Hayatın gün geçtikçe benden aldıkları çoğalır gibi. Fazlası yok, hep eksik. YARIM.
Umutlar bir bir tükeniyor olsa da vazgeçemem.Ben
Levent SAYER'İN
kızı
ÖYKÜ SAYER !!Bu cümleleri beynime yerleştirdikten sonra dün geceden kalma yorgunluğum bir nebze de olsa azalmıştı. Yavaşça yataktan doğruldum ve ayaklarımı yataktan sarkıttım. Derin bir iç çekerek yataktan destek almayı ihmal etmeden ayağa kalktım. Banyoya en paytak halimle yürümeye başladım. Rutin işlemleri hallettikten sonra annemin topuklu ayakkabılarının çıkardığı tok sesler odamın sessizliğini bozmuştu.
"Öykü SAYER prenses hazretleri, tenis kursu seni bekler, 5 dakikaya hazır ol , kahvaltı sonra da ilaçlar. Gecikmeni önermem! " diyerek sert kadın tavrını ortaya koyarak odayı sessizliğe bürüdü. Bu aralar pek üzerimde duruyor annemiz. Diyecek kelime bulamazken banyodan dolabıma yöneldim. Mor tenis eteğini ve beyaz atleti üzerime geçirdim. Saçlarımı açık bırakmayı tercih ettim. Ayakkabılarımı giydikten sonra hazır olduğumu aynanın karşısında kendime bu kim bakışları atarak farkettim. Yorgun olan bedenim toparlanıyor muydu? Ya ruhum,beden eski haline gelse de o da hiç bir şey olmamış gibi geri dönüp devam edebilecek miydi?Tenis çantasını da alarak koşar adımlarla Valide sultanı sinirlendirmemek için mutfağa indim. Kahvaltı muhteşem görünüyordu. Kraliçem harika gözüküyordu. Mutlu bir saadete yavaş yavaş yaklaşıyorduk. Annemin yanına yaklaşarak "bugün pek mutluyuz Kraliçem bunu neye borçluyuz? " derken yüzünden makas almayı ihmal etmedim. Sulu bir öpücük de kondurdum tabikide. Daha sonra masaya oturdum.
"Birçok şeye prenses" diyen anneme şaşkınlıkla baktım. Birçok şey onu bu kadar mutlu mu etmişti? Ben burda can çekişirken, tükenirken, biterken...
Şaşkın bakışlarla ona bakarken şaşkınlığımı anlayacak ki anlatmaya başladı. "Öncelikle prensesim bugün sende mutlu gözüküyorsun, seni mutlu görmek beni mutlu ediyor, hastalık etkisini kaybettirmeye başlıyor gibi, ayrıca çok önemli bir dava var elimde , bu dava bir çok kişinin hayatını değiştirecek" diyerek sözlerini bitirdiginde yüzündeki ifade görülmeye değerdi. O bir kraliçe ve bende onun prensesiydim. Yüzümdeki gülümseme cevaplamaların yanında hiç kalırdı annem de bunun farkındaydı. Uzun bir süre sessizlikten sonra annemi biri aradığında uzun bir konuşmadan sonra ve bu konuşmayı özel olarak benden uzakta yaptığı için ne olduğunu bilmiyordum ve acil olarak gitti. Ilaclarimi biraz zorlama ile de olsa aciz bedenime gönderdim. Daha sonra toparlanarak evden çıktım. Araba sürecek havamda olmadığım için taksiye binmeye karar verdim. Uzun bir süre bekledikten sonra hala bir taksi bulabilmiş değildim. Zengin bir ailemiydik?
Evet.
Peki zengin gibi hissettim mi kendimi hiç?
Hayır, kesinlikle Hayır. Hiç bir zaman kimseyi ne kendimden üstün tutum ne de aşağıda. Bunu bana babam öğretmişti. Zenginlik benim için hiçten başka bir şey değildi....Taksi beklemeye devam edersem ağaca döneceğimi anladıktan sonra cadde boyunca yürümeye başladım. Ara sokaklardan geçiyor mahalle havalarını da görüyordum. Küçük çocukların top oynadığı, teyzelerin ve kızların çekirdek yiyerek hoş sohbet etmeleri gözlerimi kamaştırıyordu. Çünkü böyle ortamlar görmeye pek alışık değildim. Hep zengin villalarda yaşamış sokağa adım atmayı tercih etmeyen bir kızdım. Şimdi de öyle ama hayatıma yön vermeye başladım. Gezilecek yerler , tanışılacak insanlar var..
Belkide hayatımın son zamanlarını yaşıyorum iyi degerlendirmem gerekmez mi? Düşüncelerimle boğuşuyor ana sokakları atlamış caddeye çıkmıştım. Telefonuma mesaj sesi geldiğini duyunca bakmayı bile içimden geçirmeden taksi çevirip tenis merkezine doğru gitmeye başladım. Geldiğimiz noktaya varınca ücreti ödeyip taksiden çıktım. Tenisin olduğu yere varınca Selin'i aramaya karar verdim. O da oynamayı çok sever zaten nereye gitsem mutlaka yanımda onu da götürürdüm. Selin'i aradıktan sonra 10 dakikaya geleceğini haberini aldıktan sonra Tenisin olduğu yere doğru yürümeye başladım. Tenis oynamak benim hep yaptığım şey ve Teniste kimseye acımam. Gitmemekte ısrar etse de kraliçemiz değişiklik olacağını falan filan söyledi. Valide sultanı kızdırmayalım değil mi?Tenis alanına varınca kapısından geçerken sert bir taşa çarptım. Evet yanlış duymadiniz bildiginiz bir taşa çarptım, ama hata ondaydı çünkü arkadaşları ile konuşmuş sakalaşırken önüne bakmayı ihmal etmemiş bir ÖKÜZ o. Dengemi kaybetmiş düşerken sert eliyle bilegimi kavradı ve düşmeme engel oldu. Birden kendimi tutamadım ve bağırmaya başladım:
" Önüne baksana gerizekalı" diye sölerken sert eliyle kavradığı bilegimi çektim ve onu göğsünden ellerimle ittim."Önüme bakmayı senden mi öğreneceğim ufaklık? " dedi alay eder bir sözle.
"Ah tabi gerizekalı olanlara bir şey öğretilmiyor değil mi? Sözlerine de dikkat et!" diye çıkıştım bende.
Bu gerizekalının yanında 2 tane yakışıklı biri esmer biri sarışın çocuk varken, iki tanede taş gibi kız vardı. Hepsi aralarında gülüşürken esmer çocuk araya atıldı.
"Sözlerine dikkat etmezse ne olur?"
dedi alay bir sesle. Abuu çok korktum bende. Ben yerimde hiç durur muyum ? DURMAM!"Neler yapacağımı tahmin bile edemezsiniz?"diye tebessüm ederek yalanci kahkahamı da atarak. Bana çarpan çocuk lafa karıştı. Karışmazsan olmaz demj serseri .
"Tahmin ettim de ufaklık hiçbişey yapamazsın ya?" diye alay etti. Yanindakiler gülmeye başladı. Ben size gösteririm şimdi. Uzaktan Selin'in geldiğini görünce gülmeye başladım. Elinde de kahve vardı. Beni görünce yanıma gelmeye başladı. Yanımda bitince konuşmaya başladım.
"Öyle mi?" dedim alay bir ses tonunda gülmeyi de ihmal etmedim.
"Evet öyle" dedi ukala gıcık şey. Selin'in elindeki bardağı aldım.
"Kahve içmeye ne dersin ?"diye bardağı gösterek işaret ettim. Onun bir şey solemesine izin vermeden devam ettim.
"Bi dakika ama sen kahve içmeyi de bilemezsin dur ben sana göstereyim?" diye söylenirken elimdeki kahveyi çocuğun suratına çarptım. Ama allahtan kahve soğumuştu. Çocuk neye uğradığını şaşırdı. Ah zavallım. Yanındakiler de ne yapacaklarını da şaşırdı. Hepsi dondu kaldı. Selin de bunların arasında. Selin'in kolundan çekiştirerek oradan ayrılmaya çalışırken çocuğun son sözleri kulağımda yankılanmıştı.
"Bunun bir bedeli olacak seni küçük aptal!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir seni sevdim birde papatyaları.
Teen FictionAşkın ortaya ne zman çıkacağı belli olmaz. Hastalıkların da tabi. Öykü kanser yolunda ilerliyor. Ama daha ne kanseri olduğunuda bilmiyor. Poyraz onun kaderi ve onu da bilmiyor. Ve sonradan olacakları da. Sadece papatyalar var da ona da babasından ha...