İnanma istersen yıldızların yandığına, Güneşin döndüğüne inanma,
Doğrunun ta kendisini yalan bil,
Ama seni sevdiğime inan Ophelia.William Shakespeare
Sokakların karanlığı sarmış ruhumu, biliyorum. Dudaklarımda yarım bir sigara, gözlerimi kapatıyor ve içime çekiyorum, sevgilimi koklar gibi. Kabanımın altına sakladığım kazağını günlerdir üzerimden çıkartmıyorum.
Parmaklarım dolanıyor hayâli piyano tuşlarında. Artık sokaklarda dolanabilecek vicdan ve akıl sağlığına sahip miyim, bilmiyorum. Biradan bir yudum alıyorum.
Soğuk, ciğerlerime sigara kadar işlemiyor. Üşüyorum fakat havadan değil, ruhum ısınmıyor bir türlü. Canımı sıkıyor, aklıma takılıyor her şey. Gözlerimden sicim gibi yaşlar akıyor.
Görmezden gelemiyorum zihnimdeki sesleri, unutamıyorum. Paketimi çıkartıyor peş peşe ikinci sigaramı yakarken ilkini avucuma bastırarak söndürüyorum artık canım acımıyor zira bunu iki yıldır her gün tekrarlıyorum.
Başımda duruyor birisi, elleri cebinde beni izliyor umrumda değil. Uzunca bir süre beklemeye devam ediyor fakat ilgimi cezbedemiyor. Yanıma oturuyor en son, birlikte manzarayı seyrediyoruz bu sırada zorla gülümsüyorum.
Okyanus kokuyor yabancı. Yüzüne bakmak için sola çeviriyorum başımı, gözyaşları ıslatmış maskesini, başı önünde. İkinci sigaramı da avucuma bastırarak söndürüyorum.
Aster kokusu yayılıyor etrafa fakat ilk kez bu kadar uyumsuz okyanus kokan yabancıyla. Hayâli piyano tuşlarıma basmaya devam ediyorum ben, o sırada bunu gayet normal bir şeymiş gibi izliyor.
Yanlış tuşa basıyorum, yüzümü sahte bir tiksinti alıyor, güldürüyor bu onu. Arkama geçiyor, bileklerimden başlıyor parmaklarımı sarmaya, bilekleri incecik. Öyle çalınmaz diyor bana, bakışları gayet kararlı, birlikte birkaç şarkı söylüyor, çalıyoruz.
Gerçekte ne kadar iyi çaldığını biliyorum zira bana piyano çalmayı öğreten ilk kişi oydu. Onun yanında çalamamak korkutmazdı beni, bilirdim o mutlaka tamamlardı.
Bileklerim düşüyor, bu sırada bileklerime sarılı parmakları kayarak geri çekiyor kendini fakat sol elimi ne olursa olsun bırakmıyor, endişeleniyorum.
Maskesini çıkartıyor, yüzünü inceleme fırsatı elde ettiğimde ağlıyorum. Jungkook ölüyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Avucumun içini öpüyor defalarca, gözyaşları ıslatıyor.
Bilmiyor ki ruhumu öpüyor her bir dudak bastırışında...
Gözlerimin içine bakıyor, ağlıyor. Haykırmak istiyorum o an, bilsin ki canım yanıyor fakat sesim soluğum çıkmıyor bir türlü.
Saçlarına atıyorum parmaklarımı, okşuyorum, gülümsüyorum.
Jeon James farkında değil zira iyileşmeyecek yaralarıma avucumu öperek bir yenisini ekliyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pluto Number | Taekook ✔️
FanficTaehyung kendisini terk eden alfasından bir mesaj alır