Düşlerim gülüşlerim
Hayallerim yalnız senin için...
Al beni yanına sevgilim
Seni bana geri ver sevgilim
N'olur geri dön sevgilim♧♧♧
Jeongin kendini sonuna kadar alkole vermişti. Koreye bile zorla dönmüştü, genelde eve çok geç saatlerde geliyor hatta bazen gelmiyordu bile. Sadece Hyunjini düşünüyordu.
Aslında gelmek için yola çıkmış fakat sonsuzluğa doğru kayıp gitmiş Hyunjini.
Sokaklarda kaldığı zamanlar ise genelde Jisung onu toparlayıp kendi evine götürüyordu sonuçta kendi evinde bir bebek vardı ve babasını böyle görmek istmezdi.
Yine o gecelerden biriydi, Jisung arkadaşını koltuğa otutturmuş konuşmaya çalışıyordu.
"Kendine bir bak Jeongin, iki haftadır içmekten başka hiç bir şey yapmıyorsun. Leş gibi kokuyorsun, tanrım senin bir çocuğun var senin bir ailen var Jeongin artık kendine gel."
"Jisung ama o..."
" O kadar sarhoşsun ki konuşamıyorsun bile. Bana cevap ver Hyunjin seni böyle görmek ister miydi? Hyunjin içmeni bile istemezdi."
"Hyunjin ölmekte istemezdi."
Ve ortam sessizleşmişti. Jeongin her konuya Hyunjinin katılmasından nefret ediyordu. Hyunjinin adı geçince konuşması keskinleşiyor ve sesi yükseliyordu.
Jisung arkadaşının ne kadar zor bir durumda olduğunu anlayabiliyordu. Kendisi de çok kötü hissettmişti fakat ikiside aynı anda yıkılamazdı, birinin ayakta kalıp diğerini kaldırması lazımdı.
"Bu gece yine burda yat. Sabah kahvaltı yapar eve dönersin, Yujin seni merak ediyor."
Jeongin başını yavaşca sallayıp kendini koltuğa bırakmıştı, şimdi sağlıklı düşünemediğinin farkındaydı fakat yarın o ormana gidecekti.
yıllardır gitmediği ormana.
"
Sabah ikisi birlikte sessizce kahvaltılarını yapmış, öğleye doğru ise evden ayrılmıştı Jeongin. Ormana doğru yürüdü. Ilk önce piknik yerini geçti sonra ise Hyunjin ile hep oturdukları yere geldi.
Jeongin buraya hayal köşesi ismini vermişti, hep Hyunjinle gelecek hayalleri kurardı burda.
Cebinden bir fotoğraf çıkartıp konuşmaya başladı. Artık sadece fotoğraflarla konuşabilmesi canını yakıyordu.
"Hani beni asla yalnız bırakmıyordun Hyunjin? Sözünde durmadın. Beni bu dünyada sonsuza kadar bıraktın hemde, seni asla affetmeyeceğimi bil."
"Lanet olsun, seni çok özlüyorum. Geri gel, ben geberip gideyim ama sen geri gel. Lütfen."
"Hiç bir çicek sen kadar güzel kokmuyor, hiç bir göz sen gibi güzel bakmıyor, fotoğraflar çok canımı yakıyor Hyunjin. Hyungini seninle büyütemeyeceğim çok canımı yakıyor."
"Yemin ederim sadece ağzından çıkacak 'Jeongin.' kelimesi için canımı vermeye hazırım."
Ağlaması gittikçe daha da şiddetlenmişti, göz yaşları teker teker elinde sıkıca tuttuğu fotoğrafa düşüyordu.
"Tam burda, karşıda bana fotoğraf çekmeyi öğretiyordun. Öpmüştüm seni. Dudakların daha önce tattığım hiç bir meyve gibi değildi."
Ağlamasını durduramıyordu Jeongin. Haftalardır duygularını kaybeden, sarhoş olmaktan konuşamayan Jeongin tam şu anda ağlamaktan konuşamıyordu.
Oturduğu ağacın altında biraz kıpırdanmaya başladı sanki büyük, çıkıntılı bir taşın üzerine oturmuştu. Yana kayıp elindeki fotoğraf ile toprağı hafifce kazdı.
Taş beklediğı çıktının bir silah olmasını beklemiyordu.
Şaşırmıştı, silahı eline alıp rastgele göz gezdirdi. Buraya bırakalı baya olduğu çok belliydi fakat işe yarar gibi gözüküyordu.
Jeongin silaha biraz daha baktı. Ve sonra pişman olsa bile çok geç hatta hiç bir önemi olmayacak o kararı verdi.
Göz yaşlarını silip ağacın altından biraz daha öne çıkıp oturdu güneşin altında. Eline tuttuğu sevgilisinin fotoğrafını daha sıkı kavradı, tüm hayatı gözünün önünden geçmişti bi anda. Bir elinde sıkıca kavradığı fotoğraf ve diğer elinde ise sıkıca kavradığı silah.
Jeongin derin bir nefes verek tetiğe bastı.
Tüm kuşlar sesini arttırıp kaçmıştı ormandan.
Arkasında hiç bir şeyden haberi olmayan, annesinin 'baban sana oyuncak almaya gitti oğlum.' yalanı ile babasını bekleyen Hyungini düşünmeden, arkadaşı eve vardı mı diye evine giden Jisungu düşünmeden, her şeye rağmen yinede Jeongini seven Yujini ve daha bir çok kişiyi düşünmeden sıkmıştı kafasına.
Jeongin sevgilisine kavuşucaktı. Ikisi başka bir hayatta mutlu olacaklardı.
Kafasından akan kanlar her yeri boyamıştı, hiç bir şeye rağmen elinden bırakmadığı fotoğraf ile yere yığılmıştı.
Gözlerini sonsuza kdar kapatarak veda etti bu hayatına.
Her şeyi başlatan orman şimdi ise her şeyi bitiriyordu.
cliff
fark ettiniz mi bilmiyorum ama; eğer jeonginin evlenmesi için iki gün bekleselerdi Hyunjin ile evlenebilecekti.
ve fark ettiniz mi bilmiyorum ama; Jeongin, Hyunjin in yıllar önce ayrıldıkları zaman intihar etmek için eline aldığı, fakat sonrasında Jisungun gelmesi ile vaz geçip ağacın altında bıraktığı silah ile intihar etti.