(Sabah olmuştu, biz geceyi geçirecek bir yer bulmuştuk. Ancak hayatımızın geri kalanını bir hotel de geçiremezdik, düzen kurmalıydık. Ne yazık ki babamın ölümünden sonra şirket başkasının eline geçti -haliyle bizim de başka bir eve yerleşecek kadar iyi bütçemiz yok şu an. Her şeyden çok sıkıldım artık..
"Anne, ben hava almak için dışarı çıkacağım."
"Tamam kızım ama fazla gecikme."
"Olur. Buğra, gelmek ister misin?"
"Yok ya, yorgunum. Sen çık."
"Pekâlâ. 1 saat sonra görüşürüz."
Kulaklığımı takıp Evgeny Grinko'nun jane maryam parçasını açıp cadde'de tek başıma yürümeye koyuldum. Düşüncelere, hayallere daldım ki; yüzüme düşen yağmur damlasıyla kafamı yukarı doğru kaldırdım. -yağmur yağışını çok seviyordum. İyihissediyordum yağmurlu havalarda ama aynı zamanda sebepsizce hüzünleniyordum.
Yağmur artık hızını artırmıştı. Islanmama sebep oluyordu.
Hemen yağmur görmeyen bir yer bulup oraya sığınmalıydım. Derken çok fazla yürüdüğümü ve hatta yolumdan saptığımı fark etmiştim, -biraz tedirgin oldum- sanırsam az ileride bir bar görmüştüm oraya gitsem mi diye söylendim kendi kendime ama pek de içime sinmiyor yalnız başıma oraya girmek. Her neyse, burada ıslanıp üşütmektense, oraya gidip beş dakika falan takılıp hotele geri dönerim.
Biraz yürüdükten sonra o tenha yerde bulunan bar'a varmıştım. Kapının önünde bekleyip derin bir nefes aldıktan sonra içeriye adımımı attım. Içeride çok fazla kimse yoktu nedense, sanırım özel bir yer olmalıydı. Aman! Neyse ne, biraz takılır giderim ben. En azından yağmur dinene kadar.
Herhangi bir yere oturdum. Gözlerimle etrafı iyice kolaçan etmiştim; tuhaftı ancak sevimli de bir yerdi aslında. Etrafa bakınırken gözlerim bir grup tuhaf heriflere takıldı. Bana dik dik bakıp aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Aslında ne konuştuklarını tahmin etmek pek de zor değil. Birden aralarından biri bana doğru yürümeye başladı, içimden - n'olur buraya gelme, bana bulaşma, uğraşamam dedim. O kişi önünde durdu ve kaşlarım iyice çatıldı. Birden duraksadım.
"Hey, naber güzelim?"
"Pardon? Güzelim mi?" Ne diyordu bu ya, gerçekten çıldıracağım.
"Evet, güzelim. Ne o, beğenemedin mi? İğrenç iğrenç sırıtıyor ya, cidden elimden bir kaza çıkacaktı eğer gitmese.
"Hayır, beğenemedim pislik. Uzak dur benden." Arkadaşlarına dönerek,
"Wow, wow, wow... bizim orospumuz asabiymiş'de ha?!"
Aralarımda büyük kahkaha koparken birden hızla ayağıya kalkıp sert bir tokad geçirdim o iğrenç suratına.
"Sensin orospu, adi herif." Ona vurduktan sonra öfkelenip üzerime doğru yürüdü. Arkadaşları tam ayaklanırken, onlara dönüp "biriniz kalkarsanız şerefim üzerine yemin ederim mahvederim sizi" dedi. Ben de "Ne yapmaya çalışıyorsun sen, hakketin o tokadı." Derken saçlarımı sıkıca eline dolayıp acımasızca sürükledi beni yerden, bir odanın kapısının önüne kadar. Sanırım kötü şeyler yapacaktı, ağladım, tekmeler savundum ancak o benden çok daha güçlüydü. Beni odanın içine kadar sürükledi ve itti kapının kapısını kilitleyip anahtarı kapının altından fırlattı ben ayağıya kalkıp kapıya doğru koşarken beni tuttuğu gibi yatağa fırlattı. Kafamı sert bir şekilde yatağın başlığına vurmuştum bundan ötürü hareketsiz kaldım. O pislik kemerini açıp üzerime doğru gelirken ansızın kapı açıldı ve o pisliğin suratına bir yumruk geçirildi, evet, sanırım kurtarılmaya çalışılıyordum. O yüzünü görmediğim kişi o pisliğin üzrine çıkıp yumruklarken ben hemen tüm gücümü toplayıp oradan uzaklaştım. Bir taksi çağırmak için telefonumu elime aldım ki ekranda tam olarak 111 cevapsız arama vardı. Ahh, tabii ya annemler. Olamaz, nasıl unuturum ben onları. Gerçekten beni mahvedecekler. Hemen bir taksi çağırdım bir kaç dakika sonra taksi geldi, binip atlanta hotele götürmesini söyledim. Az sonra varmıştım, bütçeyi ödedikten sonra hemen koşarak gittim. Anahtar vardı üzerimde. Kapıyı sesizce açıp içeriye önce kafamı ardından bedenimi soktum, her yer karanlık ve de sessizdi. Galiba çoktan uyumuş olmalıydılar. Ben de hemen odama çekilip önce bir duş aldıktan sonra pijamalarımı giyip yatağıma girip uyudum. Artık yarın her şeyi anlatırdım. Hoş, ne yalan bulacaktımsa artık..Sanem- "Oo, sen bade hanıma bak; eve gelmiş ve direkt uyumuş bizi"uyandırmadan."
Buğra- "Bana bak bade, dün gece neredeydin hemen anlatacaksın, seni mahvederim kızım ya, aklımız çıktı, seni aramaya çıktım. Hiç bir yerde yoktun. Ne yapmaya çalışıyorsun ha!?"
Ben daha kendine gelemeden annem ve ağabeyim yatağının başına dikilmiş hemen sorguya çekmiştiler beni.
"Ya, bir sakin olsanıza siz. Yürürken kafam dağılmıştı, yağmur yapmaya başlayınca sığınacak bir yer buldum. Telefonumun da şarjı bitmişti. Özür dilerim."
Sanem- " yahu kızım sen adamı delirtecek misin?"
"Tamam anne, bir şey yok uf."
"Neyse tamam. Daha sonra konuşuruz, elini yüzünü yıkayıp kahvaltıya gel."
"Tamam be"
Buğra- " bade bana bak, annemi kandırabilirsin ama beni asla, ne oldu?"
"Ya abi gerçekten bir şey yok, her şey anlattığım gibi işte."
"Peki madem dediğin gibi olsun. Şu an susuyorum ama yediğimden değil, yakında çıkar kokusu."
"Hıhım"
Gerçekten bir şey yaşamıştım, hem de çok kötü bir şey. Eğer o yüzünü görmediğim kişi son anda gelmeseydi belki de.. off neyse ya, bunları düşünmek istemiyorum. Daha fazla oyalanmadan kalkayım da annem kızmasın.
"Hadi kızım, otur masaya da bir şeyler ye biraz. Erimişsin resmen."
"Ne alâka anne ya, gayet de fitim ben tamam mi?"
Buğra- " Ne ahahaha fit mi? Sen mi? Güleyim de bari.. kızım sen kurusun kuru.
"Ya abi, bak çıldırtma beni, gebertirim seni."
"Yanlış mıyım lan? Ahahaha"
"Uff, anne bir şey söylesene"
"Çocuklar susun artık, adam gibi yiyin yemeğinizi. Hem daha söylemem gereken şeyler var size."
Buğra- " neymiş o?"
"Bugün beni babanızın şirketinden aradılar, yönetici olmamı istediler"
" ee bu çok iyi haber anne, hemen gidip bakmalısın."
" Evet kızım, ben de öyle düşünmüştüm. Yalnızca fikrinizi merak ettim."
Buğra- " Ya validem düşünmem bile hata, hemen git işe alın da eve çıkalım artık."
"Abim haklı."
"Tamam tamam. Gideceğim birazdan. Ha, sizin de artık okula gitmenizi istiyorum. Tamam mı?"
ben ve ağabeyim bu fikri sevmemiştik direkt of'lamaya başladık.
"Anne ya, hayır."
Buğra- "validem ben istemiyorum be"
"Olmaz çocuklar. Bakın yoksa ben de işe gitmem böyle kalırız bu hotelde he!"
Bunu duyar duymaz onayladık hemen annemi. Evet, sanırım artık okul çocuğu olma vakti geldi.(Bu bölüme de bu kadarını sığdırdım, bölümler uzun olunca sıkılıyor insan, bundan ötürü uzun olmamasına dikkat ediyorum. Diğer bölümde görüşürüz gencolar öptüm baayss)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKUNUN RİTMİ (Devam Ediyor)
Novela JuvenilBir aile'nin yaşamından kesitler... Genç kızın babasının ölümünden sonra yeni bir hayata başlangıç, Hayata tutunmaya çalışan bir anne ve iki çocuğu.. 'Yaşadıkları şehirde ansızın ölümcül bir hastalık çıkınca telaşla başka şehre yolculuk yapan aile...