UZAY TANITIM
Engelsizlerin kapanmasıyla boşluğa düştü Uzay. Öğrenimini tüm zorluklara rağmen tamamladı. Edebiyat okudu. Çeşitli gazete, dergi ve yayınevlerinde redaktör, editör vb. görevleri üstlendi. Hiç evlenmedi ve birini sevmedi. Edebiyata yöneldi. Atlas ve Salih'le bir ev tuttu. Birbirlerine yarenlik ediyorlardı. Mesleki alan da kendini kanıtlamak ve geriye edebi acıdan bir şeyler bırakmak istiyordu. Yanına Faruk adından genç bir edebiyat mezununu aldı. Keşfedilmemiş kalemleri bulup, yayınevlerinin huzuruna sunuyorlardı.
UZAY 1979
ASTRONOTLUKTAN, EDEBİYAT AJANLIĞINA TERFİ...
Uzay annesiyle terasa çıkıp sedire uzanarak gökyüzünü seyrediyordu. Gece mavisi gök kubbeyi örtü niyetine sarıp sarmalamıştı. Gökyüzü anne ve evladına tüm gizemini sergiliyordu. Yıldızların göz alıcılığı Uzay'ı adeta büyülüyor ve büyülü gerçekliğin merakına, hayaline kapılmış vaziyette mest ediyordu...
Uzay annesi Şefika Hanım'ın peri kızı gibi güzelliği vardı. Alımlıydı, sıcakkanlıydı. İnsanlarla çabuk kaynaşırdı. Anneliğin adanmışlığını görgü ve bilgisiyle harmanlıyordu. Okumayı çok sevdiğinden ve kendince faydalarını gördüğünden yavrusuna da aşılamaktan geri durmuyordu. Eşiyle boşandığından ötürü Uzay'ın üstüne daha bir titrer olmuştu. Onunla oyunlar oynar, kitaplar okur, gezmelere giderdi. Olabildiğince vakit geçirirdi. Uzay'a atmosferin katmanlarını, uyduları, gezegenleri, yıldızları, galaksileri anlatmış bununla da yetinmeyip, yer çekimini, g kuvvetini, roketlerin nereden havalandığını, astronotların giysilerini, astronot ve kozmonot arasındaki farka kadar öğretmişti. Göğe karşı hevesi, arzusu giderek artıyordu... Derken aniden yıldızlardan biri kaydı.
-Çabuk! Bir dilek tut
Uzay gözünü kapattı. Dileğini tuttu. Okuyup yazmayı, düşünmeyi ve çözüm getirmeyi çok erken yaşta kavradığından deruni düşüncelerle hemhal oldu. Babasının ileride hayatını, hayali katledeceğinden habersiz dileğinin gerçekleşmesini umut ederek gözlerini açtı.
-Ne dilek tuttun bakalım?
-Anne kararımı verdim. Birlikte önce küçük prensin gezegenine gideceğiz. Sonra sen, ben ve küçük prens yeni galaksilerdeki gezegenleri keşfedeceğiz.
Şefika bunun üzerinde yanı başında duran biriciğini öpüp, koklayıp, gıdıklamaya başladı.
...
Engelsizlerin en hayalperest çocuğuydu Uzay. Hayalperestliği gökyüzüne olan tutkusundan kaynaklanıyordu. Astronot olmak istemişti. Astronot olmadı, gökyüzüne olan tutkusu yitip gitti ama hayal kurmaktan hiç vazgeçmedi. Hayallerini daha minimal hale getirdi. Uçuk, kaçık değildi. Kendince daha derli topluydu. Buna olgunluk diyordu. Edebiyat ajanı oldu. "Edebiyat ajanı; temsil ettiği yazar ve kitapların, yaşadığı ülkede daha fazla okura ulaşmasını, daha iyi şartlarda sözleşme yapmasını sağlayan ve en önemlisi yazarın yolculuğunda, onun yoldaşı olan kişidir." diye bilinse de bir gizli maddesi daha bulunuyordu. O da yeni yazarları keşfetmek. Uzay'ın çırpındığı, didindiği nokta tam olarak buydu. O Türkçeye ve Türk edebiyatına âşıktı. Türk edebiyatına yeni kalemler katmak istiyordu. Gece gündüz demeden araştırma yapıyordu. Eline ulaşan dosyaları inceliyor ve başaralı olarak gördüklerini yayınevine öneriyordu. Yayınevinden olumlu yanıt hiç alamamıştı. Çabası hep fiyaskoyla sonuçlanıyor olsa da o yılmıyor, pes etmiyor, mücadeleye devam ediyordu. Yeni yetme meslektaşı vardı yanında. Yaverlik ediyordu Uzay'a. Buluşma yerleri eski handan bozma çayeviydi. Her hafta gerçekleştirdikleri buluşmaya Uzay kendini adamış, idealist çizgisinden şaşmayarak, yaveriyse mangalarından güç bala koparak gelmişti. Edebiyat sofralarına yeni keşfettikleri yazar adayı teşrif ediyordu... Uzay oturduğu sandalyeden doğrularak muhabbeti masalarına çağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çamur Kir Lotus
Ficción GeneralTANITIM "Hiç kimse kurduğu karanlık imparatorluğu sonsuza dek sürdüremez." Şehre yeni ayak basan bir kadın kendisiyle birlikte tufanı da getirecek ve karanlık imparatorluğu "Ucube toplumun afacanlarıyla"yerle yeksan etmeye çalışacak. Afacanların id...