5. BÖLÜM DUYGU BOŞLUĞU

246 23 7
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


5. BÖLÜM DUYGU BOŞLUĞU







Kar taneleri sıkıca kapatılmış pencerelerin yamaçlarına özenle düşüyor yerini buluyor ve orada toplanarak görsel bir şölen sunuyorlardı, bu görsel şölenin ev sahipliği yaptığı ev ise bizi hapis etmişti sanki bu odaya. Bedenler heyecandan titriyor eller ise ne yapacağını bilmeyerek yolunu arıyordu nefes seslerimiz birbirine karıştı ve birbirinde bütün oldu sanki, yıllardır bu anı bekliyorlarmış gibi öyle bir uyum içerisinde birbirlerini kabul ettiler ki bunun farkında bile olmadık. Bal rengi gözlerinin dudakları boyun çizgimi takip ederek utançla kızaran yanaklarımı buldu kalp atışım düzensiz şekilde, tenim altında kendini belli etti yutkundum yutkundu. Bu tatlı alev bizi çemberi içerisine aldı dudakları ise susuzluktan yanan o ateşin ta kendisiydi sustuk, herşey sustu herkes sustu tüm sesler çembere değmek için şiddetle yol buldu ama bu ateşte kül oldu sanki. Kimse yoktu ben o ve öpücükler başka bir şey düşünemez hâle geldik parmaklar utançla en masum şekilde durdu, sanki az önce tenimde ki yerlere değmekten özür diler gibiydi ve ben bu özürü saniyeler içerisinde kabul ettim. Şımarık adamın bal renginde ki gözleri yeşil gözlerimi buldu şöminenin parlak ateşi yüzüne vuruyorken ne kadar güzel bir yüzünün olduğunu, bir kez daha anladım az önce ki kabaca öpmelerden özür diler gibi parmaklarımı avuçları içerisine sakince aldı. Her bir parmak ucuma nazikçe ufak bir öpücük bıraktı yandığımı hissettim midem de binlerce kelebek yıllar sonra yeniden uçuştu sanki, nefes alamadım zaman durdu ben durdum sadece onun bal rengi gözleri ve öpücükleri kaldı sanki. İnce soğuk parmakları sardığı parmaklarımdan yavaşça aşağıya indi gözlerimiz yeniden buluştu ve ukalâ gülüşü yine, dudakların da dans etti yıllar önce kütüphane raflarında ki çocuk gibi. Heyecan dürtüsü yavaşça bu anı ile azalmaya başladı ama parmaklarının kazağımın üstünde gezindiğini fark etmeme kadar, yine nefes alma alanım daraldı ve beklenti içerisinde bal renginde ki gözlerine baktım. İkimiz de ne istediğimizi biliyor gibiydik ama korkuyorduk neyden korkuyorduk bilmiyordum bile yalnızca heyecan ve korku, bu odanın havasında elle tutulur derece de hissedildi. Parmak uçları kazağımın köşesinde dakikalarca oyalandı ve biz yine susmaya devam ettik konuşacak tek bir kelime yoktu sanki, bu anda konuşmamak doğruymuş gibi geliyordu utanıyorduk ama bir taraftan utanmıyorduk çok bambaşka duygular vardı şu an ve biz ikimiz de eminim anlamını bilmiyorduk. Parmak uçlarım oyalandığı kazağımın köşesinde ki eline gitti kollarında ki ip izlerini hatırlamak canımı çok sıktı, ama şu için sormak istemedim sanki konuşmak şu an yasaktı ve ikimiz de bu yasağı çiğnememek için sessizce birbirimizi izledik. Parmaklarını kazağımın köşesinden yavaşça çektiğim de gözlerime baktı içimde ki duyguya bir yenisi daha eklenerek cesaret kanı, damarlarım da hızlı bir gezintiye çıkarak yayıldı utanma duygumu saniyeler içerisinde yenerek tenimi kaplayan kazağı kendim çıkardım. Parmaklarım heyecandan titriyor çıkardığım kazağın köşelerini avuçlarının içerisine utançla bastırıyordu ama bu duyguyu yeniden yenmek istedim. Geçmiş yıllar utanç bana sadece acı verdi artık bu duygudan kurtulmam gerekliydi artık bunlardan ders çıkarmam gerekliydi, avuçlarımda ki sıkıca sıktığım kazağı ayaklarımın dibinde ki boşluğa bıraktım. Boğazıma heyecandan dizilen saçma düğümleri atmaya çalıştım bakışları yaptığım bu jest karşısında şaşkınlık ile yüzümde kalmaya devam etti, ama nefes sesinin düzensiz alışı kendini daha da belli ettiğin de bir adım daha yaklaştım. Bacaklarım aramızda ki boşluğu kapattığım saniye titredi o bana bakmadı ela gözlerini kapattı kendi içinde sanki düşüncelerin de, savaş veriyordu birşeyleri tartıyordu ama ne olduğunu bilemedim titreyen parmaklarım soğuk parmaklarına değdi. Elini avuçlarım içerisine aldığım saniye yeniden gözleri gözlerimle buluştu önce avuç içini daha sonra ise korkakça soğuk parmaklarını çıplak kalan göğsüme kalbimin tam atış yerine bastırdım, aramızda ki tüm çelişkiler soğuk maskeler soğuk duvarlar saniyeler içerisinde bu ateşte eridi. Dudakları dudaklarımla yeniden buluştu ama bu sefer ayrılmamak üzere ne olduğunu bile ikimiz de anlamadık sanki hızla bedenimi belimden kavrayarak kucağına aldığında, bacaklarımı beline doladım dudaklarından yarasına yaptığım baskı yüzünden acı bir inilti çıktı ama durmadık devam ettik. Yaralara, maskelere, insanlara, sorunlara, duvarlara ayıracak vakit yoktu vaktimiz yoktu. Dudaklar itaatsizlik ile birbirini izledi ne zaman nefes aldım hatırlamıyordum bile etrafımda ki her şey döndü sanki tenlerimiz birbirine karıştı bir oldu, öncesinde çekinen parmaklarını beline sıkıca sardığım bacaklarım da gezintiye çıktığını hissettim. Öyle narinlikle dokundu ki parmak uçları sanki bir piyona tuşlarına basıyor hangi tuşa zamanında basması gerektiğini biliyormuş gibiydi, ve ben bu temastan içimde bir şeylerin yanmaya başladığını hissettim. Yeterli zaman yoktu yeterli nefes yoktu yeterli alan yoktu bu yüzden sendeleyerek duvara yapıştık ama umursamadık ikimiz de hiç bir şey düşünmedik, şöminede ki alevler bile ikimizin manzarasına karşı daha da titreyerek yükseldi sanki. Göğüs kafesim hızla yükseldi ve indi heyecandan parmaklarım sırtında gezinen parmaklarım titredi dudaklarının teni dudaklarım da kalmaya devam etti ama öpmedi. Dokunuşlar yoktu böylece kaldık dokunmuyor ama gözleri ile beni soyuyor gibi hissettim saniyeler işkence gibi geldi, yutkundum dudakları dudaklarımdan milimetrik bir uzaklıkta duruyorken nefesi boynuma ulaştı ve ben gözlerimi konuştuğu saniye sıkıca kapattım.

GÖMÜLÜR 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin