37.

259 7 0
                                    

Yapayalnız mezarlıklar vardırSuskun kemiklerle dolu gömütlerBir yürektir geçer ölüm o geçitlerdenKaranlık, karanlık ve karanlıktır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yapayalnız mezarlıklar vardır
Suskun kemiklerle dolu gömütler
Bir yürektir geçer ölüm o geçitlerden
Karanlık, karanlık ve karanlıktır

Pablo Neruda

Sessiz bir veda etmeli insan, gitmeden önce son bir kez ve yalınayak inmeli acının merdivenlerinden en son avuçlarındaki geçmişi bir teraziye koymalı ki artık hepimizden ağır gelmektedir o ölçü.

Bomboş kollarını sıvamış ölüm, yüksek duvarların ardında soğuk fısıltılarla çağırıyor ki bu korkutmamalı zira yalnız değilseniz. Sen de fısıldıyorsun, soluğun ölüm kadar soğuk, henüz vakti değil diyorsun buz gibi dalgalar geri çekiyor kendini.

Derinlerden gelen bir gülümsemen var, sevinç karışıyor ruhuna, sanki bir gecede ağarmış saçlarına eşlik ederek uçuşuyor kirpiklerin bembeyaz çarşafın üzerinde ve gözlerin ki bir an olsun açılmıyor, nefes dahi alamıyorsun artık, bağlı olduğun makinelerin sesini takip ediyorum dikkatlice.

Parmaklarım parmaklarına kenetli, rengin soluk beyaz, bedenin soğumaya başlamış, hissediyorum, ölüyorum ben de seninle fakat güzel değilim senin kadar, öyle güzelsin ki sevgilim ölüm bile kıskanıyor güzelliğini, doğduğun gün kadar gençsin yatakta.

Göz kapaklarını arala istiyorum, güneş batarken son bir kez, sesim çıkmıyor zira buna gerek yok artık beni duyduğunu biliyorum ve haklı çıkartıyorsun bu düşüncemi, siyah bakışların ölümden soğuk, yanımdakilere bakıyorsun bir bir.

Deltanın çiçeklerine takılıyor bakışların, gülümseyerek parmaklarını parmaklarımdan ayırıyor, boynuna dokunuyorsun, makinelerin seslerini duyuyorum, gözlerini kapatıyorsun, uzun bir süre açmasan da tekrar aralıyorsun bu kez arkadaşıma dönüyor yüzünü buruşturuyorsun.

Sessiz bir itiraf etmeli insan, gitmeden önce son bir kez ve yakınlaşıp yanıma kardeşin fısıldıyor, dokunuşlarıyla sakinleştiriyor beni, bakışlarım arkadaşım ve senin üzerinde, ikiniz de suskunca başka yönlere bakıyorsunuz.

Ruhum inliyor, yoğun gök altında, çığlık atsam sesim kıyamet gününden beter. Parmaklarını sarıyorum önce, güneş batarken, zambakları lekeli olan tek kişi değilsin, bakışlarım yanımdakine kayıyor, ayağa kalkıyor, yerimi ona veriyorum önce, ardından onun parmaklarını sarıyorum parmaklarına.

Göz kapakların ağırlaşmadan son kez dönüyorsun bana, iri ellerin arasında küçük parmaklar, ikinizin de yüzü şaşkın birbirinize bakıyorsunuz, kendi kanından bir alfa, bakışların kırgınlık, pişmanlık dolu gömütler, üzülme sevgilim affettim ben seni.

Seninle aynı gün doğdu oğlumuz, ismini vermeye çekindim, bir yılı aşkın süre geçti üzerinden şimdi seni ilk kez bu hâlde gördüğü için nefret dolmalı belki de bana fakat babasını gösteremezdim o hâlde.

Kalp ritmini değiştiriyor bir anda, sıska kollarınla kucağına çekiyor, kulağına fısıldıyorsun, soluğun çıkmıyor artık, yapayalnız kalıyorsun o an, ölümle başbaşa, yine de teşekkür ederim sevgilim çok güzel sevdiğin, son kez veda ettiğin için.

Okyanus, aster çiçeği ve papatya kokuyor odanın dört bir yanı, oğlumuz anlamıyor olanları, gülümsüyorsun, gülümsüyorum, tren istasyonunda beklediğim iki yıla değiyor o an, papatya sevmezsin sen, yalanlar söyledim sana. Parmaklarımda oğlumuzun kokusunu getirmiştim her gün, bir buket.

Göz kapakların ağırlaşıyor artık, nefeslerin sıklaşıyor, parmakların oğlumuzun göğsünde, beni ona emanet ediyorsun, yastıkta arkaya atarak kafanı, tavanı seyrediyorsun, makineler acı acı ötüyor, gülümsüyorum sevgilim.

Sessiz bir veda etmeli insan ve söz verdiğim gibi mutlulukla karşılamalı ölümünü, okyanus kokusu karışmalı aster çiçeğine ve dilemeli ki gittiğin yerde de huzur bul böylece...

Pluto Number | Taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin