Bornozu taehyung'un odasının kapısına asıp odadan çıktım.
Gelmeden önce de dolaptan iki bardak vede bir içki şişesi alıp verandaya doğru ilerledim.Taehyung beni görünce ilk önce yüzüme sonra ise elimdekiler bakmıştı. Gülümseyip ayağa kalktıktan sonra elimdeki ağır içki şişesini alıp ortadaki mini masaya koymuştu.
Bardakları doldurana kadar ikimizde konuşmadık. Gecenin bu sesizliğini bölen ise onun o derin sesiydi.
"Jungkook gel senle bir oyun oynayalım"
Anlamaz gözlerle ona baktığımda anlamadığımı anlamış olacakki konuşmaya devam etmişti.
"Şişe çevirmece. Hem birbirimiz hakkında pek birşey bilmiyoruz." Onaylar mırıltılar çıkarınca "güzel " demiş ve olduğu yerde dikleşmişti.
"Zaten iki kişiyiz o yüzden sıra sıra sorucaz." Bende onun aksine olduğum koltukta yayılıp ona baktım.
"Sor" dediğim şeye karşılık bakışlarını gökyüzüne çevirmişti.
Gözlerini biraz orada oyaladıktan sonra bakışlarını gözlerime getirip ayırmadan konuşmuştu."Daha önce hiç sevgilin oldu mu?" Sorusuyla yüzümü buruşturdum. Sevgili işleri ve aşk benlik değildi.
"Hayır olmadı." Başını sallayıp benim sormamı beklercesine bana bakmaya başladı.
"İlk öpücüğünü aldın mı?" Kafasını olumlu anlamda sallayıp "Evet." Diyince nedense üzülmüştüm ama nedenini anlayamamıştım.
"O zaman soruyorum jungkook." Demişti dalgınlığımı fark edip o dalgınlıktan çıkmamı istercesine.
"Sor taehyung." Dediğime eş zamanlı kadehin hepsini kafama dikmiştim. O konuşmaya başlarken bende aynı zamanda bardağa içki dolduruyordum.
"Neden bu eve taşındın?" Sorusu ile içki unutup bir anlığına dalmıştım. Ona annemle üvey babam yüzünden kavga ettiğimi anlatamazdım.
Birden kendime gelince bardağın çoktan taştığını fark etmiştim. Ayağa kalkıp mutfaktan bez alacağım sırada taehyung eliyle beni durdurmuş ve,
"Ben alıp gelirim." Demişti. Eli elime değince tuhaf hissetmiştim. Neden böyle hissettiğimi anlamıyordum ama tuhaftı işte. Mutfaktan elinde peçete ile döndüğümde bakışlarım onu bulmuştu. Bana bakmadan hızla masanın üstünü bir çırpıda silip peçetenin çöplerini bahçeye atmıştı.
"Heyy bahçeyi kirletiyorsun?" Cümlemi bitirir bitirmez konuşmaya başlamıştı.
"Yarın bu eve temizlikçi çağıracağım zaten."
"Pardon da bana sordun mu?"
"Sormam mı gerek?"
Derin nefes verip konuşacağım sırada "hadi oyunumuza devam edelim." Demişti. İçkiyi tekrar kafama dikip bardağı masaya gürültüyle koydum. Sanırım biraz içimi dökmeme ihtiyacım var gibi.
"Çünkü annem ile üvey babam için kavga ettik ve oda beni evlatlıktan reddetti bu kadar."
Gözlerini şokla aralamış bana bakıyordu. Bende ne ara aktığını bilmediğim göz yaşlarım ile devam ediyordum.
"Annem ben çok küçükken babamı sırf başka bir kadınla akşam yemeği yedi diye gözümün önünde öldürmüştü. İnanabiliyor musun taehyung sırf bunun için. Sonra ise birkaç yıl öncesinde yeni bir adamla evlendi. Ben bunu istemedim. Nerdeyse hergün bir kavga çıkıyordu o adam yüzüne.
Bende en son dayanamayıp ağzıma ne geliyorsa ikisininde yüzüne söyledim ve çıktım geldim. Arkadaşım Jimin ise bana bu evi söyledi öyle işte."
Bardakta kalan son damlaya kadar içtiğimde gözyaşlarımı silmiştim. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Sanırım sarhoş oluyordum. Hem içtiğim iki bardak kadardı(?)
***
"Yaa taehyung sen neden bu kadar yakışıklısın?"
Elimle ellerini tutup bir çırpıda onu kucağıma alıp odasına doğru götürmeye başladım. Cidden Jungkook 2 bardaktan nasıl sarhoş olabildin.Ben onu taşırken bayılmış gibi duruyordu. Yanaklarındaki kızarıklık ve her seferinde tavşan dişlerini çıkarıp gülümsemesi cidden onu aşırı tatlı yapıyordu.
Odasına geldiğimde onu yatağa bırakıp gidicektim ki arkadan duyduğum onun sesi ile duraksadım.
"Taehyung..." arkamı dönüp yatağın yanına edildikten sonra bana dönmesini bekledim. Öyle de olmuştu. Bana dönüp yavaşça gözlerini aralamıştı. Oda karanlıktı. Odayı aydınlatan tek şey pencereden giren dolunaydı.
"Su istiyorum..." dediği ile elimi saçlarına getirip okşadım.
"Burada bekle hemen getiriyorum." Onaylayan mırıltılar çıkarınca ayaklanıp odadan yavaşça çıktım. Aşağı inip tezgahın yanındaki bardaklardan birini alıp musluğa tuttum.
Aynı şekilde bardak ile yukarı adımlarım. Kapıyı yavaşça açığımdaysa yatakta bağdambaç kurmuş şekilde oturup yere baktığını fark ettim.
Adımlarım ile yavaşça kafasını bana çıkarmış ve gözlerime bakmaya başlamıştı. Yanına gelip boşlukta kalan yere oturduğumda suyu uzattım.
Bardağı alıp iki yudum kadar içip bardağı komidine bırakmış ve ağzını koluna silip gözlerime bakmaya başlamıştı.
Dolgun ve aynı zamanda ıslak olan dudaklarını ısırınca yutkundum. Yavaşça yaklaşmaya başlamıştı. Şuan sarhoştu ve ne yaptığını bile hatırlamayacaktı.
Elini enseme getirdikten sonra beni kendine çekip ıslak dudakları ile kuru dudaklarımı birleştirmişti. Şaşırmamıştım çünkü bunu yapacağını biliyordum. Sol elimle yanağını tutup onu daha çok kendime çekmiştim. O alt dudağımı esir alırken ben ise üst dudağını öpmeye başlamıştım.
Bunun sonu nereye gidiyor onu bile bilmiyordum.
Nefesimiz tükendiğinde ıslak sesle dudaklarımızı ayrılıp alınlarımızı birleştirmiştim. Derin derin nefes alırken konuşmuştum.
"Hadi uyu Jungkook..." deyip ayağa kalktığımda bileğinden tutup beni kendine çevirmişti.
"Beraber uyuyalım.." sesi o kadar cılız ve derinden çıkıyordu ki hayır demem imkansızdı. Normalde asla böyle birşey yapmam ama sarhoşluğuma veriyorum.
Yanına ilerleyip yatağa yatmıştım. Kendisinde gülümseyip yanıma gelip yatmıştı. Arkamı dönüp ona sımsıkı sarılınca oda iyice sokulmuştu bana. Yarın bunlardan eser bile kalmayacağı acı olan kısımdı...
Selam millet✌🏻
Neler oluyor ben bile anlayamadım
AĞAĞAĞAĞA Jungkook ilk öpücüğünü aldı üstelik bu kişi TAEHYUNG s8eueudueieje
Neyse diğer bölümlerde görüşmek üzere
Taekooklu günler 🐰🐯💝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
weird roommate 《Taekook》
FanfictionBirbirini tanımayan iki yabancı farkında olmadan aynı eve taşınmıştı. Text/düzyazı #bantanfic 1 #kth 2