24.07.2015
"Alo efendim Minho?"
"Hyunjin nerdesin?"
"İşim vardı."
"Tüm gece mi?"
"Minho rahat bırak beni."
"Ne diyorsun Hyunjin? Dün gece gece Jisung aradı, Jeonginden ayrılmışsın çocuk ne halde haberin var mı?"
Telefonu kapattım. Duymak istemiyordum. Hiç bir şey duymak istemiyordum.
Annemle babam öğrenmişti Jeonginle olan ilişkimi. Erkek erkeğe olmasını bırak sevgilim olmasına izin vermiyceklerini, ya ayrılmamı ya da Jeongine zarar vericeğini söylemişti babam. Ondan beklenirdi, bu zamana kadar bir sürü şey yaptıysa bunu da yapardı. Jeongine zarar gelmesine izin veremezdim, buna mecburdum. Kendimi zorlaya zorlaya ayrılmıştım ondan. Şimdi Jeongini arayıp ona her şeyi anlatmak istiyordum, ama izin vermiyorlardı.
Böyle yaşamaya devam ediceksem yaşamanın ne anlamı vardı ki?
Her zaman birlikte geldiğimiz ormana şimdi tek başıma silahla gelmiştim. Kurtulmak istiyordum bu hayattan. Her zaman Jeonginle yatıp hayal kurduğumuz bu çimlerde şimdi oturmuş hayatıma son vermeyi hayal ediyordum. Kendimden nefret ediyordum, Jeongini böyle bırakıp gittiğim için kendimi affedemiyordum.
Jeonginin şimdi ne hallerde olduğunu düşünmek kalbimde derin bir yaraya sebep oluyordu. O an yanıma couple sweatshirt ile geldiğinde kalbimin sızladığını hissetmiştim. Yaşamayı hak edebilcek biri değildim. Ben bunu hak etmiyordum. Siktir olup gitmeyi hak ediyordum.
Hayatıma son vermeden önce telefonu açıp fotoğraflarımızın ve videoların olduğu klasöre girdim. Fotoğrafcılık ile ilgilendiğim için sürekli Jeongini çekmeyi seviyordum.
Resim ile ilgilendiğim için sürekli Jeongini çizmeyi seviyordum.
Telefonumda dolanırken gözlerimin dolduğunu ekran bulanıklaşınca fark ettim. Birden arkamda ses duyunca irkilmiştim, acaba Jeongin mi geldi diye arkamı döndüğümde Jisungu gördüm.
"Hyunjin.."
"Burda ne işin var?"
Göz yaşlarımı saklamaya çalışıyordum. Jisungun beni böyle görmesine izin vermezdim.
"Jeongin bu sabah odasında değildi. Onu hiç bir yerde bulamadığım için belki buraya gelmiştir diye düşündüm."
"Sen nerden biliyosun burayı?"
"İkinizin burda çekilmiş bir kaç fotoğrafı Jeonginin masasında, çerçevede duruyordu. Bende bakiyim dedim."
Başımı geri çevirdim. Ağlamamam lazımdı.
Jisung yanıma gelip oturdu, bana baktığını hissediyordum.
"Bunu neden yaptın Hyunjin?"
"Jeonginden hoşlanmıyorum."
Tekrar kalbim sızladı.
"Hyunjin o arkandaki silahı bana ver. Bunu yapamazsın."
Jisung yanıma gelince arkama sakladığım silahı fark etmişti, muhtemelen ne yapacağımı da anlamıştı. Zaten ormanda silahla başka ne yapılabilirdi ki?
"Hyunjin Jeonginden ayrıldın ama onu bu hayatta yanlız bırakma. Ayrıldınız evet ama birbirinize verdiğiniz sözler ne olucak? Dün gece senin gelmeni bekledi, sürekli ağladı, peki ya senin öldüğünü öğrense? Yaşayabilir mi sanıyorsun?"
Haklıydı. Ona söz vermiştim, tutamamış olsamda en azından yaşayarak tutmayı deneyebilirdim. Jeongine yaşattıklarımdan sonra kendim rahat edebilmek için bu hayattan vaz geçemezdim.