9

173 12 5
                                    

Bir önceki bölüme göre daha sakin bir bölüm okuyacaksınız. Rahatlayabilirsiniz ve bölüm diğerlerine göre azcik kısa iyi okumalar~

Jimin'

Algılarımın kapanmaya başladığını hissediyordum. Lavaboda daha fazla duramazdım. Ayağı zorla kalkıp aynanın önüne geçip kendimi inceledim. İğrenç görünüyordum. Yüzümü bolca yıkayıp kızarıklıkların geçmesi için kendime zaman tanıdım. Ağladığımın fazla belli olmadığını düşündüğüm zaman lavabodan çıktım.

Çıktığım an bana bakmaya başladı. Yüzümü baştan sona izledi. Uzunca süzmesinin ardından derin bir iç çekti. Biran kendimden şüphelensemde yüzümde pişkin bir sırıtışın hakim olduğunu biliyordum.  Bu benim savunma mekanizmamdı. Yüzümde asıl olan hiçbir duyguyu belli etmezdim. Bu yüzden içim rahattı. Yerde ki gömleğimi aldım ve yavaş yavaş giymeye başladım. Başım dönüyordu. Olanlardan dolayı mı? yoksa yüksek doz içkiden dolayı mı? bilmiyordum. Kendimi toparlamak için bir kaç saniye bekledim. Tam sarhoş değildim şuan. Birkaç adım etrafta dolandım. Başım dönmüyordu. Geçmişten dolayıdır umarım.  Adımlarımı bu sefer kapıya doğru attım. Bu atmosferde daha fazla rol yapabileceğimi sanmıyordum.  Gitmem lazımdı.

Yatağın gıcırdama sesi ile ona döndüm. Yanıma gelmiş ne zaman yanağımdan düştüğünü bilmediğim gözyaşımı silmişti. Hayır Allah kahretmesin. Ben kimsenin yanında ağlamazdım. Hemde buna sebep olan kişinin yanında. Bir dakika? Ona bu sebep olmamıştı. Sebep baştan sona bayan Parktı. -Evet ona anne demeyi uygun görmüyordum.- O bir 'anne' gibi kutsal bir sözcüğü hak etmiyordu.

Karşımda ki adamın bana sarılması ile dona kalmıştım. Bunu neden yapıyordu? Ben bir sevgi haraketi hissetmek istemiyordum. Kendimi iğrenç hissetmem için mı yapıyordu? Daha fazla ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Ben ağlayamazdım asla. Sırtımı sıvazlamaya başladı. Yapma diye haykırmak istedim ama hoşuma gitmeye başlamıştı. Ben tam anlamıyla bir dokunuşa muhtaç bir insandım. Bir sevgi göstergesi olan dokunuş bile beni derinden etkiliyordu. İstemesemde onu omuzundan itip benden ayırdım. Onunda gözleri yaşlıydı. İlk defa gördüğüm bir adam benim için mı ağlıyordu? Yoksa o da mı oynuyordu?

'Ne istiyorsun benden? ' titreyen sesimle zar zor konuştum. Hafif tebessüm edip yanıtladı. Bu arsız bir tebessüm değildi. Gayet ikna edici ve içten bir tebessümdü.

'Şuan kafan yerinde değil Jimin. Seni kullandığımı düşünmeni istemiyorum. Yarın konuşalım mı? Belki teklifim ilgini çeker. '

Boş bakışlarımla yüzünü inceledim. Amaci neydi? Yüzü okunmuyordu o da hislerini saklamakta fazlasıyla yetenekliydi. Ne teklif edeceğini merak etmiştim doğrusu fakat bunun için yarını bekleyemezdim.

'Teklifini şimdi duymak istiyorum. '

Sinirli halimle konuşmuş ve ürkünç olduğunu düşündüğüm bakışlarımı karşımdaki adama atmıştım. Yüzünü derin derin inceleyince fark etmiştim. Kalıplı vücuduna rağmen yüzü küçük görünüyordu. Benden muhtemelen küçüktü. Böyle birinin üstümde üstünlük kurmasına izin mi vermiştim cidden. Kafam sahiden yerinde değildi.

'Acele etme Park. Sarhoş görünüyorsun her şeyi harfi harfine hatırlamanı istiyorum. '

Beynim bulanmaya başlamıştı. O kadın bana sadece içki mi vermişti? Öyle hissetmiyordum. Beynim uyuşmuş gibiydi sanki. Kolay sarhoş olmazdım. 3-4 şişe bitirirdim. Şuan olanlar tuhaftı. Kendimi duygusal hissediyordum. Ağlamak istiyordum sadece. Bunların biranda olmasını anlamıyordum. Geçmişim mi beni etkisi altına alıyordu? Geçmişime yenilmek istemiyordum. Ben ağlayamazdım. Bunu yapamam. Gururlu ol Jimin. Gururun her zaman ön planda olmali. Sen ağlayamazsın. Asla küçük düşemezsin. Ne yazık ki dayanamamıştım. Gözümden birkaç yaş dökülmüştü. Sarhoşluğun ve halsizliğimin etkisiyle hafif yalpaladım. Karşımdaki adam belimden tutup beni yatağa oturtturdu ve gözyaşlarımı teker teker sildi. Fakat etki etmiyordu yenileri dolduruyordu yerlerini. Bana sarılmış ve daha çok ağlamama sebep olmuştu. İçim burkuluyordu. Ben ilgi gören biri değildim. İlgi nasıl hissettirir ne demek bilmiyordum. Şuan benimle ilgilenmesi ne kadar mantıklı bilmiyorum.

Kendimden nefret ediyorum. Bu aciz halimden nefret ediyorum. Nasıl başkasının yanında ağlarım? Nasıl kendime ihanet ederim? Nasıl gururumu yok sayarım? Nasıl karşımdaki adamdan ilgi beklerim? Bu kadar mı çaresizim? Bu kadar mı düştüm?

Yavaş yavaş saçlarımı okşamaya başlaması ile iyice mayışmış ve sarılışına karşılık vermiştim. Bu olanları umarım hatırlamazdım. Kendimden nefret etmek istemiyordum. Beni omzumdan hafifçe itti ve ardından yanıma gelip yanıma yattı ve saçlarımı okşamaya devam etti. Bu his cidden muazzamdı. Hayatımda ilk defa birisi sevgi dolu haraketlerle bana yaklaşıyordu. Bu benim için unutulmaz ve ilk olan bir deneyimdi. Dokunuşları narin ve yapay değildi. İlk defa gerçekten sevildiğimi hissettim. Karşımdaki adam beni sevmiyor bunu bilmicek kadar yada klasik gençlik aşkı gibi senaryo uyduracak kadar kafayı sıyırmamıştım. Sadece şefkatle yapıyordu işini. Kırmaktan çekinir gibi yada ben bu hissi ilk defa tattığım içindir belki. Ne kadar süre öyle kaldık hatırlamıyorum ama en sonunda gözlerim kapandı ve derin bir uykuya daldım.

*
*
*
Jungkook'

Yanımda ki beden bana sarılmış mışıl mışıl uyuyordu. Seksi vucuduna zıt uyurken çok saf ve temiz görünüyordu. Ellerini vücudundan çekip yerine rahatı bozulmasın diye yastık koydum. Suratını incelereyerek derin bir iç çektim ve camın yanına gidip hava almaya başladım. Başarıma az kalmıştı hissediyordum.

Her şey planıma göre ilerlemişti. Kadın verdiğim ilacı Jimin'in içkisine koymuştu. Bu ilaçlar insanı fazlasıyla duygusallaştırırdı. Jimin'in de hem buna ihtiyacı vardı hemde planım için fazlasıyla şarttı. Park Jimin ilaca rağmen ağlamamak için büyük bir mücadele vermişti. Cidden şaşırtıcıydı ama kararlılığı taktir edilesiydi. Gururuna bu kadar önem verdiğini yeni öğrenmiş oldum. Bunu aklımın kenarına not etmem gerek.

Kendisinin en ufak bir dokunuşa ihtiyacı vardı. Birkaç sevgi belirtisine ona istediğini vererek güvenini kazanacaktım. Zaten güvendiği sayılı insanlardan biri benimleydi. Onu tarafıma çekmek çok daha basit olacaktı. Onu duygusal anlamda kendime bağlayacaktım. Bana ve dokunuşuma muhtaç olacaktı. Sevgiyi tadacaktı, o duygunun ne olduğunu ögrenecekti. Bunu isterdi özellikle annesi ile yüzleşince yanında birisinin olmasına ihtiyaç duyacaktı. Ben bu boşluğu kullanarak onu kendi tarafımda tutacaktım. Biliyorum kulağa çok adice geliyor ama asıl amacım onu kullanmak değil.

Ona ortaklık teklif etmeyi düşünüyordum.  Tabi baş patron ben olduğum sürece.

Ben Jeon Jungkook bir çok şeyde yetenekli olsamda şu ana kadar Park Jimin kadar iyi bir nişancı olamamıştım. Yeni çalışanlarımın eğitiminde Park Jimin gibi bir nişancı olmalıydı. Çalışanlarımın hiçbirinin çürük olmaması lazımdı. Her çalisanima ayrı ayrı değer verirdim. Hangisinin ne eksiği varsa tamamlamaya çalışırdım. Bıçak kullanmada kötü mü onu geliştirmeye çalışırdım. Dövüş konusunda iyi mi daha da üstüne giderdim. Hepsinin her konuda birazda olsa yeteneğinin olmasını sağlamam gerekti.

Yakın dövüş gerektiği zaman kendini savunamayan biri işe yaramazdı. Ne kadar en iyi tetikçide olsa bile yakın dövüş olmazsa orada ölebilirdi. Yada çok iyi bir dövüşçü karşısında ki adamda bıçak yada silah varsa ne kadar şansı olabilirdi? Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp ayarlıyordum. Başarılı olacağımı bu yüzden hissediyordum. Kendimden emindim çünkü her şeyi düşünerek haraket ediyorum.  O şeyi istemiyor elde etmek için cidden emek veriyordum. Jimin benim için şuanlık bir piyondu. Fakat onunla oynamayacaktim birazcık ilgime muhtaç olsa bu durumu kullanmak için bana yeterliydi.

Jikook sahnesinde bir bitmedi yaw jkjkjkjkjjkkjjkk sabredin 1 bölüm daha var. Beğendiyseniz oylamayı unutmayın. Yorumlarınızı bekliyorum. Biraz bana fikir verin kıtlık yaşıyorum

Strange Gang {Jikook-Taegi} +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin