Secret Time After School {Vocaloid}

2. Gün

{Başlıkta gün dese de ben diyene kadar yeni gün olmuyor hala okulun ilk günü}

Müdür Ai'yi karşı koltuğa alıp bazı evraklar imzalattı. Aklında bir şey vardı ama söyleyemiyordu bir türlü. En sonunda ağzını açıp konuştu.

"Acaba hepsi sizin mi?" Ai müdüre tk kaşını kaldırıp kaçamak bir bakış attı. Soruyu anladığından değil. Anlamadığı için? "Yani... Dışarıdaki çocuklar." Ai anladım manasında haaladı.

"Hayır. Aslındaaa... Yetim! Onlar yetim." müdür biraz rahatlamış göründü. Vocaloid'ler sekreterden ders programlarını, dönem takvimlerini ve bir kaç gerekli evrağı daha alıp Ai'yle vedalaştılar.

"İyi eğlenceler. Dikkatli olun, belli etmeyin." hepsi birden tamam diye bağırıp sınıflara dağıldılar. Miko'nun görüntüsü 4 yaşında bi çocuk olduğu için onu anasınıfına verdiler. İçlerinden en durumundan memnun olan oydu. Çünkü sadece oyun oynuyordu.

Ritsu birinci sınıfa başlamıştı ve zaten bildiği şeyler ona öğretiliyor diye sıkılmıştı. Daha ilk günden bir sınıf atlamıştı.

Diğerlerinin durumu daha zordu. Hepsi lise bölümüne dağıtılmış ve ızdırap çekerek saniyeleri sayıyorlardı. Miku bir ara kendini kapatmayı düşündü ama bu çok dikkat çekerdi. Bu yüzden masaya dayalı koluna yanağını koyup hayal kurmaya başladı.

Len ve Rin'in sınıfı ilkokuldan yeni çıkma veletler olduğundan dersler çok rahat kaynıyor, sensei otoriteyi sağlayamıyordu. Oliver senseiye acıyordu. Biraz daha sert olsa herkes onu dinleyecek. Sonunda ayağa kalkıp tahtaya çıktı ve tahtaya sert bir yunruk attı. Çıkan ses yan sınıflara kadar gimişti.

"YERİNİZE GEÇİN VE SESSİZ OLUN! BURASI OKUL, HAYVANT BAHÇESİ DEĞİL!" çocuklar dah fazla ses çıkarmadan yerlerine geçtiler.

"Teşekkür ederim. Adın neydi?"

"Oliver." sensei ona gülümsedi.

"Bundan sonra yardımcım olmak ister misin? Sınıf düzeni senden sorumlu. Sınıf başkanı gibi." Oliver hiç düşünmeden kabul etti.

Halu, Gakupo ve Meiko'nun yaşları büyük olduğundan onlar stajyer öğretmenlik yapacaklardı.

Okulun ilk günğ bitmek üzereydi ve daha hiç bir problem çıkmamıştı. Luka bunun bir başarı olduğunu düşünüyordu. Ta ki Tei, bir grup oğlanı makasla kovalamaya başlayana kadar. Yukari de ona tezahürat yapıyordu.

"Kaito! Durdur şunu!" lacivert saçlı oğlan ne kadar istemese de arkadaşlarından müsade isteyip kızın peşine düştü. Makası alınan Tei çok sinirlendi. Gözleri gerçek anlamda kırmızı ışıklar yayıyordu.

"Tei. Gözlerin. Airi-san'a söz verdik. N'olur sakin ol." Tei sıkarak gıcırdattığı dişlerini gevşetmeye çalıştı. Olmayınca gözlerini kapayıp ışığı sakladı. Sakinleşmesi için bir şeylere zarar vermesi gerekti.

"Git resim felan yap. Kağıda kalemle işkence edersin." dedi Luka. Tei başıyla onu onaylayıp yerine geçti ve Yukari'yle resim yapmaya koyuldular.

Neru telefonuyla oynarken yakalandığı için ceza almış ve telefonuna el konulmuş. Teto ve Ia onu ne kadar sakinleştirmeye çalışsalar da olmuyordu. Kız krize girmişti.

Bunların dışında gayet normal bir gündü. Dönülte Ai onları almaya gelemedi çünkü araba dönüş yolunda, onları bıraktıktan sonra, bozulmuştu. Onlar da yürümek zorunda kalmışlardı.

Miko'nun şarjı çok az kalmıştı, bu yüzden Gumi onu sırtında taşıyordu.

"Nasıl geçti?" Airi tıpkı bir ampul gibi parlıyordu ve hepsini tek tek sorguya çekiyordu. Her birinden havadisleri alınca onları kutladı. Hepsi ilk günde başarılı olmuşlardı. Bundan sonra da böyle devam etmesi için dua etti. Tabi Tei'ye biraz sitem etti ama o da sonradan kontrol altına alabilmiş işi.

"Şimdi. Herkes yataklara. Yarın da okul var. Miko'nun şarjını biraz daha güçlendireceğim. Bu kadarı ona az gelmiş." kimse ilk defa itiraz etmedi ve hepsi odalarına dağıldı.

Gece Airi hiç uyumadı ve Miko'ya yeni bir şarj aleti yaptı. Aynı zamanda her birine minik şarj aletleri yaptı. Bilekliğe benziyorlardı. Bunları taktıklarında yarım saat içinde şarjları tekrar dolacaktı.

Neru'nun okulda kalan telefonunu da sene sonuna kadar almamayı planlıyordu. Ona ders olsun diye ama neru ne yapıp ne edip onu alırdı. Hiç bir şey bir tsundere ve özel eşyası arasına giremezdi.