3.bölüm

22 7 3
                                    

[GÖRSELDEKİ KİŞİ Bartu(uçaktaki kişi)]
"Bade, bade uyan!" (Annemin sesiyle yatağımdan sıçradım.)
"Kızım kalk, gitmemiz lazım, acele et!"
" ne oldu anne? Nereye gitmemiz lazım?"
"Ben de bilmiyorum tam olarak ne olduğunu ama yanılmıyorsam şehrimize ölümcül bir hastalık yayılmış, acilen buradan başka bir şehire gitmemiz lazım."
"Anne, neler diyorsun sen öyle? Ne hastalığı, ne ölümü?"
"Kızım daha sonra anlatırım. Hadi, vaktimiz yok."
(Hemen telaşla hazırlanıp ardından birkaç eşyamı bavuluma koyup ayrıldım odamdan. Salona gittiğimde ağabeyimin de hazırlanıp salonda oturduğunu gördüm ve bizi görür görmez yanımıza geldi hemen.)
"Anne, neler olduğunu anlatacak misin artık? Neden ben ve badeyi apar-topar çağırdın?)
"Oğlum hastalık var hastalık, hem de ölümcül. Polisler falan her yerde, buradan gitmemiz lazım."
Buğra- "pekâlâ nereye gideceğiz ha?"
"Izmir'e, teyzelerin yanına."
Buğra- "ama annem, biliyorsun onunla konuşmuyoruz, bizi kabul etmez."
"Hayır oğlum, eder. O benim kardeşim nihayetinde. Bırakmaz bizi sokaklarda"
"Yapma anne, en son çok kötü aranız bozuldu. Elbette bırakır."
"Deneyelim oğlum, zararı yok."
"Pekâlâ. Öyle olsun."

(Ağabeyim haklıydı; basbayağı kavgalı olduğumuz birinin bizi kabul edeceğini sanmıyorum. Ama mecburduk. Annem de, biz de.
Saat 18.24 idi. Yarım saatimiz kalmıştı oraya varmamıza.

Uçağa binmeyi gerçekten çok seviyorum. Bir dakika ya! Bu da kimdi, gözlerini üzerime diken bu kişi de kim? Ben de onu dikizlemeye başladım. Kıvırcık saçları, mavi gözleri, sert ama aynı zamanda tatlı suratı ve de çatık kaşları olan biriydi. Ha, bir de yanılmıyorsam 1.90 boylarındaydı.
Nedensizce ona gıcık kapmıştım. Kendisini beğenen, havalı, kasıntı bir tipti. 'Ayı şey ne olucak')

"Ah, sanırım inişe geçiyor uçak." Diye mırıldandım. Annem ise evet derken, buğra yalnızca başını sağa-sola sallamakla yetindi. Bir kaç dakika sonra bitmişti yolculuğumuz. Çok endişeliydim. Uzun süre sonra teyzem ile karşılayış anımızı merak etmiyor değilim. Umarım her şey umduğumuz gibi gider.
"Bade, abicim bana yardımcı olur musun bavulları taşımakta?"
Sese gelen yöne doğrularak, "Sen taşıyamıyor musun koca adam, yoksa bir iki bavul taşıyamayacak kadar sıska mısın?" Diyerek onu sinir etmek istedim. Bana sert bakışlar atması yeterli oldu ona yardım etmem için.
Tam eğilip çantalardan birini almak için elimi uzatırken sertçe bir şeyin bana çarpmasıyla kendimi yerde buldum. 'Bu da neydi şimdi?'
Ağabeyimin eskiden yaptığı komik olmayan şakalarından biri olduğunu düşünürken hiç özür dilemeden önümden giden o kişiyi gördüm. Ahh, evet. Bu oydu. Uçaktaki ayıydı. Arkasından bağırarak "yavaş olsana ayı, insan bir özür diler." Diyerek aşağıya kalktım. Oysa o hiç dönüp bakmadı bile.
Çantayı alıp koşarak annemlerin yanına gittim.
"Kızım, nerde kaldın yahu"
"Geldim anne, sıra vardı bu yüzden geciktim."
Buğra- "neyse millet gidelim artık, fazla oyalandık"

Bir 40 dakika yolda yürüdükten sonra gelmiştik artık cadı teyzemlere. Üçümüzde derin bir iç çekip bahçenin kapısına doğru ilerledik. Annem önde biz ikimizde arkasında olmak üzere bahçeye girdik artık. Annem kapıyı tıklattı ama ses gelmeyince bir kez de zile bastı ve bir kaç dakika sonra kapı açıldı. İşte nefeslerin tutulduğu an, işte kalp ritimlerini hızlandıran an...
Annemin ağzından bir kaç kelime döküldü:
"Beril, kardeşim?"
Teyzem donakaldı bizleri karşısında görünce, yutkunurken boğazından çıkan sese kadar duydum resmen.
"Sanem, ne işiniz var burada? N'için geldiniz evime?"
Hah, dakika bir gol bir, daha biz olayı söylemeden başladı cadı kadın.
"Beril, biz şehrimizden ayrılmak zorunda kaldık, kalacak yerimiz yok, senden başka gidecek kimsemiz de yok. Bizi kısa süreliğine evinde misafir eder misin kardeşim?"
"Kardeşim ha!?, şimdi mi kardeşin olduk sanem hanım? İstemiyorum sizi, al çocuklarını ve def olup gidin evimden. Ne haliniz varsa görün, sürünün sanem sürünün.."
Annemin gözlerinden süzülen damla yaşı görünce çok üzüldüm. Resmen onun kardeşi olacak kişi kapıyı yüzümüze kapamıştı. Fazlasıyla sınır oldum o cadı kadına, hele ki ben daha cevabını vermeden kapıyı yüzümüze kapaması beni daha da sınır etmişti.
Ağabeyim titrek sesle:
"Validem, iyi misin?"
Annem- " hayal kırıklığı..."
"Anne hadi gidelim buradan, buğra sen de bavulları al, daha fazla durmayalım burada." (şu an bu durumun içinde bunu düşünmem belki yanlış ama yine bavulları buğraya taşıtmam? Fenayım heheh)
İkimizde annemin koluna girerek uzaklaştık oradan.

TUTKUNUN RİTMİ (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin