Beyazlıklar içinde bir yerde,anlamadığım bir şey beni kendine çekiyordu.
''Yanımıza gel.Sana ihtiyacımız var.Senin ve senin gibilere''
Onu görmek için yakınlaşıyordum.Üstüm çıplak ve bulunduğum yer buz gibi.Her yerim kıp kırmızı ama direnmeye çalışıyorum.Yanaklarımdaki çatlaklardan akan kanlar ağzıma geliyor.Kanın tadı demir gibi keskin ve iç ürpertici.Biraz daha ilerleyince bir ses duyuyorum.
''Elini bana uzat''
Dediğini yapmak istemediğim halde bir şey beni ona itiyor.Elimi yavaşça uzatıyorum.Bana tıslarcasına fısıldıyor.
''Gel..yanıma gel..''
Daha çok yaklaşıyorum.İşte şimdi onun tenine dokunuyorum.Buz kütlesine dokunuyormuşum gibi hissediyorum ama normal bir insan teni yumuşaklığından farksız.Korkuyorum.Bana zarar verecekmiş gibi hissediyorum.
''Sen..kimsin?''
Bana doğru yaklaştığını hissedebiliyorum.Bir adım daha..bir adım daha.Vücudunu az buçuk seçebiliyorum.Benim boylarımda,dişleri elmas gibi parlak,iğne gibi sivri.Bir anda nefesini hissediyorum.
''Ben,sen,biz unutulan çocuklarız.''
Kalbimin atışını hissedemiyorum.Göğsüme dokunuyor.Tırnakları uzun ama asıl hissettiğim o değil.Hissettiğim şey sanki bana hayat veriyor.Şelaleden birleşerek akan su damlaları misali dokunuyor yüreğime.Korkudan kapadığım gözlerimi aralıyorum.O kadar çok sıkmışım ki kendimi,hiçbir şey göremiyorum.Biraz daha açıyorum..deniyorum.
''AHHHHHHHH!'' o şeyin beni ittirmesi,içinde bulunduğum kabustan beni uyandırıyor.Yatağım sırılsıklam olmuş.Korkudan titriyorum.Hızlıca ayağa kalkıp mutfağa gittim ve bir bardak buzlu su içtim.Mart ayına göre fazla soğuk bir suydu ama umrumda değildi,ayılmam gerek.Odama geri dönüp tişörtümü çıkarttım,yatağımın üstüne fırlattım.Kafamda bana söylediği sözler yankılanıyordu ''Ben,sen,biz unutulan çocuklarız.'' Aman Tanrım bu da neydi şimdi?Ne kadar korkaktım,yaşadığım en ufak bir korkunç olay beni nelere sürüklemişti.
Vücudumda dokunduğu yerlere baktım,tam kalbimin üstüne ve daha aşağılarına.İşte şimdi korkabilirdim,o kısımlarda bir morluklar var.Ah tamam Ira kendine gel ve bir duş al iyice aptallaştın.Kendimi teselli etme konusunda bir hayli kötüyümdür ama dinlemek zorunda olduğum kesin.Küveti ılık suyla doldurup kendimi küvetin içine attım.Su vücudumda adeta dans ediyordu,bedenime temas ettiği her yer rahatlıyordu.Güzel bir banyo keyfinden sonra altıma bir boxer geçirip mutfağa geçtim.Evde tek yaşamanın güzelliklerinden biri de bu,evde istediğim gibi gezebiliyorum.Bir sandviç yapıp mevye suyumla beraber hızlı hızlı bitirdim.İşe geç kalmıştım.Odama koşup altıma bir kot geçirdim ve üstüme rahmetli yetimhane bakıcımın bana 20.yaş doğum günümde hediye ettiği yeşil kazağı giydim.O kadını hâlâ dün gibi hatırlıyorum.Yetimhaneden çıkmama rağmen bağlarımız kopmamış bana yeni bir ev bulmam,okumam için yardımcı olmuştu.Çantamı da boynuma astıktan sonra klasik bir merdiven koşuşturması yaşayıp,klasik kapalı bir İngiltere havasına ''Merhaba'' dedim.
***
Skeeter odama gelmemi bekleyememiş,polikinliğin girişinde elleri belinde duruyordu.
''Ah,Ira ne oldu?Nasılsın?''
Can dostuma sıkıca sarıldım.Polikinlikte hakkımızda çıkan saçma sapan dedikodular umrumda değildi.İnsanlar istediğini düşünebilirdi.
''İlk önce içeri girelim istersen?Anlatacağım her şeyi.''
Skeeter peşimden koşar adım geliyordu.Odama girdim ve kapımızı kapattım.Kendimi dedektif gibi hissediyordum.Koltuğuma uzanıp markette yaşadığım olayı,rüyamı ve vücudumdaki yaraları beni şaşkınlıkla izleyen Skeeter'a anlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜNMEYENLER Huldufólk
Science FictionŞeytanın Tanrı'ya karşı çıkması sonucu tarafsız kalan;Alftanes'i Reykjavik'e bağlayan yolun ortasına indirilen meleklerin,Huldufolkların, insanlarla yaşadığı aşklar sonucu doğan çocukları kabul edilmedi,yetimhanelere gönderildi.Yıllar geçtikçe insan...