Drrrr
Hmmmmm uykum var bu ne
Drrrrr drrrrrr
Hmmmmm
Drrrrr drrrrr
Ahhhh tamam tamam kalktım
Telefonumdan gelen alarmı yavaşça kapattım
Telefonu şarjdan çekerek saate baktım
Günlerden cumaydı galiba offffff yine okul var
Yatakta biraz İnstagram da takıldıktan sonra ayağa kalktım. Lavaboya gittim. Elime suyu doldurduktan sonra yüzüme çarptım
Aynaya baktığımda çok yorgun göründüğümü fark ettim. Gülümseyerek "Bugün akşama Hinata'yı çağırayım o ne yapacağını bilir"
Dedim kendi kendime
Hinata okulda bana yardımcı olan tatlı biriydi
Üstümü değiştirmek smacıyla dolabıma doğru yöneldim. Beyaz bir gömlekle siyah bir kot pantolon giydim okul için en uygun tarz buydu bence
Üstüme giyindikten sonra telefonumu alarak
Aşağıya indim
Mutfağa girip girmeme konusunda kararsız kalırken telefonumdan gelen sesi duydum alarmım sanarak Hızlıca " kahretsin" diyerek koştum anahtarı aldım koşarak siteden çıktım saate baktığımda sadece bir arama olduğunu fark ettim orada oturup ağlayabilirdim
Sinirim bozulduğu için oflayarak metro durağına doğru yürümeye başladım yolda her zaman durduğum kafeyi gördüm
Kahve moralimi yerine getirir diye düşünerek kafenin içerisine girdim
Kafede 3 kişi sıradaydı sırami beklerken telefonda dolaşıyordum. Sıra bana geldiğinde sert bir şeyler söyledim
Zaten başım ağrıyordu bu beni kendime getirirdi kahvemi aldığımda kasiyere teşekkür ederek çıktım
Metroya bindiğimde baş ayrımın iyice arttığını fark ettim yüzüm çok asıktı
Üniversitenin bulunduğu mahalleye geldiğimde indim
Yolda yürürken belime dolanan el ile titredim arkamı döndüğümde gülerek
- Diluc
- Y/N
- Nasılsın
- İyiyim ama sen değilsin
- Hiç suratını asma beyefendi bir sürü ödevim vardı
- Her gün öyle diyorsun
- Hı hı
- Bugün derslerimiz çok ağır ne içiyorsun
- Expresso
- Aci değil mi ve sen acıdan haz etmesin
- Acı olabilir ama bugün için gereken buydu
- Haklısın
Dedi böyle konuşurken üniversitenin girişine geldiğimizi fark ettim içeriye girdiğimde tüm öğrencilerin girişte toplandığını fark ettim. Diluc'a baktığımda onunla şaşırdığını fark ettim
Yavaşça yanlarına gittik
Hinata üstüme atlayarak beni karşıladı
- Y/N
- Hinata ne oldu
- Bugün herkese çözmesi zor bir dava vereceklermiş ve çözersek erken ehliyet ile avukatlık vereceklermiş
Bunu duyduğumda hemen öğretmeni dinlemeye başladım
Öğretmen
- Sevgili öğrenciler hepinizin duyduğu gibi herkese birer dava vereceğiz ve bu davaları çözmeye çalışacaksınız. bu davalar kolay davalar olmayacak kazanmak için çok uğraşacaksınız o yüzden herkese 1 ay vereceğiz ilk çözen gibi birşey yapmayacağız bu nedenle sakince çözmeye çalışabilirsiniz. Şimdi herkes sınıfına gitsin sınıfta herkesin sırasının üzerinde dava dosyaları bulunuyor. Okulumuz bu bir ay içerisinde açık olacak fakat ders işlenmeyecek başarılar diliyorum
Bunu duyduğumda hinata ile konuşmadan yavaşça sınıfa çıktık sınıfa girdiğimizde hemen sıramın yanına gittim
Sıramın üstünde çok ince bir dosya duruyordu dosyayı hemen açmadım ve kütüphaneye gitmeye karar verdim. Hinataya kütüphanede sakince çalışmak istediğimi söyledim o da buju anlayışla karşıladı
Kütüphaneye gidip telefonumdan hafif bir müzik açtım AirPortumu takarak sandalyeye oturdum
Dosyayı açtığımda çok az bilgi olduğumu fark ettim bu canımı sıkmıştı. Dosyayı okumaya başladığımda dosyanın çok ilginç olduğunu fark ettim
Bir cinayet mahallinde 10 kişilik bir suikast kanıt yok ipucu yok çok sinir bozucu ama garip olan bu değildi. Garip olan bu davayı alan önceki avukatların garip sebeplerle ölmesiydi. Kütüphanedekiler rahatsız olmasın diye dışarı çıktım dışarıda ağacın kenarında boş bir masa buldum oraya oturarak dosyanın hepsini okudum. Dosyayı okudukça merakım arttı. İşe koyulmalıyım diyerek önceki avukatların bilgilerini araştırarak buldum. Hemen telefonumu alarak en son ölen Avukatın kayıtlı aile numarasını aldım
En son ölen avukat bir hafta önce silahla vurulmuştu. Bu dikkatimi çekmişti. Konuştuğum kişi kız kardeşiydi adı Lily idi. Kendimi tanıttıktan sonra oyalanmadan konuya girdim
- Acınızı debreştirmek istemezdim fakat nasıl öldü
- Anlıyorum önemli değil zaten acıyı az çok atlattım. Abim ölmeden önceki bir kaç gün çok garip davranıyordu. Keşke avukat olmasaydım gibi şeyler diyerek beni çok sinirlendiriyordu çok stresli her yaptığı işe korkarak yaklaşıyordu ölmeden önceki sabah çok stresliydi ve bir davayı bırakacağından bahsediyordu kazanırsa çok iyi olacağını söyleyerek ona engel olmaya çalıştım abim ben bunları dedikçe yüzü soldu ve daha kötü oldu o gün akşam abimden seni çok seviyorum diye bir mesaj geldi. Bunu gördüğümde ona ulaşmaya çalıştım ama hiçbir telefonumu açmadı sonra polise haber vermeyi akıl ettim. Polis bana geri ulaştığında onun...
- Anlıyorum peki hiç telefonumda ya da farklı bir yerden tehdit aldığını söyledi mi
- Hayır söylemedi
- Tamamdır tekrar kusuruma bakmayın
- Önemli değil dava için iyi şanslar ve be olur kendinize dikkat edin
- Merak etmeyin bayan beni öldürmek isteyen iki kere düşünmeli
- ...
- İyi günler
- Size de
Telefonu kapattığımda diğerlerinin durumunu merak etttiğim için hinatayı aradım
Hinata
- Alo
- Hinata ne yaptın
- Y/N canım çok sıkılıyor
- Ne oldu yoksa çok mu zor
- Hayır aşırı basit iki güne bitiririm senin ki nasıll
- Benim ki aşırı zor bilgi yok ipucu yok kanıt yok 10 kişilik suikast
- Neeee!
- Önceki avukatlar bilinmeyen sebeplerle ölmüş okul galiba benden kurtulmaya çalışıyor
- Y/N kendine dikkat et
- Merak etme Merak etme beni öldüremezler
- Y/N kendine o kadar güvenme
- Hmmm o değilde bugün akşam eve gelsene yüzümle kaç haftadır ilgilenmiyorum sen de bunun farkındasın
- Evet çok yorgun görünüyorsun
- O yüzden yanında maske getirmeye ne dersin bakım yaparız
- Ağağağağağağ evet bakıma bayılırım
- Biliyorum biliyorum
- O zaman saat 21.00 gibi geliyorum
- Tamam bekliyorum
Gülerek kapattım kahvemden bir yudum daha alıcakken kahvemin bittiğini fark ettim aşağıda herkese açık kafeye doğru yola koyuldum. Başımın ağrısı iki katına çıktığını fark ettim. Kafeye gittiğimde kadına siparişi verdim ve elimle kafamı ovalamaya başladım bu dava bana sinir krizi geçirtecekti. Sanki çözümü olmayan bir davanın ortasında sıkışıp kalmıştım. Ne yapabilirdim ...
Ben bunları düşünürken yanıma okulda hiç görmediğim bir çocuk geldi
Kahverengi saçları vardı. Bir gözünde sargı vardı. Benden bir iki yaş büyük duruyordu 16 yalındaydı sanırsam. Ben çocuğu çaktırmadan incelerken çocuğun bana dönüp gülümsediğini fark ettim. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken çocuk bana eğilerek "dava konusunda bol şans" dedi. Bunu duyduğumda bir anda dona kalmıştım dava mı o bunu nereden biliyordu. Avukatlık okumanın verdiği soğukkanlılıkla bu şaşkınlığı gizledim çocuğa anlam vermeyen bakışlarla baktım ve ardından teşekkür ederek kahvemi aldım ve kafeden çıktım. Kafe görüş alanımdan çıkana kadar hiçbirşey olmamış gibi stres yapmadan yürüdüm. Kafe görüş alanımdan çıktığında koşarak kütüphaneye gittim. Kütüphaneye girdiğimde bahçesine çıktım ve dosyayı aldım içeri girdim. Kütüphanede kimsenin kalmadığını
Fark ettim. Kütüphanenin kapısını kapatıp kilitledim. Öğrenciler genellikle bu saatlerde evlerime dönerdi. Bu nedenle şu an rahatça seli olarak düşünüp ne yapmam gerektiğini kendi kafamda tasarlayabilirdim. Saat 17.30'du
Saat 20.30'a kadar zamanım vardı sonra hinata için eve erken gidip hazırlık yapıcaktım. Telefonuma 20.30 için alarm kurduktan sonra
Kütüphanenin ortasında duran kara tahtanın yanına gittim. Kafede karşılaştığım çocuğu zihnimden çıkararak davaya odaklandım
Olay diye başlık atarak tüm bildiklerimi tahtanın üzerine yazdım. Yazmayı bitirdikten sonra bildiklerimin de serinden geçtim
10 kişilik suikast bir derenin yanındaki kapalı fabrikada gerçekleşmiş. Bir nakliyat firması kimse görmesin diye oraya gelen eşyalarını koymuş. Eşyaların korunması ve dizaynı için 10 kişi tutulmuş depoya diğer sabah geri geldiklerinde 10 kişiyi ölü halde bulmuşlar aynı şekilde malzemede yokmuş
Biraz düşündükten sonra elimde çok az bilgi olduğunu fark ettim zaten bu olay için tutulan tüm dedektifler olayı geri bırakmış. En son davayı bırakan dedektif " bu dava lanetli " diyerek bırakmış. "Ufffff bu nasıl bir dava ya"
Saçım gözümün önüne gelip durduğu için salaş bir topuz yaparak bağladım . "Keşke yanımda dinlendirici gözlüğümü getirseydim" tahtaya tam 20 dakika boyunca baktım aklıma yapacak bir şey gelmeyince kütüphanenin eski suç kayıtlarına bakmayı akıl ettim. O bölüme gidip bu tarz suç kayıtlarının bulunduğu kitaba baktım bir davayı fark ettim. dava bu davaya aşırı benziyordu
İkisindede ipucu yok kanıt yok . Yapılan suikastler tıpatıp benziyordu. Masanın üzerindeki ajandamı alarak arka Notlar kısmına davayı not ettim
Saate baktığımda saat 20:00 'dı. Davaya baktıkça sinirlendiğim için erken çıkmaya karar verdim. Tahtanın fotoğrafını çektim ve güzelce temizledim. Dosyayı dün akşam dolabıma bıraktığım dosya çantama yerleştirerek okuldan çıktım
Telefondan hareketli bir müzik açtım ve baş ağrımı unutmaya çalıştım. Metro durağına geldiğimde gökyüzünün çok güzel göründüğünü fark ettim
Gökyüzüne bakarken yanıma oturan çocuktan habersizdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bungou Stray Dogs x Reader
Teen Fiction"Bu kadar ileri gidemezsin" Dedi elimdeki silaha korkarak bakarken. Silahın namlusunu başıma döndürürken konuştum. "Emin misin?" Diğerlerinin arkadaki konuşmalarını, yalvarmalarını duymamazlıktan geliyordum. Bunu yapmak zorundayım değil mi? Yoksa...