22.05.2026
"Hyungin, bak burda ne varmış!" Yang çifti ve minik çocukları Hyungin ile Amerikaya tatile gelmişlerdi. Şimdi ise Jeongin koltukta yatan Hyungin ile ilgileniyordu.
Evlenmelerinin üzerinden 4 Yıl geçmişti. Jeongin ilk zamanlar çok zorlanmıştı, sürekli Hyunjini bekliyordu fakat gelmeyeceğini anladığında artık vaz geçmişti. Hyunjini asla aramıyor, hiç bi yerden ulaşmaya çalışmıyor, onu düşünmüyor ve asla o ormana gitmiyordu.
Artık tek ilgi odağı Hyungin olmuştu. Hyunjinin onu istemediğini ondan vaz geçtiğini kabul etmişti zorda olsa, fakat yine de bebeklerinin ismini Hyungin koymuştu.
Onla olmasa da Yujin ile bakmak istiyordu bu isime.
Yujini hâlâ sevdiğinden emin değildi fakat buna zorunluymuş gibi hissettiği için yavaş yavaş sevmeye alışmıştı.
"Jeongin Hyungin'in bezini değiştirir misin? Ben yemek hazırlamaya gideyim."
"Tabii, gel bakalım oğlum." Jeongin bebeğini kucağına alıp yatak odasına götürmüştü.
"Amerikayı sevdin mi Hyungin? Çok güzel değil mi?"
Hyungine gülümsemişti. Onu çok seviyordu, Hyungin onun için çok değerli ve ayrı bir yere sahipti.
Babası bezini değiştirip geri kucağına almış ve annesinin yanına götürmüştü.
"Anne sana yemek hazırlıyor, acıktın mı bakalım?" Hyungin kıkırdayıp elleriyle annesini istediğini gösteriyordu.
"Anneye mi gitmek istiyorsun? Babayı sevmedin mi?"
"Jeongin! Çocuğun aklına garip garip şeyler sokmasana."
"Ne dedim ya, sevmiyormuş zaten."
Yujin gülmüştü, aile ortamını seviyordu..
"Jeongin Hyungini bana ver, sen ocaktaki yemeği kontrol et hazır olunca haber ver."
Başını sallayıp Hyungini Yujine vermişti. Kendisi de ocakta olan yemeği kontrol ediyordu, Yujin Hyungin için ev yapımı bebek maması hazırlıyordu. Bir kaç dakika sonra piştiğine iyce emin olmuştu ve Eşini çağırmıştı.
Hep birlikte masada oturmuş karınlarını doyuruyolardı. Hyungin bebek mamasını, Jeongin ile Yujin ise dün aldıkları hamburgerleri yiyolardı.
"Jeongin koreye ne zaman döneriz?" Yujinin babası Amerikalı olduğu için burda evleri vardı ve tatil yapmaları için kullanmalarına izin vermişti. Yani istedikleri kadar kalabilirlerdi.
"Ne zaman istersen." Yujin başını sallayıp Hyungine yemeğini uzatmıştı.
"Aslında şey..." Jeongin içeceğini içmeye devam ederken bir yandan Yujine bakıyordu, bi şey demek istiyor fakat çekiniyor gibiydi.
"Efendim?"
"Umm bu gün dedemin ölüm yıldönümü. Acaba gitmeden önce mezarlığı ziyaret edebilir miyiz?"
Jeongin gülümsemişti. Bunu söylemekten çekinmesine gerek olmadığını göstermeye çalışıyordu.
"Elbette, Hyungini de götürmek zorundayız ama."
"Arkadaşım var hemen iki bina ileride, ona bıraksak?"
"Hayır oğlumu kimseye emanet etmem."
Yujin gülmüştü, eşinin oğlunu böyle sevmesi hoşuna gidiyordu.
"O zaman bu gün gidelim mi? Yemekten sonra.".
"Olur."
Yemeklerini yedikten sonra Yujin etrafı toplamış, Jeongin ise oğlunu giydiriyordu. Daha sonra kendisi de giyinip kapının önünde Yujini beklemişlerdi.