Öylece kalakalmıştım. Gözlerinin içine bakarken o dibime girip kafama silah doğrulttu. Bunun üzerine kendimi iyice tehlikede hissettim. Hemen gücümü kullanarak kendimi korumaya aldım. O benim ani hareketime karşı kırmızı çizgiler halindeki gücünü aktive etti tekrar. Bana bir şey yapamazdı. Çok cesurdu ya da öyle davranmaya çalışıyordu. Gülümsedim.
-Tamam hadi sakince konuşalım.
Dedim ona bakarak. O bunu kale almayarak saldırıya geçti. Bende gülerek onunla savaşmaya başladım. Yaptığı her şey çok tahmin edilebilirdi. Bunu üzerine bir şey öğrendim. Tanımadığım o kişinin stratejisi tamamen yanlıştı. Sadece karşısındaki kişiyi hızlıca öldürmeye çalışıyordu. Hareketlerini önemsemiyordu. Bunun üzerine o hala bana saldırırken ve bende ondan kaçarken konuştum.
-Yaptığın hamleler çok tahmin edilebilir bu da demek oluyor ki burada öğrencisin. Ceketinden anlayabileceğim üzerine büyük ihtimalle öğretmenin Dazai. Onu örnek almaya çalışıyormuş gibisin. Neyse bu konuları atlayalım. Sana stratejik bir öneri vereceğim. Karşındaki kişiyi hızlıca öldürmeyi kafana koyup işleri mahvediyorsun. İlk önce bir düşün. Karşındaki belki de senden daha güçlü. Neyse çok konuştum. Adın ne?
Ben bunları söylerken o daha da sinirleniyordu. Ama en sonunda saldırılarını durdurdu ve adını söyledi.
-Akutagawa Ryunosuke
Kendime çeki düzen verirken konuştum.
-Tanıştığımıza memnun oldum Akutagawa-kun. Senle iyi anlaşacağız gibi.
Konuşmamı bitirdiğimde el sıkışmak için elimi uzattım. Ama elimi sıkmak yerine elime silahını koyunca yanlış anladığını anladım. Elime silahı verdikten sonra diz çöktü ve odaklanmaya başladı. Aklıma tek bir şey geldi o da Dazai kesinlikle acımasızı. Elimdeki silahın güvenlik kilidini kapattım ve mermi var mı diye kontrol ettim. Ardından Akutagawa'nın kafasına nişan alıyormuş gibi yaptım amacım onu vurmak değildi ama mermiyi nasıl tutacağını merak etmiştim. Hazır olmasını bekledim. Ve 3 2 1 BAM
Akutagawa mermiyi tutamamıştı. Ama ben ona ateş etmemiştim. Merminin kendisine gelmediğini anlayınca kalkıp anlamamış bakışlar attı. Konuştum.
-Sadece arkadaş olmak istemiştim. Niye hemen elime silah verdin ki?
Akutagawa konuştu.
-...A-arkadaş mı?
Böyle dediğinde o kadar komik gözüküyordu ki gülmemi tutamadım. Kahkahalarım sessiz ortamda yankılanırken o bana hala saf saf bakıyordu. Gülme krizim bittiğinde konuştum.
-Kusuruma bakma tepkin aşırı komikti. Ah bu arada adımı söylemedim. Adım Y/n tanıştığımıza TEKRAR memnun oldum.
Sözüm bittiğinde yine elimi uzatmıştım. O elimle bakışırken dayanamadım ve elini zorla sıkıp gülümsedim. Akutagawa hala elimize bakarken ben yine bir kahkaha patlattım. Tanrım bu çocuğun sorunu ne çok tatlı.
Ben bu şekilde akutagawayı incelerken ve kahkahalara boğulurken yanıma gelen kişiyi fark etmemiştim ama Akutagawa fark etmiş olacak ki hemen elini çekti ve eğildi. Yanımdaki kişiye bakmadan konuştum.
-İzin Verde biraz eğleneyim Dazai
Dazai güldü.
-Akutagawa ile mi eğleniyordun. Normalde çalışması lazımdı. Onu niye böldün?
-Sen niye biz konuşup tanışırken bizi böldün?
-Soruya soruyla karşılık vermeyi çok seviyorsun.
-Evvet
Bu sırada Akutagawa bana öyle bir bakıyordu ki. Eminim bunu beklemiyordu. Gülümsedim ve ona ek salladım aynı şekilde dazai'da kolundan tutul sürüklemeye başladım.
-Görüşürüz Akutagawa-Kuuuuun
Merdivenlere yönelip oradan uzaklaştığımızda Dazai bir anda beni kolumdan çekti ve kucağına aldı. Ben bir anda olan şey ile şaşırırken o bana sırıtıp konuşmaya başladı.
-Y/n yaptığın çok ayıp. Bilmediğin yerlere girip çıkmamalısın bu yanlış. Bilmediğim insanların işini bölmemelisin bu da yanlış.
-Sende Dazai birisiyle asla bu şekilde konuşmamalısın bu yanlış. Bir insanı bir anda kucağına almamalısın bu taciz. Bir insanı zorla buraya getirmemelisin bu suç. Birisini-
Dazai sözümü kesti.
-Tamam anladım anladııım
Güldüm. Beni indirdiğinde konuştum.
-Mori nerede?
-Hayır Y/n-chan ona Mori-san demelisin.
-hm hm tabi.
-Seni ikna etmek zor. Neyse karşı büyük odadadır. Ya da iş için çıkmıştır. Neden sordun?
-Avukatlığa devam etmek istiyorum. O yüzden istediklerinizi yaparken yüzümü göstermeyeceğim. Bununla ilgili konuşacaktım. Ve aynı şekilde telefonumu da geri istiyorum. Yoksa sizin için sıkıntı oluşacak benim için değil.
Bu sözlerim üzerine Dazai sadece başını salladı. Bende bunu üzerine odaya doğru yürüyüp kapıyı çalmadan hızlıca girdim.
.... Girmez olaydım. Karşımda sarı saçlı sadece iç çamaşırlarıyla duran küçük bir kız etrafta zıplayıp kaçıyordu. Mori ise ona mavi bir elbise giydirmeye çalışıyordu. Tanrım suçum neydi de bana bunları gösterdin. Burada olduğumu belli etmek için öksürdüm. Bunu üzerine mori beni gördüğünde hemen toparlandı aynı zamanda sarı saçlı kızda üstüne bir şeyler giymeye başladı. Mori konuştu.
-Y/n, lütfen bir daha kapıyı çalar mısın ? Yanlış anlaşılmalar olsun istemiyorum.
Hafifçe gülümsedim.
-Anlıyorum.
-Niçin gelmiştin?
-Bazı şeyleri konuşmak istiyorum. Öncelikle telefonumu istiyorum. Aynı şekilde avukatlığa da devam etmek istiyorum o yüzden görevlerde yüzümü gizleyeceğim. Bunu nasıl yapacağımı bana bırakın.
-Hmmm tamam öncelikle telefonun sana geri verilecek ve avukatlıkla ilgili bizim davamızı bize katılmadan önce çözmüştüm yani o konuda sana baskı kurmayacağım o yüzden açıklığına devam edebilirsin ama benim istediğim davaları da kabuk edeceksin anlaştık mı?
-peki
-O zaman sıkıntımız kalmadı lütfen çıkarken kapıyı kapat.
Tamam anlamımda kafamı salladıktan sonra hemen odadan çıktım. Eve gitmek istiyordum. Telefonumu bir adam verdi. Ne yazık ki şarjı bitmişti. Ben neyle şarj edicem derken kurtarıcım chuuya-kun geldi. Hemen yanına gittim.
-Chuuya-kun acaba iPhone şarj aletin var mı?
-evet evet var.
-Kullanabilir miyim? Lütfeeen
Tamam anlamında kafasını sallayıp beni odasına götürdü.(Bu tarz bir oda chuuya'ya yakışır gibi)
Konuştum.
-Siyah rengini seviyorsun galiba.
-Evet seviyorum.
Telefonumu şarja taktıktan sonra Chuuya ile konu açıp sohbet ederken kafa dengi biri olduğunu anlamıştım. Telefonumun açıldığını fark ettiğimde hemen gittim ve telefona baktım.
Alex abim
Y/n
Y/N ARAMALARIMA CEVAP VER
İYİ MİSİN?
BİR ŞEY DE.
BAK BUNU ABİME SÖYLETME KAVGA ÇIKARTIR.
2 saat sonra
Neredesin bak kaç kere aradım cevap vermiyorsun. Bir şey korkutma bizi.
Tamam bu kadar yeter.
3 saat sonra
Büyük ihtimalle şarjın bitti çünkü daha yeni gönderilen mesajlarım şu am gitmiyor.
Y/n kendine dikkate t elitten seni bulmaya çalışıyoruz.
2 saat sonra
Daha yeni dava sonucu bulduğun suçlunun kim olduğunu sınavım sonucu olarak yazıp gönderdim.
Kazandın merak etme.
3 saat sonra
Bir gün bitti ama hala sen yoksun. Lütfen geri dön artık lütfen
1 saat sonra
Şimdi korkma mesaj atmayı keseceğim. Ama seni bulacağız ve plan kuracağız merak etme.
7 saat sonra
Liman mafyası ile ilgili olduğunu biliyoruz. Eğer hala cevap vermemeye devam edersen kavga çıkartmayı planlıyoruz.
Y/n orada mısın?
Lütfen sana bir şey olursa ben ... yaşayamam. Eğer en değer verdiğim şey elimden giderse ben mahvolurum.
Lütfen iyi ol yalvarırım.
Son mesajlar 1 saat önce atılmıştı.
Martin abim
Y/n kimse sana ulaşamıyor.
Kaç kere aradım Hatti hesabı yok.
İyi olmazsan veya sana en ufak zarar gelirse dünyayı başlarına yıkarım.
Sen iyi ol ... lütfen
Seni çok seviyorum.
Telefon aramasını açmıyorsan bunları hayatta göremezsin. O yüzden kısa keseceğim.
Eğer telefonu geri alırsan ki eminim bu senin için çocuk oyuncağı beni ara.
Lütfen. İyi ol.
Mesajları okudukça hafifçe gülümsedim önemsenmek güzel bir şeydi.
Hemen telefondan Martin abimi aradım. Çalmadan hemen açtı
-Y/n
Yorulmuş sesini duyunca gülümsedim
-Abi
-Y/n iyi misin?!?
Sesi stresli olduğunu belli ediyordu ama o dışarıdakilere ruhsuz gibi görünen biriydi ne bekleyebilirdim ki?
-İyiyim abi. Sadece ufak şeyler oldu o kadar.
-Neredesin?
Kalın sesi her şeyi anlatıyordu. Çok sinirliydi
-Abi sakin ol
-Neredesin dedim.
-Abi Liman mafyasındayım.
-Güzel. Alex hazırlan liman mafyasına saldırıyoruz
Kusuruma bakmayın lütfen cenaze ve bazı işlerden dolayı çok zamanım olmadı bunu bu şekilde telafi etmek istedim diğer bölümde görüşmek üzere umarım sevesiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bungou Stray Dogs x Reader
Teen Fiction"Bu kadar ileri gidemezsin" Dedi elimdeki silaha korkarak bakarken. Silahın namlusunu başıma döndürürken konuştum. "Emin misin?" Diğerlerinin arkadaki konuşmalarını, yalvarmalarını duymamazlıktan geliyordum. Bunu yapmak zorundayım değil mi? Yoksa...