken kontrolsüz bir his beni merdivenlere çekti. Kırmızı kapıdan hızlıca geçip binanın yukarısına ikişer ikişer çıkarken yine etrafı bulanık görmeye başlamıştım bile. Binanın tepesine çıkınca gidecek bir yer olmadığını fark etmemle , yüzüme sert bir yumruk yemem bir anda gerçekleşmişti. Karşılık vermek için gardımı aldığımda çoktan ikinci bir yumrukla yere mıhlanmıştım. Kız , ben yerde öylecesine yatarken kafamın yanına eğilerek "Bugün senin son günün." dedi ciddi bir ses tonuyla. Bu kimdi ve niye beni öldürmek istiyordu ? Belkide bir avcıydı , sağ elimle sert bir yumruk vurdum ve kendisine gelmeden önce hızlı bir şekilde yattığım yerimden kalktım ve kaçmak için binanın yangın merdivenlerine gittiğimde belkide Ancillae olmam için gereken başarınun bu olduğunu düşünerek bir an duraksadım ve kızın yanına geri dönmeyi düşündüğümde o çoktan gelmişti elinde kalın bir hançeriyle. Belkide bugün öleceğim gündü ama savaşmadan ölmemem gerektiğini biliyordum. Elinde bir gümüş hançerle karşıma geldiğinde bodoslama girmek yerine ilk adımı onun atmasını bekledim gardımı alarak.

"Belkide artık pes etmelisin vampir ?"

"Siktir ordan." dedim orta parmağımı kaldırarak.

Elinde tuttuğu gümüş hançerini iyice kavradı ve "Öl o zaman." diyerek üzerime doğru koşmaya başladı. Belkide şuan , tam olarak bir binanın üzerinde , hayatımda son kez şansımı denemeye karar vererek kumral kıza doğru koştum cevap niteliğinde. Kızla burun buruna geldiğimizde karnımda bir acı hissettim ve vücudumdaki halsizlikte hemen ardından geldi. Bu sefer kontrolsüzlüğümden değildi. Bu sefer ölüyordum. Yere düştüğümde artık hayatımın sonu gelmişti , yavaşça kapanan gözlerim , vücudumdaki halsizlik , havada uçuşan güvercinler ve önümde duran kumral kız. Bunlar hayatımın son anlarındaki şeylerdi. Gözlerim yavaş yavaş kapandı ve uykuma daldım. Sonsuz uykuma.


Gözlerime vuran parlak ışıkla beraber açtım gözümü , elimle gözlerime bir gölgelik yapmak isterken elimi kaldıramadığımı farkettim. Gözlerimi yavaşça açarak ellerime baktığımda bir sedyeye bağlıydım. Üzerimde kıyafetlerim duruyordu fakat çantam hemen yan masadaydı. Cantam iyice kurcalanmış ve içindekileri odanın dört bir yanına fırlatılmış olduğunu farkettiğimde içeriye siyah kostümleriyle birilerinin girmesi bir oldu. Üzerlerinde vücudunun her yerini kapayan siyah bir çarşaf , yüzlerinde ise bir kargaya benzeyen uzun siyah gagalı ve yüzünün diğer taraflarını kapatan bir maske vardı. 4 kişi odaya girdi ve ikisi sağımda ikisi solumda olmak üzere sedyenin yanlarına geçtiler. En sonunda bir kişi daha girdi fakat bu kişi diğerlerinin aksine beyaz giyinmiş , gagası ve maskesi beyazdı , elinde keskin görünen bir hançer vardı.

"Kafasını bağlayın" dedi beyaz karga. O an 2 kişi yüzümü tavana bakabileceğim şekilde kaldırmış diğer ikiside kafamın öyle hareketsiz durması için kemeri ayarlıyordu. Tavana doğru gözlerimi açtığımda parlak ışığın arkasında kanlarla "GÖLGENİN TA KENDİSİYİM." yazıyordu. Odanın bir köşesine ışık yetişmiyor , gölgede kalıyordu. Aniden 4 siyah gaga bir şeyler gevelemeye başladı.

"Ne ga giv âla. Ya ga ad la. Yüce avcıların avcısı Kolin ! Bu av bugün Ret rütbesine erişecek avcımız için bir kurbandır !" ardından bir hançerin kılıfından çıkış sesini duydum ve o an oda birden soğumaya balşadı , tavandaki ışık bir sağa bir sola sallanarak yanıp sönüyordu. Tenime buz gibi bir gümüşün hafifçe asağıya keserek indiğini hissettiğimde ışık gitti ve yaklaşık 5 saniye sonra geldi ardıdan bir kafanın kırılma sesi de hemen arkasından geldi. Tenime değen gümüş hançer üzerimden düşerken kavga sesleri duyuluyordu. Yanıma bir kişi daha geldi bu seferki insandı , ne maskeli ne çarşaflıydı , boynumdaki kemeri çözdü , kafamı kaldırdığımda kavgada olan kişi Deniz'di. Yerde siyah kargalardan birisi yatıyordu , diğer üçü de Deniz'i durdurmaya çalışıyordu , beyaz karganın nerede olduğunu düşünürken sol taraftan gelen bir kesme sesiye irkildim ve kafamı sola çevirdiğimde kemerimi çözen herkimse boğazından kesilmiş , yerde yatıyordu. Kafamı Denize çevirdiğimde diğer üç siyah karga Deniz'i yere yatırmış hareketsiz bir şekilde tutuyorlardı. Beyaz karga saçımı okşuyarak yanımdan geçti ve Deniz'e doğru eğildi. Üzerindeki siyah tişörtü yırtıp hançeri midesine dayadı ve o sözleri tekrar gevelemeye başladılar.

"Ne ga giv âla. Ya ga ad-" yine olmuştu. Etrafımdaki sesleri duyamıyordum yine. Damarlarımda akan vampir kanı hızlanmıştı yine. Sesleri tekrardan duymaya başladığımda kükrememle irkildi hepsi. Köpek dişlerim olağanüstü bir şekilde aniden uzamıştı. Sağ kolumu tutan kemeri sedyeyle birlikte parçaladım ve hemen ardından diğerlerini parçalamam hemen ardından geldi. Ayağa kalktığımda hepsi bana bakıyordu. Siyah kargalardan birisi bana doğru ilerlerken kafasını tek elimle tutup yere mıhlamam aniden ve kontrolsüz bir şekilde olmuştu. Elimle gırtlağından tuttum ve güçlü bir şekilde geri çekmemle parçaladım boğazını. Etrafı bulanık ama temiz bir şekilde görüyordum. Sert gözlerle diğer iki siyah kargaya baktığımda sağdaki elindeki hançeri kaldırıp Deniz'in karnına batıracakken nasıl olduğunu bilmeden hançeri tuttuğu elinin bileğini tek elimle sıkarken acı sesleri yükseliyordu odada. Ve hemen ardından kemiğin keskin kırılma sesiyle diğer siyah karga çoktan ortadan kaybolmuştu. Deniz yanındaki ahşap kahverengi masaya dayanarak ağırca kalktığında odadaki kükremem her yerde yankılanıyordu. Etrafı gözümle hafifçe incelediğimde kan gölü denilebilirdi. Köpek dişerim yavaşça kendi normal hallerine geri döndü , damarlarımdaki kan ve görüş bozukluğumda eşlik etti. Denize baktığımda benimle gurur duyuyormuşcasına bir gülüşü vardı.

"Beyaz Karga nereye kayboldu ?" dedim kuşkulu bir ses tonuyla.

"Kaçtı sanırım." dedi. "Bugün yaptığın çok kusursuzdu Ellis." diye devam ettirdi cümlesini. Uzun adımlarla odadan çıkarken eşlik etmemi istediği belliydi. Odadan çıktığımızda bir binanın üstündeydik. Yüzüme vuran tatlı rüzgarla birlikte "Artık Ancillae olmak için gerekli bir başarı olsa gerek bugün yaptığın" dedi Deniz.

"Hadi eve gidelim" diye devam ettirdi cümlesini ve merdivenlerden aşağıya inmeye başladık. Artık bir Ancillae'ydim sanırım. "Bu kadar basit miydi ?" dedim aşağlar bir ses tonuyla.

"Arık her şey yeni başlıyor Elis. Kendini artık şimdiye hazırla."

"O kimdi ? Yani benim boğazımı çözen kişi."

"O da bir Ancillae'ydi. Bana hizmet etmek için görevlendirilmişti."

"Hizmet etmek mi ? Elder'mı oldun sen ? Bir saniye , ne zamandır baygınım ?"

"Sanırım iki haftadır."

Deniz'in hayran duyulası bir soğuk kanlılığı vardı. Ama soğuk kanlılığına hayran olmak yerine o anın tadını çıkarmak en iyisi olsa gerekdi.

KoloniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin