''İnsanlar çift yaratılmıştır . ''
-Zeus
Gözlerimi açtığımda bir sandaldaydım . Uçsuz bucaksız bir okyanusta . ''Noluyor? '' diye bağırdım . Bu her kimse
,benim yerimi kapmayı aklına takmış . Sandalın alt tahtalarına bir kaç sayı kazınmıştı .
2-6-17
23-6-17-12-16
23-6-17
12-22-6
10-12-4-2-12-21
23-6-28
Bu da ne demekti ? Düşünürken altımdaki adi ahşapların tıkırdamasıyla sıçradım . Sallanıyor , sallanıyor ve sallanıyordu . O an düşeceğimi anladım . Pekala , bu mantıksızdı . Sabah uyanıyorum , ve boom ! Bir okyanustayım . Nasıl yemek yiyeceğim , nasıl uyuyacağım , nasıl üşümeyeceğim ? En önemlisi : Nasıl işiyeceğim !
Bu bir rüyaydı , veya kabus . Gerçek değil , gerçek değil . Bu , küçüklüğümdeki gördüğüm kabuslardan . Ve en kötüsü o yaşlarda sığınabileceğim kimsem olmadığıydı . Ailem gece geç saatlerde geliyordu . Düşündüm de ; o zamanlar hayatım daha güzeldi . Ailemle sabahları görüşüyorduk , ben uyuyunca gece karanlığıyla yalnız bırakıyorlardı .
Aslında bu anılar beni güçlü kılıyordu . Güzel anılarımı hatırlayınca sanki damarlarımdaki kanın içine birazcık da yaşama sevinci geliyor . 18 yıldan beri yaşıyorum be !
''Hiç komik değilsin. Fakat beni öldürünce de arkamdan iz bırakabilmeye cesaret edicek misin ? Bu bir rüya , nasıl düşüncelerime girdin bilmiyorum . Patch Cipriano musun sen ? '' Saçmalamaya başlayan bir adet Esila .
''Bu bir rüya .'' dedim sırıtarak . ''Ve kendimi çimdikleyince bunların hepsi parçalamış kristallere dönüşecek .''
Uzamış tırnaklarımı etime batırdım . Yerimden sıçradım . Gerçekçi bir rüya , ha ? Tam ihtiyacım olan şey (!) . Dünyam yıkıldı . Aslında yıkılmadı , sallanıyor , cidden. Ayaklarımın altındaki yer salllanmaya başladı .Rengi yavaş yavaş geçmiş olan tahtalara sıkıca tutunuyorum . Beni biraz sonra boğultturacak şeye güveniyorum , ha ? İronik .Yanımdan bir kelebek geçiyor . Yoldaşım.Onu öldürüyorum . Tahtaların arasındaki bir boşluktan elime su gelince bir anım gözümün önüne geliyor yine .
Havuzdayız . 6 yaşlarındayım . O zamanlar saçlarım sarıydı , büyüyünce renk değiştirmiş . Defacto güneşte renk değiştiren tişörtler gibi . Her neyse .
-Baba , tutuyorsun değil mi ?
-Evet kızım . Annene dönelim , fotoğrafımızı çeksin , olur mu prenses ?
Beni yavaşça döndürüyor , havuzun yanında az önce çıkardığım kolluklar .
Babam , fotoğrafta daha da iyi gözükebilmek için kafasını biraz daha öne çıkarıyor . O zaman eli kayıyor ve , Bum ! Havuza düşüyorum .
Boğulmak cidden garip bir duygu . Çığlığın , hiç yayılamadan sana geri dönüyor . ''Boğulmuyorum , kurtarılacağım . '' Diye kendini kandıramıyorsun . İlk adım olarak , gözüne su giriyormuş gibi hissediyorsun . Gözlerin kısa sürede yanmaya başlıyor . Ellerin ? Boşluğu yakalayabilir misin ? Boşluğa tutunabilir misin ? Tutunabileceğin hiçbir yer yok .