Bu bolümü yazarken kafam yerinde değildi dersem inanın. Biraz saçmalamışım gibi hissettim ama amatörlüğüme verin siz. İyi okumalar~
'Hepimiz oyuna geldik o pislik gelmeyecek.'
Yoongi*
Geldiğim bahçenin ön kenarında oturan Taehyung ve onu gözetleyen Jimin beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Onların ne işi vardı burda? Yeni bir rakip beklemiştim oysa. Belkide sadece Hoseok'u beklemiştim bilmiyorum. Muhtemelen aralarından biri ikimizi de buraya çağırmıştı peki hangisi? İkisininde beni göremeyeceği bir açıdan onları izlemeliydim peki nerden?
Parkın önünde bulunan eskimiş ve muhtemelen kullanılmayan ev dikkatimi çekmişti. Orası parkı net bir şekilde görebilirdi. Evin arkasından dolanarak arka kapıdan yıkık dökük eve girdim. Merdivenlerinde bir sorun yoktu üst kata çıktım. Kesinlikle burada ağlayan bir beden beklemiyordum. Camın önüne çömelmiş içli içli ağlıyordu. Kısa bir süre onu izledim sadece. Sırtı oldukça kalıplıydı. Yaşını tahmin etmek zordu.
'Kimsin sen?'
Beni görmeden sorduğu soruyla ona hayretle bakakaldım. Ses tonu fazlasiyla güzeldi. Otoriter bir sekilde söylemiş gibiydi ama yumuşak gibiydide aynı zamanda. Ben koskoca Min Yoongi, Bu önümde ki adamın güzel ses tonunu duymak için tekrar konuşmasını bekledim.
'Geldiğini gördüm. Oradaki kişileride gördüm. Onlardan mısın?'
Ağladığı belli olan sesiyle konuştuğunda yanına doğru adımladım ve onun hizasına çömeldim. Ellerini ağlayan yüzünden çektim ve boş gözlerimi üstünde tuttum. Sadece o sesin sahibini görmek istemiştim. Kalıplı sırtına nazaran küçük ve sevimli bir yüzü vardı. Lise son yada üniversiteli olmalıydı. Tanrım yüzü cidden kusursuzdu. Ağlamak hiç yakışmıyordu bu çocuğa ama bu benim sorunum değildi. Oturup onunla muhabbet edecek halim yoktu. Fakat niye burada olduğunu merak etmiştim.
'Sadece sessiz ol.'
Çömeldiğim yerden kalkmış ve cama doğru gitmiştim. Kim Taehyung çıkışa doğru gitmişti ve Park Jimin belinden çıkardığı silahı. Çalılıklarda gizlendiğini sanan adamlara doğru hedef almıştı. Daha kimi vurduğunu göremeden yüksek ses yüzünden kulaklarımı hafifçe kapattım. Ses geçmedi bir tane bir tane ve bir tane daha derken 5 adamı da vurmuştu Park Jimin. Buna şaşırmamıştım Park Jimin yine modundaydı. İzlediğim camdan dikkatimi ayıran şey önümde ağlamaya başlayan beden olmuştu. Kusura bakmasın ama sikimde bile değildi. Ağlayarak ilgiyi üstüne çekemezdi. Onu öldürmek istiyordum şuan fakat birazdan oluşacak olan kavga daha önemliydi.
'O silah sesi miydi? Siktir buradan acilen çıkmam lazım.'
Önümde kızarık yüzüyle bana bakan nuryüzlü adama bir süre boş gözlerle baktım. Yüzümde hiçbir mimik görmemesi onu germiş olmalı ki tırnaklarını kemirmeye başlamıştı bile. Alaylı ses tonumla konuştum.
'Çık o zaman.'
Dolu gözleriyle bir süre yüzüme bakmış ve beklemediğim bir şekikde ayağa kalkmıştı. Gereksiz gurur mu yapmıştı o? Geberecekti.
Boyunu şimdi ölçebiliyordum benden birkaç cm uzundu. Gitmek için hareketlendiğini hissettiğimde bileğinden tuttum ve tekrar oturttum. Bu sivili o şerefsiz sanıp vurabilirlerdi. İkisininde gözü dönmüştü şuan.
'Sessiz ve usluca burada dur. Seni çıkartacağım ama önce işim var.'
Diyip bileğini sertçe bıraktım ve pencereye geri döndüm. Jimin'in yüksek sesli bağırmasından dolayı onları net bir şekilde duyabiliyordum. Sehun ne alakaydı? Bütün bunların sorumlusu Taehyung muydu? Yok ya bu kadarını yapmazdı. En azından Woojin'i tehdit edecek birisi değildi o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strange Gang {Jikook-Taegi} +18
FanficNot: Şiddet, Kan, sadistlik, sadomazoşizim, cinsellik, argo, küfür gibi zararlı unsurlar içermektedir! 18 yaşında bir velet bütün mafya çetelerini tek tek yok etmeye başlarsa ne olur? Jeon Jungkook 18 yaşinda ve yaşına göre fazla kalıplı ve yeten...